Yeni bir bölümle merhaba herkese💖💖
Düşüncelerinizi yorum olarak bırakmayı unutmayın🙏🏻"Bağışıklığınız düşmüş bir kaç vitamin yazdım. Beslenmenize dikkat edin. Bunları da kullanın toparlarsınız" volkan doktorun elinden reçeteyi aldı ve cebine koydu. "Teşekkürler" "geçmiş olsun" hızlıca odadan çıktım. "Geç kaldım toplantıya" "yetiştiririm merak etmeyin vera hanım"
İçeriye daldığımda herkes toplanmıştı. "Kusura bakmayın hastanedeydim" "geçmiş olsun vera hanım neyiniz var" "endişelenecek bir şey yok tansiyonum düştü. Tedbir amaçlı gittim" diyip masanın başına geçtim. Yolda gelirken boynumu kapatmayı ihmal etmemiştim tabi. Klasik aylık yapılan toplantılardan birindeydim. Kafam o kadar kaldırmıyordu ki. Akşam ki sevkiyatı düşünmeden duramıyordum. Planı sürekli baştan tartıp eksik hata var mı diye düşünüyordum. Sonunda toplantı bittiğinde hızlıca çıktım odadan kapıda bekleyen volkana baktım. "Tuvalete falan gidiyor musun sen" "anlayamadım" "tuvalete diyorum gidiyo musun sürekli yanımdasın da" bir yandan konuşuyor bir yandan yürüyordum. "Yemek yiyor musun mesela hiç görmüyorum"
Odaya girip kendimi sandalye yerine koltuğa bıraktım. Ayaklarımıda orta sehpaya uzattım. Masamda duran yemeği volkan kucağıma bıraktı. "Afiyet olsun" "iştahım yok" diyip paketi tekrar uzattım. "Afiyet olsun vera hanım!" Uyarıcı tonlamasına gözümü devirip yemeğe başladım. Sonunda bittiğinde karnımı ovaladım. "Her şey tamam mı" kafasını salladı. "Hiçbir eksik olmasın volkan çok riskli" "merak etmeyin her şeyi düşündük bir eksik yok" "kozadan takip edelim sistemi kurdun mu" "kurdum." "Tamam çıkalım bir an önce"Projeksiyondan yansıttığımız kamera görüntülerine baktım. Adamlarımızın kasklarına kameralar yerleştirmiştik böylece olan biteni görüp müdahale edebilecektik. Tek tek hepsini izlerken vücudum büyük bir gerginlikle kasılıyordu. Volkan arkamdan omzuma dokundu. "Rahatla biraz her şey yolunda" kafamı sallayıp derin bir nefes aldım. Çok az kalmıştı geminin kalkmasına. kalbim hızlı hızlı atarken alnımdaki teri elimin tersiyle sildim. "İletişimi kesin!" Volkan kulaklığından talimatlar yağdırırken saatime baktım. "Başlayın!" Volkan dediklerimi iletirken gözümü kameralardan ayırmıyordum. Ekip bombayı imha etmeye çalışıyordu. Kameralara bakarken birinin kulağına bir kere dokunup çektiğini gördüm. Köstebek buydu! Elime kumandayı alıp yaklaştırdım görüntüyü. "Volkan adam bu!" Volkan yanıma gelip incelerken bir yandan adamı tarif ediyordu. Bombanın 2 dakikası kalmıştı. Adamı etkisiz hale getirirken kafamı başka tarafa çevirdim. "Öldürmeniz şart mıydı volkan!" Dedim dişlerimin arasından. Volkan şaşkınlıkla bana döndü. "Vera ben böyle bir talimat vermedim! Başka bir şey dönüyor" hışımla ayağa kalktım. "Ne demek başka bir şey dönüyor volkan iki dakika kaldı iki!" Ellerimi saçlarıma götürüp çektim. Düşün vera düşün! Volkan volta atarken bir yandan ekiple konuşuyordu. 1 dakika 40 saniye! kameralara baktım. Çok az kalmıştı. "Hemen 2. Ekibi gemiye dağıt kimse bombanın olduğu yere girmeyecek volkan!" Silah sesi geldiğinde ekrana döndüm. Herkes yerdeydi her yer kandı! Geriye doğru sendelerken yüzü maskeli biri kaskı aldı. Kendine doğru kamerayı tuttu. Elindeki ekranı kameraya kaldırdı. Büyük harflerle KARACA yazıyordu. Bir ses daha gelince refleksle gözlerimi yumdum.
Bomba patlamıştı.
Gözlerimi açtığımda ekranda siyahlıktan başka bir şey göremedim. Donup kalmış bir şekilde ekrana bakıyordum. "Volkan" sesim çıkmamıştı bile. Gözlerimden bir damla yaş aktı. Titriyordum. Geriye doğru sendeledim. Arkamda olan masaya yaslandım. "Volkan" dedim tekrardan nefes alamıyordum. Volkan yanıma gelip belimden destekledi. "Nasıl oldu bu" cevap vermiyordu. Beynim yavaş yavaş olanları idrak ederken öfke hücrelerime yayılıyordu. Hışımla volkanı ittim. "Nasıl oldu bu!" Diye bağırdım. "Bilmiyorum!" Titreyen ellerimi havaya kaldırdım. "Ne demek bilmiyorum volkan ne demek bilmiyorum!" Kafamı sallayarak geri adımladım. Ellerimi saçlarıma geçirerek çektim. "Her şeyi planlamıştık olamaz" diye sayıkladım. "Vera sakin ol!" Diye bağırdı volkan. Duymuyordum bile. Telefonumu alıp emrenin numarasını tuşladım. "Ne yapıyorsun?!" "Emreyi arıyorum" volkan koşarak telefonu aldı. "Ver şunu hemen başlatmam lazım planı hemen!" "Vera daha zamanı gelmedi daha çok kayıp vermek mi istiyorsun! Düşünemiyorsun şu an kendine gel!" Kafamı iki yana salladım. Yenilgiyle sarsılıyordum. Hemde hiç olmadığım kadar "kaybettik volkan" dedim kafamı sallayarak "kaybettik bir şey yapmam lazım bir şeyler yapmamız lazım!" Telefonumun bildirim sesiyle volkan ekrana baktı. Yumruğunu sıkarken yanına giderek telefonu aldım.
"-tehlikeli sularda yüzüyorsun demiştim güzelim.."
telefonu duvara fırlatırken bağırdım. İçeri giren emreye baktım. "Volkan plan iptal depoyu sarmışlar" gülmeye başlarken bir yandan küfür savurdum. Öfkeyle volkana baktım. Emrenin üstüne yürüdüm. "Siz ne boka yarıyorsunuz lan!" Yakasına yapışıp kendime çektim. "Nasıl yapabilirler bunu! Cevap ver bana nerde eksik yaptık!" Korkuyla bakan emre "efendim hiçbir yerde eksiğimiz yok her şey hazırdı nasıl oldu ben anlamadım" yüzümü ekşiterek ittirdim. Derin bir nefes aldım. Sakinleş vera. "Çıkın dışarı" dedim dümdüz sesimle. Emre kaçar gibi çıkarken volkan dikiliyordu. "Sende volkan çık!" Volkanda ağır adımlarla terk etti odayı. Koltuğa çökerken bir kaç damla gözyaşı daha firar etti gözlerimden. Sinirle yanağımı silerken ekrana baktım. Yenilgi hiç bu kadar beklenmedik olmamıştı. Yenilgiye ya bilerek sonunda kazanmak için girerdim ya da hiç girmezdim. Ekranda gördüğüm yazı aklımdan silinmiyordu. Karaca büyük bir savaş başlatmıştı. Sonu ölümle bitecek bir savaş. Odadaki banyoya girip yüzüme su çarptım. Ellerimi lavaboya dayayarak aynaya baktım. "Kendine gel" diye fısıldadım. Düşünmem lazımdı yeni bir plan yapmam lazımdı. Yapamıyordum. Gözlerimin önüne sürekli o an gelip duruyordu. Bir kez daha su çarptım. Soğuk su yavaş yavaş beynimi ayıltırken içeri girdim. "Volkan!" Diye bağırdım. Zaten kapının önünde bekleyen volkan hızlıca içeri girdi. "Gemiye git kaybımızı öğren delilleri yok et!" Kafasını salladı. çıkacaktı ki konuştum. "Volkan.. başka kayıp istemiyorum" kafasını sallayarak çıktı. Camı kırılmış telefonumu yerden aldım.
Araf Karaca yapmış olsada bunu tek başına yapamazdı. Haberi olamazdı bu plandan. Rıza Alaca planını karacaya satmıştı. Büyük bir kumar oynuyordu. O da biliyordu. Sonunun geldiğini durmayacağımı... Karacaya sığınmıştı. Fakat bu dünyada elimden kurtulan kimse olmamıştı olmayacaktı da. Biteceğini anlayan zeki ama korkak Rıza Alaca son kazığını atmıştı. Rızayı öldürmeyecektim. Onun hayatını zindan edecektim. Acılar içinde kavrulup her şeyini kaybedecekti. Karacaya da yapacaklarım vardı elbet ama sırasını beklemeliydi. Çekmecemin kilidini açıp usb belleği çıkardım ve bilgisayarıma taktım. Ekranda çıkan görüntü her seferinde kanımı donduruyordu. Rıza Alacanın günahlarından sadece bir tanesiydi. Küçük bir kıza zorla sahip olan Rıza Alacanın yüzü ilk izlediğimden beri gözlerimden gitmiyordu. Kendime hatırlatmak istercesine sonuna kadar acı çeke çeke izledim. Kızın haykırışları başıma ince bir ağrı saplamıştı. Ölmüştü. Çığlıkları bir anda kesilmiş kolu yataktan aşağı düşmüştü. Hızlıca kapattım. Kalbim izlediğim görüntü karşısında eziliyordu. Kendimi sorumlu hissediyordum. İlk elime geçtiği an ailesine ulaşıp tüm ihtiyaçlarını karşılamıştım fakat ne öfkeleri dinmiş ne de acıları dinmişti. Annesinin ağlayışları babasının çaresiz gözlerini unutmamak üzere hafızama kazımıştım. Belleği bilgisayardan çıkararak içerisinde çeşitli dosya ve cd bulunan çekmeceme koyup kilitledim.
Ağır ağır çıktım kozadan. Emre sessizce beni takip ediyordu. Sanırım ağzını açmaya cesareti yoktu henüz. Arabaya bindim. "Eve" başını sallayan emre arabayı çalıştırdı.
Parlayan yıldızlar ve aya baktım. Nefes alamadığımı hissederek camı açtım.
Emre çalan telefonunu kulağına götürdü. "Tamam" ... "tamam sıkıntı yok" diyerek kapattı. Dikiz aynasından tereddütle bakan emreye "söyle" dedim. "Efendim ekibimizdeki herkes ölmüş. Mürettebat ise gemiyi terk ederek kendilerini kurtarmışlar. Malların hepsi kül olmuş. Delillerde yok edilmiş istediğiniz gibi" ağır ağır kafamı salladım. Tepki veremiyordum.
Sonunda eve geldiğimizde emrede benimle birlikte girdi. Hayırdır der gibi baktım. "Efendim volkan yanınızda durmamı istedi bu gece gemiyle uğraşacağı için gelemeyeceğini söyledi" histerik bir gülüş attım. "Siktir git emre" "efendim.." "emre!.." derin bir nefes aldım. Kontrol et öfkeni vera. "Emrecim dışarı çık. Kimseyi de içeri alma kimseyi görmek istemiyorum. Anladın mı" dedim kelimelere bastırarak. "Peki efendim" diyip yine götüne vura vura kaçtı. Volkan dışında çalışanlarımın hepsi öfkeli anımda tırsıyordu benden. Vitrinimin önünde durdum. Annem içmemden hiç hoşlanmazdı. O yüzden hep gizli içerdim. Viski şişesini elime alıp mutfağa geçtim. Kadehe biraz buz koyup geri salona döndüm. Resmimizin önüne oturup bağdaş kurdum.
Viskimi doldurup annemin olduğu yere doğru kaldırdım. "Şerefine annecim bak artık karşında içiyorum" diyerek gülümsedim. Gülümsemem yavaş yavaş solarken babama baktım. "Kaybettim baba.." başımı yere eğdim. Bacağıma damlayan yaşa baktım. "Bana sadece senin yanında dilediğim gibi ağlamamı söylemiştin hatırlıyor musun? Bak ağlıyorum işte niye okşamıyorsun saçımı niye dindirmiyorsun öfkemi?" Bardağı kafama dikleyip yeniledim. Bu sefer ki babamaydı. Kadehimi ona doğru kaldırdım. "Şerefe babacım" bir yudum aldım. Gözlerim abime kaydı. Abim de annem gibi nefret ederdi alkolden ne zaman içtiğimi yakalasa kendime bile isteye zarar verdiğim için üzülürdü. "Benim pamuk kalpli abim.." diyerek gülümsedim tekrardan. Onun yüzüne bakıp ağlamak mümkün müydü ki. Anında duran gözyaşlarım yerini iç çekişlere bıraktı. Yere uzandım. Parmağımı kaldırarak anneme götürdüm. "Vicdan.." sonra abime "zeka.." babama geldiğimde şişe elimden kayıp yere devrildi. Sesli bir şekilde güldüm. Parmağım hala babamı gösteriyordu. "Yenilgi.."
Kendime geldiğinde elimi indirdim. "Senden ne öğrendim Vera Sarhan?"Oy vermeyi , düşüncelerinizi yorum olarak bırakmayı unutmayınn🙏🏻🙏🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELPİDA
RomanceKaraca her nefes aldığında ömrümden azalıyordu. Karaca sonumu hazırlıyordu. Onun yanındayken sinsilik damarlarımızdan gözlerimize ulaşıyordu. Sırtımdaki zorundalıkların yükü özgür ruhumu sıkıştırıyordu. gözlerindeki duyguyu anlamıştım. Kavruluyor...