Salondaki tablonun önünde 1 saat 37 dakikadır oturuyordum. Şirketten direkt eve geçmiş her şeyi bugünlüğüne boşvermiştim. Bitmek üzere olan kadehimi yeniledim. Gözlerim uykusuzluktan yanıyor alkolün etkisiyle midem bulanıyordu. Kafamda kurduğum planlar senaryolar haddini çoktan aşmış artık düşünemez hale gelmiştim.Bu zamana kadar hatalara yanlışlara bile bile atlamama göz yuman Karaca, şimdi durmamı istiyordu. Ailem öldüğünden beri ensemden inmeyen hayatta bir dakika dahi durdurmayan Karaca..
Fakat durmamaya koşmaya alıştıran koza ve karacayken kendi bildiğimden çıkıp sessiz sessiz oturamayacaktım. Tehlikenin içine girmezsem o tehlikenin nasıl farkına varacaktım. Tecrübelerim hiçbir zaman beni yanıltmıyorken, Karacanın "seni koruyamam" lafıyla geri durmayacaktım. Her ne kadar tüm ailemi katletmiş olsalarda hala korumam gereken ailemden saydığım insanların yükü vardı omuzlarımda.
Oturduğum yerden sendeleyerek kalktım. Zaman geçmiyordu sanki... gözlerim ilk annemi buldu. Vicdan diye sayıkladım içimden. Sonra abimi...
Zeka.. zeka.. zeka..
Bu sefer gözlerim kendimle babama hiç değmeden başka yöne çevrildi.
Volkan salonun girişindeki kolona kendini yaslamış onu farketmemi bekliyordu.
"Ooo volkan bey hoş geldiniz"
Diyerek konuştum yarım ağız.
"Ne kadar içtin sen"
"Şu kadar" diyerek iki parmağımı birbirine yasladım. Kafasını iki yana sallayarak yanıma geldi.
"Korhan seninle görüşmek istiyor"
"Beklesin."
"Kapıda"
"Yolgeçen hanı mı lan burası" diye bağırdığımda volkan yüzünü buruşturdu.
"Gönderiyorum" diyerek arkasını döndüğünde omzundan tuttum.
"Bahçeye al geliyorum"Ağır adımlarla yukarı çıkıp banyoya girdim.
Kıpkırmızı gözlerim mosmor göz altlarımla şahane gözüküyordum. Yüzüme buz gibi suyu defalarca çarptığımda biraz kendime gelmiştim. Dinlendirici gözlüklerimi takıp saçlarımı düzelttim. Camdan göz ucuyla baktığımda korhan dirseklerini dizlerine koymuş sallanıyordu. Gergin olduğu burdan bile belli olan korhan bütün kafamı açmıştı resmen. Benim için gün yeni başlamıştı oysaki..Bahçeye çıkıp korhanın karşısına oturduğumda doğruldu. "Dinliyorum"
"Daha iyi misin" diye sorunca yüzümü buruşturdum.
"Kötü mü olmam gerekiyordu?"
"Baban.." sözünü kesip gülerek
"Birileri bana oyun oynar bende o oyunu bozarım korhan. Bunu en iyi sen bilirsin değil mi?" Dedim. Kafasını eğen korhana sadece acıyarak bakıyordum.
"Vera ben çok pişmanım"
"Genelde hep böyle söylerler. Kozada da bunları diyebilir misin? Yüreğin var mı o kadar"
"Mecburdum" dediği şeyle yüksek bir kahkaha attım. Dirseklerimi dizlerime koyarak ona doğru eğildim.
"Yıllardır yavaş yavaş seni bitiriyorum korhan. Gözümün önünde gün gün acı çekiyorsun.
Ve günü geldiğinde aynı bu yavaşlıkla öleceksin. O zaman bende mecbur olacağım"
Dolan gözleri bana ne kadar aciz olduğunu gösteriyordu.
"Vera.. lütfen beni bir kere dinle. Sana gerçeği anlatayım" elimi dur dermiş gibi kaldırdım.
"Sadede gel korhan"
Umutsuzca nefesini verdi.
"Konu... Keskin"
Kaşlarımı çatarak dikeldim.
"Kozada bir kaç üyenin onunla bağlantısı var"
"Kanıtın var mı?"
"Hayır henüz yok. Sevkiyatın patlamadan iki gün önce kozaya toplantıya gittim. Kim olduğunu göremedim ama odalardan birinde keskinle ilgili konuşanları duydum."
Duraksayarak anlatıyordu ve bu daha çok gerilmeme sebep oluyordu.
"Hepsini de duyamadım fısıldaşıyorlardı. Sadece Keskinden güvence aldım. Bu sefer amacımıza ulaşıyoruz gibi bir şey dedi birisi. Ya üç ya dört kişilerdi. Sonra hareketlilik olunca uzaklaştım odadan"
Gergin olduğumu belli etmemek için arkama yaslandım.
"Sonra davetteki olay olunca aklıma geldi söylemek istedim"
"Sana neden inanayım korhan"
"Orası sana kalmış ben sadece seni uyarmak için geldim."
"Anladım." Diyerek oturduğum yerden kalkıp elimi uzattım. O da kalkıp elimi sıktı.
"Ne zaman seninle konuşmama izin vereceksin"
Gözlerimi devirerek elimi çektim.
"Koza da hiç böyle demiyordun korhan ne oldu? Bize kurallardan maval okuma sarhan senin adaletinden korkan yok! Böyle demiştin değil mi"
Yanından geçerken kolumdan tutup kendine döndürdü. Seri bir hareketle kolumu çekip yakasından tutup kendime çektim. "Sakın!.."
"Sakın buna cesaret etmeye bile kalkma korhan! Bedelini ağır ödetirim sana" dedim dişlerimin arasından. İttirerek bıraktığımda gözlerine yerleşen öfke beni şaşırtmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELPİDA
RomanceKaraca her nefes aldığında ömrümden azalıyordu. Karaca sonumu hazırlıyordu. Onun yanındayken sinsilik damarlarımızdan gözlerimize ulaşıyordu. Sırtımdaki zorundalıkların yükü özgür ruhumu sıkıştırıyordu. gözlerindeki duyguyu anlamıştım. Kavruluyor...