Gözlerimi açtığımda hala aynı kıyafetlerleydim. İnleyerek doğruldum. Tişörtümdeki kanlar kurumuş kaskatı olmuştu. Odayı kaplayan kan kokusu midemi bulandırıyordu. Kafamı kaldırıp odayı incelediğimde yatağın ucuna kıyafet ve bir tepsi yemek bırakılmıştı. Yavaş hareketlerle kalktım yataktan. Kafamı kaldırıp duvarlara ve tavana baktım. Tahmin ettiğim gibi köşede kamera vardı. Tuvalette olmayacağını umarak kıyafeti alıp tuvalete gittim.
Fazla zorlanarak üstümdeki tişörtü çıkardığımda göğsümdeki bandajları gördüm. Sırtımda da aynıları vardı. Muhtemelen sırtımda da dikiş vardı. Havluyu ıslatarak bedenimdeki kanları temizleyemeye çalıştım.
Zorlanarak kıyafetleri giyip odaya döndüm. Yatağa oturup düşünmeye başladım. Umudum iyice yok olmaya başlıyordu. Volkan benden ümidini kesmez ölümü görene kadar beni aramaya devam ederdi bunu biliyordum.
Fakat keskinin nasıl bir psikopat olduğunu gözlerimle görmüştüm. Eğer söyledikleri gerçekse dahası beni yıllardır izliyordu ve benim ruhum duymamıştı. Bildiği çok şey vardı ve ben neler bildiğini bilmiyordum. Bu yüzden kapana kısılmış durumdaydım mental olarak. Kapı açıldığında başımı kaldırdım. Bir adam elinde yemek tepsisiyle içeri girdi. Bir ümitle kapıyı açık bırakmasını diledim fakat o girip ardından kitlemişti. Keskin beni fazlasıyla tanıyor olmalıydı. Asla vazgeçmeyeceğimi dün kendi gözleriyle görmüştü. Adamın başı yere eğik asla yüzüme bakmıyordu. Tepsiyi masaya bıraktıktan sonra hızlıca çıkıp kapıyı üstüme kilitledi. Ayağa kalkıp tepsinin içindekilere baktım.
Kesinlikle içinde beni güçsüz kılacak bir şeyler vardı. Fakat yemesem de güçsüzdüm. İki elimi masaya yaslayıp biraz durdum. Sonra odanın içinde tur atmaya başladım.Bu psikolojik savaşı daha ne kadar sürdürecekti. Saatlerdir burda öylece bekliyordum elim kolum bağlı. Kapının açılma sesi geldiğinde oraya döndüm.
Keskini beklerken kül ağır adımlarla içeri girdi.
"Sonunda kendine gelebildin" dedi alaycı bir şekilde.
"Halbuki dışarıdan dayanıklı görünüyordun"
Bu oyunlara düşme vera sarhan...
İçimden tekrarladığım cümleler sinirime engel olamıyordu.
Kül önümde dikildiğinde başımı dikleştirdim.
"Sahibin yetmedi bir de sen mi sinirlerimle oynamaya geldin"
"Keyif meselesi diyelim"
"Siktir git" dedim düz bir tonlamayla.
Kül biraz daha dibime girdiğinde istemsizce geri adımladım.
"Korkuyorsun" dedi sırıtarak.
"Senin gibi köpeklerden korkmam ben"
Kül bir adım daha attığında sırtım duvarla buluştu. Kalbimin ritmi hızlanmış adrenalin vücuduma yayılmıştı.
Kül bir eliyle saçlarımı kulağımın arkasına götürdüğünde tetikteydim.
"Napıyorsun" diye fısıldadım.
"Çok güzelsin"
Midemin bulandığını hissediyordum.
"Senin gibi bir kadına çok yazık olacak"
"Keskin nerde" dedim sesim titreyerek.
"Seni şu an elimden alacak kimse yok vera sarhan"
Ani bir panikle erkekliğine vurarak kaçmaya çalıştım. Kül kolumdan tutarak sırtımı duvara çarptığında inledim. Aldığım darbe beni sersemletirken çırpınmayı bırakmadım.
"Bırak!!"
Çığlık çığlığa bağırırken kül bedenini bedenime iyice yaslayıp bir eliyle ağzımı kapattı. Hala kurtulmaya çalışırken bir daha duvara çarptığında bedenimdeki bütün güç tükenmişti. Korku dolu gözlerle ona bakarken gözlerindeki iğrenç duygular gözlerimin dolmasına sebep oldu. Sırtımın acısıyla inliyordum. Fakat çektiğim acı umrumda değildi şu an.
Çaresizlik bütün vücudumu kaplamış bir mucize olması için dua ediyordum.
"Benden kurtuluşun yok sarhan" dedi şehvet dolu bir sesle. Sonra boynuma doğru yaklaştı. Gözlerimi sımsıkı kapattım.
Bunu yaşamak istemiyordum.
Allahım yardım et diye yalvardım kendi içimden.
Dudaklarını boynumda hissettiğimde boğazlarım parçalırcasına çığlık atmaya başladım.
Külün ellerinde soğrulan çığlıklarım boğazıma düğümleniyordu. Vücudum titriyor içimde bir yerlerde kaçacak güç arıyordum.
Külün dudakları yavaşça göğsüme kaydı.
"Vera!" Dedi hırıltılı bir sesle.
Bedenini bedenime yasladıkça midem bulanıyordu.
Yavaşça kulağıma doğru eğildi.
"Sana bundan sonra zindan hayatı yaşatabilirim sarhan"
Kulağımın arkasına nefesini üfledi.
"Seni her gün burda beceririm ve bundan büyük bir zevk duyarım. Seni elimden kimse alamaz keskin bile.."
Kafasını geri çekip gözlerime baktı büyük bir nefretle.
"Eğer sözleşmeyi imzalarsan seni bugün burdan çıkartırım sende geri kalan ömrünü karacayla huzur içinde geçirirsin. Artık o sana nasıl fanteziler uygular orası sizin aranızda" diyip güldü. Bir eli aşağılara doğru inerken tekrar çırpınmaya başladım.
"Koza senin ruhundan daha önemliyse orasını bilemem tabi"
Eli kadınlığıma geldiğinde nefes alamadığımı hissettim.
"Emin ol senin tadına bakmak benim daha çok işime gelir. Senin gibi bir kadını uzaktan sadece izlemek ne kadar zor bilemezsin.."
Bir anda geri çekildiğinde yere düştüm.
Nefes nefese titriyordum. Kül eğilip saçımdan tutarak ona bakmamı sağladı.
"Seçim senin.." diyip ittirerek bıraktı.
Kül kapıdan çıkar çıkmaz içim parçalanırcasına ağlamaya başladım.
Midemin bulantısıyla tuvalete koşup öğürmeye başladım.
Kalbimdeki acı dağ gibi büyüyüp bedenimi aşmıştı. Gücüm iyice kalmayınca dizlerimi kendime çekerek tuvaletin duvarına yaslandım. Kollarımı bacaklarıma sarıp kafamı dizlerime koydum. Ağlamamı durduramıyor yaşadıklarımın şokundan çıkamıyordum.
Çok çaresizdim.
İlk defa bu kadar çaresizlik içindeydim.
İlk defa kalbim büyük bir korkuyla atıyordu...
Kendimi dizginlemeye çalışsam da olmuyordu.
Bu duyguyu gerçek hayatta yaşamanın eğitimden daha farklı olduğu gerçeği yüzüme çarpmıştı.
Belki de o kadar dayanıklı değildim...Bembeyaz bir odada ellerim ayaklarım bağlı bir şekilde dikiliyordum. Bedenim tükenmiş olsa da zihnim hala intikamla yanıp tutuşuyordu. Yaşlı kurt etrafımda volta atmaya başladığında ona baktım.
"Özellikle kadın oluşunu çok kullanacaklar. Belki de hep seni burdan vuracaklar.."
Tur atmayı bırakıp önümde durduğunda ona baktım.
"Güzelliğinden faydalanmaya çalışacaklar..." dedikten sonra üstüme doğru eğildiğinde geri çekilmeye çalıştım.
"Sakın! Sakın geri çekilme! Zayıflık gösterme!" Dediğinde buz kesildim.
Kulağıma doğru eğildi.
"Kaçmak isteyeceksin"
Sonra boynuma...
"Miden bulanacak.."
boynumu öptüğünde kusacak gibi hissettim. İğrenç bir duyguydu bu.
Gözlerim dolsada yaşlı kurtu dinleyip geri adım atmadım.
Yaşlı kurtun eli belime gitti.
Elleri belimde dolaşırken dayanamadığımı hissettim.
"Yeter" diye fısıldadım.
"Daha kötüsünü yapacaklar. Bedenini ruhundan koparmaya çalışacaklar. Söylediklerimi hatırla.."
Söyledikleri kulaklarıma ulaşmıyordu sanki..
Yaşlı kurtun yüzü yüzüme değdiğinde kafamı geri çekip kafa attım. Boşluğundan fırsat bularak erkekliğine dizimi geçirdiğimde geriye yalpaladı.
Daha fazlasını yapmak istesemde durdum.
Yaşlı kurt gülerek doğruldu.
"Aferin evlat"
Nasıl bir işin içine gireceğim gün gün ruhuma kazınıyordu.
Artık duygularım köreliyor mantığım yükseliyordu.
"Eğer tepki gösteremeyeceğin konumdaysan karşındakini ya dilinle ya da oyunculuğunla alt edeceksin. Tek emir. Tek yapılacak şey. Karşı koy."
Dediğinde kafamı salladım.
"Kadın oluşun senin en büyük şanssızlığın... Vera sarhan olduğunda buna cesaret edemeyeceklerdir. Fakat unutma elbet bir gün biri çıkacak ve seni yıkmak için her yolu deneyecek evlat.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELPİDA
RomanceKaraca her nefes aldığında ömrümden azalıyordu. Karaca sonumu hazırlıyordu. Onun yanındayken sinsilik damarlarımızdan gözlerimize ulaşıyordu. Sırtımdaki zorundalıkların yükü özgür ruhumu sıkıştırıyordu. gözlerindeki duyguyu anlamıştım. Kavruluyor...