DÜZEN(31)

4 0 0
                                    

Araf karacanın elindeki şişe kayarak yere düştüğünde cam parçaları birer birer etrafa saçıldı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.











Araf karacanın elindeki şişe kayarak yere düştüğünde cam parçaları birer birer etrafa saçıldı. Karacanın gözleri öfkeyle karşısındaki tabloya bakıyordu. Uykusuzluktan kıpkırmızı gözleriyle vera sarhanın evinde vera sarhanın koltuğundaydı.
Onun duygularını anlıyor her gün bu tabloya neden baktığını yaşayarak öğreniyordu.
Vera sarhan çok güçlü yıkılmaz
diye düşündü ilk.
Sonra o benim narin kar tanem dedi içinden.
Keskinin sınırlarını tahmin edemiyor büyük bir endişeye sürükleniyordu.
"Haber yok değil mi volkan" dedi çaresizce.
"Her yere haber saldım arıyorlar. Bulacağız araf başka çaremiz yok"
Volkan vera sarhanın ölme ihtimalini bile aklına asla getirmiyordu. O ölemezdi.
"Keskin veraya bir şey yapamaz cesaret edemez araf. Bunu en iyi sen biliyorsun yıllardır sen kıstırdın onu köşeye hep" dedi volkan umutla.
Karaca volkana baktı.
"Onun derdi koza. Ama.."
"Ama ne araf!" Diye bağırdı volkan.
Karaca öfkeyle ayağa kalktı.
"Vera kozayı keskine vermez volkan! Tanımıyormuş gibi konuşma!"
Volkanın omuzları düştüğünde karacanın da gözünden bir damla yaş düştü.
"Ve keskin kozayı almak için her şeyi yapar" diye tamamladı volkan karacanın cümlesini.

Volkan telefonunun sesiyle eline aldı.
yüzünde oluşan çaresizlik karacanın kalbine bir ok gibi saplanmıştı.
Volkan yaslandığı duvardan yere kayarken karaca hızlıca volkandan telefonunu aldı.
Karaca gördüğü fotoğraflarla telefonu hızlıca tabloya doğru fırlattı.
"Allah kahretsin!!!"
"Orospu çocuğu!!"
Karaca iki elini saçlarına daldırmış tur atıyordu.
vera kanlar içinde sandalyede bağlı üstü başı parçalanmış bir şekilde duruyordu.
Veranın her akan kanı için her bir hücresi acıyordu karacanın.
Volkan yere çökmüş sessizce ağlıyordu.
Sesleri duyup zar zor merdivenlerden inen cenker ikisinin haline baktığında bir şeyler olduğunu anlamıştı. Volkan cenkeri görünce hızla ayaklanıp yanına gitti.
"Volkan veraya bir şey mi oldu" diye sordu korkuyla. Volkanın sessizliği cenkeri daha büyük bir endişeye sürüklüyordu.
Volkan cenkeri dikkatlice koltuğa oturttu. Daha tam olarak iyileşmemişti. Kurşun yarası hala tazeydi.
"Volkan! Kardeşime bir şey mi oldu!"
Cenker veraya bir şey olduğuna emin olunca gözleri öfkeyle karacayı buldu.
"Sen ne beceriksiz bir adamsın lan!"
"Hani bulacaktın cesedini mi bulacaksın it!"
"Cenker" dedi volkan susturmak istercesine.
"Ne cenker volkan ne! Sözde verayı sen koruyordun araf değil mi! Bu mu lan senin korumuş halin!"
"Ona en büyük acıyı veren sensin karaca yıllardır.  bu kadar kör olamazsın! Sen onu.. sen onu bu zamana kadar kandırdın ama ben her şeyi görüyorum!"
"Mecburdum cenker bilmediğin şeyler var"
"Ne mecburdum lan! Amcam öldüğünde sen bu kızı bırakıp gitmedin mi! Onun karşısında durmadın mı senelerce! Kozaya bu pisliğe sen soktun onu yalanlarınla!!"
Karaca iki yumruğunu sıkıyor kendini zor tutuyordu.
"Haddini aşma cenker" dedi uyarıcı ses tonuyla.
"Veranın başına ne geldiyse hepsi senin yüzünden!"
Karacanın gözleri öfkeyle cenkeri buldu. Bir parmağını cenkere doğrulttu tehditkarca..
"Ben veradan hiçbir zaman vazgeçmedim! Hiçbir zaman onu terketmedim! O gün neler yaşandığını bilmiyorsun o yüzden kes sesini cenker!"
Volkan cenkerin omzunu sıvazladıktan sonra karacayı kolundan tutup kenara çekti.
"Artık devreye sokmanın zamanı geldi"
"Ayarladım her şeyi bu iş bugün çözülecek. Koza ve burası sende volkan dikkat et"

Karaca ceketini alarak hızlıca evden çıktı.
Uzunca bir yolculuktan sonra toplantının yapılacağı yere geldi.
Bir dağın tepesinde yerin altına gizlenmiş bu üs yurtdışı bağlantılarının merkeziydi.
Karaca çoktan herkesi seferber etmişti fakat yeterli gelmemişti.
Birbiri ardından açılan büyük kapılarla salona giriş yaptı. Herkes ayağa kalkarken karaca masanın en başına geçti.
Karaca eliyle işaret ettiğinde oturdular.
Vera bu koltukta oturuyor olmalıydı diye düşündü karaca.
"Kozanın peşinde olan keskin lakaplı şahıs vera sarhanın alenen canına kastetmiştir..."
Koca salonun bir duvarında keskinin fotoğrafı çıktığında herkes oraya döndü.
Karaca eliyle işaret ederek "Bu adam vera sarhanı alıkoymuş açık ve net bir şekilde topluluğumuza savaş açmıştır. Hedefi koza ve üyeleridir. Eskiler bu yüzü çok iyi bilir. Zamanında başımıza bir ton dertler açmış olan bu itin cezasını hep birlikte keseceğiz"
Odadakilerin her biri Vera sarhanın bir eseriydi. Kozanın başında olduğu sürece ona sadakatle bağlıydılar. Rafet sarhanın zamanından kalanlar da yeni gelenler de vera sarhanın sayesinde burdaydılar.
Herkes aynı anda ellerini göğüslerine koyup başlarını eğdiler.
"Sarhanın canı bizim canımızdır. Onun itibarına kasteden hepimizin itibarına kastetmiştir!"
İçlerinden birinin söylediğiyle herkes ayaklandı.
Karacanın gözlerindeki yorgunluk dışarıdan okunuyordu adeta. Ona bir şey olmadan bulmak için dualar ediyordu içinden.
Eğer türkiyede olsalardı karaca çoktan keskinin kökünü kazımıştı fakat keskin akıllılık edip verayı ulaşamayacakları bir yere çoktan götürmüştü. Keskin planını ince ince işlemiş ve gerçekleştirmişti.
Karacaya göz dağları vermiş onu hırslandırıp hata yapmaya sürüklemişti. Karaca sarhanın daha haberi olmadan keskinin peşine düşmüştü fakat keskinin amacı da zaten buydu.
Karacanın kendine odaklanmasını sağlayıp sarhanı yalnızlaştırıyordu.

Ama keskinin kabullenemediği gerçek istediği kozanın gerçekten de vera sarhan olmasıydı...

Vera sarhan bütün düzenini ilmek ilmek işlemiş bir devri bitirip bir devri çoktan başlatmıştı...

ELPİDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin