V.S. (16)

12 1 0
                                    

Abim bir hataya kurban gitmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Abim bir hataya kurban gitmişti. Benim hatamdan yıllardır kemikleri sızlamıştı.
İntikam aldığımı sandığımda vicdanım rahatlar sanmıştım fakat büyük bir kibire sürüklemişti bu intikam.
Güçlü olan düşmeye her zaman mahkumdu.
Babamın bana bahşettiği gücün mahkumuydum bende. Sarhan kanından geliyordu bu. Ailemin kanına girenleri süründürecektim. Unuttuğum hisler geri gelmiş bedenimi kaplamıştı. Asıl sürünen bendim aslında. Bu nefret ne zaman bitecekti. Ne zaman huzura kavuşacaktım.
Oturduğum sandalyede Külün gözlerindeki şaşkınlıkla biraz olsun huzura kavuşmuştum sanırım.
"Canını seviyorsan kaç" dedim gülerek.
"Keskine selamımı söylemeyi unutma"
Etrafını kolaçan etti ve kaçarken nefret dolu bakışlarını göndermeyi ihmal etmedi. Deponun arka kapısından çıkarken telaştan oraya adam koymadıklarına adım kadar emindim. İçeri elindeki silahla nişan alarak giren karaca beni görünce koşarak yanıma geldi.
"Geç kaldın"
"Hayır tam zamanında geldim"
Gözlerimi devirip ellerimi çözmesini bekledim. Ayağa kalktım. Karacanın eli kanayan dudağıma gitti. Anında kafamı çekerken ona bakmadan kapıya doğru yürüdüm. Depoya gelirken karacaya çoktan haber vermiştim. Hazır olmasını tuzak olabileceğini söylemiştim öyle de olmuştu.
Dışarı çıktığımda yerdeki cesetlerle gözlerimi yumdum. Volkanın ağzı yüzü kan içindeydi.
Sağımda emre sırtını duvara yaslamış bacağını tutuyordu. Bacağındaki kanı gördüğümde kafamı eğdim. Sevdiklerime zarar geliyordu.
Sürekli.. sürekli... hızlanan nefesim yetmiyordu.
Volkan yanıma geldi.
"Senin bir suçun yok" dedi bir abi gibi. Kardeşini teselli eden bir abi. Beceriksizliğini örten üstlenen abi..
Bir elini omzuma koydu.
"Tuzak olduğunu bilemezdik iyi ki karaca geldi"
"Karacaya ben haber verdim"
Şaşkınlıkla kalkan kaşları saniyeler içinde çatıldı.
"Nasıl yani tuzak olduğunu biliyor muydun?"
"İhtimal.."
"İçerde neler oldu vera"
Başımı eğdim. Biraz utançla biraz sinirle..
"İçerdeki adam kim biliyor musun"
Kafasını kim dermiş gibi salladı.
"Yıllar önce öldüğünü sandığımız Kül"
Omzumdaki eli düştü. Bir adım geriledi.
Aynı bende böyle bir tepki vermiştim duyduğumda. Şoka girmiş volkanı bırakıp emrenin yanına eğildim.
"İyi misin"
"İyiyim vera hanım. Çakal sürüsü gibi üstümüze çullandılar"
Bileğimdeki fuları çıkarıp emrenin bacağına sıkıca bağladım.
"Dua et hasar kalmasın yoksa seni kovarım"
Dedim ortamı yumuşatmak için
"Allah razı olsun vera hanım"

Karacanın adamları emrede dahil yaralı olanları toplayıp götürdükten sonra bende eve geçmiştim. Tabiki peşimdekilerle birlikte. ayrılmaz ikililerim karaca ve volkan.
Kadehimi alıp tablonun önüne attım kendimi.
Kafamda dönen senaryolar detaylar ihtimaller beni salmıyordu. Kül ile boğuştuğum için her yerim morluklarla doluydu.
Bir yudum aldım. Tablonun olduğu duvar kalın bir kolon gibiydi. Bir yanında volkan bir yanında Karaca ellerini göğsünde kavuşturmuş beni izliyorlardı.
"Sapık gibi daha izleyecek misiniz!?" Diye sitem ettim. İkiside dönüp birbirine baktı.
Aynı pozisyonda durduklarını farkettiklerinde silkenelip dikeldiler. Volkan iki elini benden bu kadar dermiş gibi kaldırıp salonu terkedince karacayla başbaşa kaldık.
"Anlat artık. Neler oldu orda"
Bıkkınca nefesimi verdim. Tabloyu izlemeye devam ettim ve bir yudum daha..
"Vera!" Diye uyarıcı bir tonla bağırdığında sertçe kadehimi masaya bıraktım.
"Bir bok olmadı karaca. Ailemin katili sandığım öldürdüğüm işkenceler yaptığım kişi aslında yanlış kişiymiş. Ne duymak istiyorsun!
Ne kadar beceriksiz olduğumu mu? Asıl ölmesi gereken kişi benken abimin ölmesini mi! Benimle nasıl oynadıklarını mı? Ne!"
Gözlerim dolmaya başlayınca sıkıca yumdum.
Yüreğime bıçak gibi batan acıyla başedemiyordum. Karaca yanıma oturup başımı göğsüne yasladı.
"Aklındakileri yapmayacaksın sarhan"
Dedi dingin bir ses tonuyla.
Bir eli kollarımda bir eli saçımda usul usul geziyordu.
"Aptalca bir şey yapmayacaksın. Kendini tehlikeye atmayacaksın"
Aynı doğum günümdeki gibiydi sesi.
Bana söylediği şeyi kabullendirmeye çalışıyordu. Öyle olacağına dair telkin ediyordu sanki. Ya da kendini avutuyordu.
Yavaşça doğrulup gözlerimi açtım.
"Söz ver plansız hareket etmeyeceğine dair. Birlikte hareket edeceğiz"
Sadece sustum ve baktım.
"Vera öfkene yenik düşmeyeceksin. O aklındaki hinlik neyse öyle bir şey olmayacak"
Sonuca ulaşan yolda her şeyi yapacağımı biliyordu. Karaca damarlarımda akan kanın kimden geldiğini biliyordu. Onunla büyümüştü. Onun sonunu da biliyordu. Benim sonumun onun gibi olacağının da farkındaydı.
Sinirle ayağa kalkıp volta atmaya başladı.
"İzin vermeyeceğim! Bu sefer değil!" Dedi bir parmağını tehditkar şekilde sallayarak.
Masada duran kadehimi alıp dikledim. Yanıyordum. Kelimenin tam anlamıyla kavruluyordum.
Karaca daha fazla bir şey demeyeceğimi anlayarak gitti.
Bende sessizliğimi sürdürmeye ve izlemeye devam ettim. Kendime acı çekmek için iki saat vermiştim. Sadece yirmi dakikam kalmıştı.
Bu kalan dakikalarımı abimin gözüne bakarak geçirmekten daha verimli bir şey olamazdı.

ELPİDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin