47.Bölüm

2.3K 135 18
                                    

 Lütfen bölüme oy verip, yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar :)

Kesik kesik sesler geliyordu.

" beni duyuyor musunuz? Hanım efendi iyi misiniz?"

Gözlerimi yavaşca aralamıştım bulanıktı her şey bir kaç kişi beni arabadan çıkartmaya çalışıyordu canim bir hayli yanıyordu arabada sıkışmıştım ellerimde kan vardı.

Başımın çok acıdığını hissedip dokundum başım kanıyordu. Sesler geliyordu ama net duyamıyordum. Kulağım çınlıyordu. Birisi boynuma bir şey taktı. Gözlerim kapandı ama sesleri hala duyuyordum. Ambulans sesi, arabaların korna sesleri hepsi bir birine girmişti sanki

"ellemeyin ellemeyin"

"iyi misin? sakın kıpırdatma"

"Sakin olun şimdi sizi çıkaracağız"

" Dikkat edin 3 deyince"

Sonunda arabadan çıkarılmıştım sedyeye yatırıldım. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Önümüze tırın çıktığı ve çarpıp taklalar attığımızı hatırladım. Yerimden doğrulaya çalıştım. Ben hareket ettikçe canım yanıyordu.

" Hanım efendi hareket etmeyin sakin olun" diyordu başımdaki sağlık görevlisi kadın.

Ambulansa konulacağım sırada yan tarafıma baktım iki tane ceset torbası vardı yerde. O an içimden bir şeyler koptu. Yerdekiler ölmüşlerdi. Midem bulanıyordu. Sesler kesilmişti sadece uğultu vardı.

Sedyeden zorla kalktım neler oldu böyle? Nasıl olur? tir tir titriyordum. Hem korkudan hem soğuktan. ama yüreğim alev alev yanıyordu. Canım çekilmişti. Ateş geldi aklıma yoksa o ölenlerden biri Ateş miydi? Düşündükçe kötü oldum. Son hatırladığım başımın şiddetli ağrıması ve gözümün karardığı.

***

...Gözlerimi açtığımda hastane odasında yatıyordum kolumda serum takılıydı. Başımda çok ağrıyordu. Kaza yapmıştık. Peki ya Ateş? Ona ne olmuştu? Ya öldüyse kabusum dediğim adam, bütün bunlar, yaşadıklarım bitmiş miydi? Öyleyse bile ben neden acı çekiyordum? Kalbim neden sıkışıyordu?. İçimden ne olur ölmemiş olsun diye neden dua ediyordum ki?

Kapının açılmasıyla içeriye hemşire girdi.

"Merhaba Eylül hanım. Nasılsınız?"

"iyiyim teşekkür ederim. Biraz başım ağrıyor"

"başınızı biraz sert çarpmışsınız ama onun dışında iyisiniz merak etmeyin" serumu falan kontrol etti elindeki kağıda bir şeyler yazıyordu

"Ateş... Yani eşim o nasıl?" kadın kafasını kaldırıp bana baktı.

"doktor bey bilgilendirme yapacak siz dinlenmenize bakın" deyip odadan çıktı.

Neden bir şey söylemedi ki? İçime korku yayılmıştı. Bir an önce ne olduğunu öğrenecektim. Serumu çıkarıp odadan çıkmayı düşündüm. O sırada içeriye Yekta girdi

"Eylül"

"Yekta"

"iyi misin? Hemşire uyandığını söyleyince hemen geldim"

"iyiyim. Yekta, Ateş o nerde? İyi mi?"

"sen şimdi bir dinlen yenge. Aç mısın? sana bir şeyler getireyim mi?"

"Yekta yeter. Kimse bana bir şey söylemiyor. Kafayı yiyeceğim. Şimdi bana Ateş'e ne olduğunu söyle?" Yutkundum ve devam ettim

"yoksa.. O... Öldü mü?"

Dedim ya, Eylül'düHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin