Ağaçlarla sarmalanmış eve son bir kez bakıp arabadan indim. Ağır adımlarla yürüdüm eve.
Büyük demir kapıdan girdiğimi gören korumaların hepsi başlarını eğerek bana yol açmışlardı.
Geniş kapı iki yana açıldığında uzun bir koridor yürüdüm. Sonunda ise bir salona açıldığında denizle göz göze geldik.
Ağlamaktan yüzü kızarmış gözleri dolu dolu bakıyordu. En içinde korkuyu taşıyordu. Onun içine korku tohumunu eken bendim. Şefkatli bakan gözlerim keskini bulunca intikama büründü.
"Hoş geldin vera sarhan. Açıkcası denizi kozaya tercih etmene şaşırdım"
"Bırak onu keskin" dedim sert bir ses tonuyla.
Kahkahalarla gülmeye başladığında sinirlerim iyice gerilmişti.
"Daha başlamadık bile sarhan! Biraz keyfini çıkarayım izninle"
Denizin oturduğu sandalyeye ağır ağır adımladı. Çenesinden sıkıca tutup kaldırınca deniz inledi. O inledikçe benim kalbime iğneler batıyordu sanki.
"Şimdii acaba bu küçük kız sarhan için ne kadar değerli? Ufak bir test yapalım ne dersin"
"Keskin!"
Arkamdan iki adam koluma sarıldığında hareket dahi etmedim.
"Keskin bunun sonuçları çok ağır olacak! Son uyarım bırak onu!"
Cebinden çıkarttığı bıçağı denizin boynuna sürtmeye başladığında korkum kat kat artmıştı.
Ağlıyor ve çırpınıyordu.
Ona yalvarmamı istiyordu. Gerekirse yalvarırdım ama onu öldüremeyeceğini biliyordum. Benden ses çıkmadığını görünce koluna kesikler atmaya başladı.
Deniz boğazlarından acı bir çığlık yükselince dizlerim beni taşıyamaz hale geldi ve yere çöktüm.
"Ne istiyorsun! Allah kahretsin dur artık!" Diye son gücümle bağırdığımda gülümseyerek devam etti. Kolundan yüzüne çıktığında çırpınıyor denize ulaşmaya çalışıyordum.
Çığlıklarla keskine durmasını söylüyordum fakat dinlemiyordu.
Denizin acıdan gözleri yavaş yavaş kapanırken ben artık hıçkırarak ağlıyordum.
Keskin denizin bayıldığını görünce bıçağındaki kanı pantolununa sürterek önüme doğru yürüdü. Diz üstü çökmüş olan ben ona bakmak için kafamı kaldırdım.
"Ne istiyorsun!" Dedim dişlerimin arasından.
"İstediğim şey çok basit sarhan.."
Yüzüme doğru eğildiğinde kendimi geri çekmek yerine öfke dolu bir şekilde ona baktım.
"Seni istiyorum. Seni ve her şeyini..."
Kafamı ona doğru uzatıp gülümsemeye başladım.
"Sen kimsin keskin! Basit bir pezevenk mi? Çocuk taciri mi? Kimsin sen.. ben söyliyim. Sen sadece yaralı bir çocuksun.."
Yüzü gerilirken ben zevk alıyordum. İki yanımdaki adamlar beni ayağa kaldırdı.
"10 yaşına takılı kalmış sevgiye merhamete muhtaç bir çocuk.." diye devam ettim. Başıyla işaret verdiğinde ne olduğunu anlamadan kendimi keskinin kollarında buldum. Beni tutan adamlar geriye çekilmişti. Keskin iki kolumdan sıkıca tutuyor öfkeden kızarmış yüzüyle bana bakıyordu. Kendimi geri çekmeyerek kulağına doğru yaklaştım.
"Biraz işkence biraz tehditle kimsenin anlatmayacağı bir şey yoktur değil mi keskin? Kül gibi mesela..."
Şok olmuş yüzüne zevkle gülümsedikten sonra göğsünden sert bir şekilde ittim. Gözyaşlarımı sildim.
"Denizi bırakacaksın.." diyerek salonda turlamaya başladım yavaş yavaş..
"Demek beni istiyorsun.. peki madem öyle olsun.. ne istiyosan o olsun ama sonuçlarını sana geçmişinle ödetirim. Eğer ben taşırım diyosan buyur" dedim elimi kaldırarak.
Keskin gittikçe öfkelenirken deniz inlemeye başladı yanına doğru koşup yüzünü ellerimin arasına aldım.
"Özür dilerim kardeşim.. çok özür dilerim" diye fısıldadım. Ellerini çözmeye başlarken
"İyi olacaksın söz veriyorum.." dedim. Ağzındaki bantı çıkardığımda belime sarılarak ağlamaya başladı. Yüzündeki kanlar bembeyaz kıyafetimi kırmızıya boyamıştı. Denize sarılarak saçlarını okşadım.
"Geçecek söz veriyorum hepsi geçecek özür dilerim sana bunu yaşattığım için.."
keskine döndüğümde benden gelecek hamleyi bekliyordu.
"Volkanı ara denizi götürmek için buraya çağır sonra keskin! Sonra seninle hesaplaşacağız!"
"Büyük memnuniyetle!"
Salondan çıkarken denizin önünde eğildim.
"Cenker.." diyip hıçkırarak ağlamaya başladı.
"Şşş.. merak etme iyi sende iyi olacaksın tamam mı"
"S-sana ne olacak"
"Hiçbir şey olmayacak. beni iyi dinle volkan gelip seni aldığında seni yaşlı kurta götürmesini söyle o anlar"
Deniz hıçkırarak ağlamaya devam ederken ona sıkıca sarıldım. Hepsi benim yüzümdendi. Etrafıma acı çektirmekten başka bir işe yaramıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELPİDA
RomanceKaraca her nefes aldığında ömrümden azalıyordu. Karaca sonumu hazırlıyordu. Onun yanındayken sinsilik damarlarımızdan gözlerimize ulaşıyordu. Sırtımdaki zorundalıkların yükü özgür ruhumu sıkıştırıyordu. gözlerindeki duyguyu anlamıştım. Kavruluyor...