35.Bölüm

2.4K 148 13
                                    

Nikah günü gelişmişti. Yukarıda hazırlanmış, boy aynasında ki yansıması bakıyordum.

Beyaz masumluğun rengi imiş. Saf ve temizliğin simgesi. Bu hikayenin tek masumu benim, beyaz bile suçlu gözümde. Gelinlik değil bu kefendi. Düğün değil ölümdü. Bu duygularıma ihanet, ruhumun cinayeti idi...

Ateş odaya girdiğinde. Aynadan ona baktım. Giydiği takım elbise yakışmıştı. Dudaklarına yerleştirdiği tebessüm ile yanıma yaklaştı.

"Muhteşem görünüyorsun" dedi.

Cevap vermedim. Cebinden çıkarttığı kutuyu açıp içinden bir kolye çıkarttı. Kutuyu yan tarafta duran masaya bırakıp, yanıma yaklaştı. Kolyeyi boynuma takarken, nefesi boynumda gezindi. Bu ürpermeme sebep olurken, sessiz kaldım yine.

" çıkalım mı? Herkes bizi bekliyor" dediğinde, başımla onayladım.

Koluna girmemi istediğinde, dediğini yaptım. Merdivenlerden inerken tüm bakışlar üzerimizde idi.

Şimdi herkes karşımda ne kadar da mutlu. Yüzümde sahte gülümseme. İçim içime karıştı. Elimi tutan adam, bana bin kat yabancı.

Bakan gözler, duyulan sesler, onlar için güzel, Ateş için özeldi. Benim için ise günaha bir adım, cehenneme Bir biletti.

Adım adım ilerliyordum esaretime. Tanımadığım bir adamın boyunduruğu altına girecektim bu gece. Aldığım nefes bile ihanetti bana. Taşıdığım can ağır geliyordu bedenime.

İçimdeki sessiz çığlıklar, duyulurdu bakmasını bilene gözlerime. Fakat herkes memnundu gördüklerinden, görünenin arkasındaki ile ilgilenmedi kimse.

Susuyordum. Susmak zorundaydım. Boğazıma düğümlenen onca kelime, cümle varken. Ben susmak zorunda bırakıldım. İstemediğim bir hayatın tam merkezinde buldum kendimi. Bir ateş çemberinin ortasında, yalanlar ile çevrili tikenler vardı kurtulma mı engelleyen. Sevdiklerim zarar görmesin istedim. Onlar için, sevdiklerim için zarar gördüm...

Bizim için hazırlanan masaya geçip oturduk. Nikâh memuru yöneltti o meşhur soruyu

"Sayın Ateş Karahan hiç bir baskı altında kalmadan, kendi hür iradeniz ile Sayın Eylül Aktaş ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?"

Ateş hiç tereddütsüz

"Evet" dedi

"Peki siz Sayın Eylül Aktaş hiç bir baskı altında kalmadan, kendi hür iradeniz ile Sayın Ateş Karahan ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?"

Hayır, hayır, hayır

" Evet"

"Bende sizleri Yasaların bana verdiği yetkiye dayanarak, karı koca ilan ediyorum." Dedi.

Herkes alkışlarla boğdu bizi. Nikâh memuru imzalamamız için defteri uzattığında, Ateş imzasını atıp, defteri bana uzattı. Kalemi elime aldım ama imzayı atamadım. Ateş kulağıma eğilip

" Hadi imzala" diye fısıldadı.

Kendi fermanı mı imzalamıştım sonunda.

Tebrikler, hediyeler derken. Gece bitmek bilmiyordu. Birde bizim kızlar sürekli fotoğraf çekme derdindeydiler. Teyzem de gelmişti. Onu görünce çok mutlu olmuştum. Boynuma sıkıca sarılmış

" Yavrum benim, kuzum Allah bir yastıkta kocatsın. İnşallah hep mutlu ol emi?"

" teşekkür ederim teyzem"

" Ateş oğlumda baya yakışıklı. Pekte yaman. O gün çok endişelenmişti senin için. Küsmüşsün ona seninle barışıp gönlünü almak istiyormuş. Çok seviyormuş seni. Benimde rıza mı aldı seninle evlenmek için. Son bir kez konuşsam yeter bana dedi. Senin yurt dışına gideceğini söyledim. Çay ikram ettim. Çok delikanlı çocuk maşallah bide kibar"

Dedim ya, Eylül'düHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin