2. Bölüm

8.4K 367 18
                                    

Eylül 2023

"İyi ki doğdun Eylül...İyi ki doğdun Eylül..."

Arkadaşlarım hep bir ağızdan doğum günümü kutluyorlardı. Yüzlerinde tarifsiz mutluluk vardı ve bunu paylaşıyorduk. İlknur elindeki pastayı önümdeki masaya koydu.

"Hadi bir dilek tut ve mumu üfle kuşum"

Başımla onaylayıp gülümsedim. Ellerimi göğüs hizamda birleştirip, gözlerimi kapattım.

'Lütfen bir mucize olsun hayatımda.' İçimden dilediğim bu dileği nefesime kilitleyip üfledim. Mumların ateşi iki sallanmada sönmüştü.

Kızlar beni alkışlayıp tek tek sarıldılar. İlknur elinde kırmızı bir kutuyla yanıma yaklaştı

"Bu sana kuşum"

Uzanıp elindeki kutuyu aldım

"Teşekkür ederim canım benim"

"Ee hadi aç bak"

Gülümseyip kutunun üzerindeki kurdeleyi çözüp açtım. Çok güzel bir kar küresiydi. Bir ağaç ve ağacın altında oturan bir kız arkasında ise bir ren geyiği.

Ters çevirip bir iki kez salladığımda kar yağışı harika bir görüntü sunuyordu. Kar küresi hayranlığı der susarım...

"Yaa bu çok güzel. Çok teşekkür ederim kuzum benim" deyip sarılıp öptüm.

"Bu da benim hediyem" dedi Gizem elindeki paketi uzattı.

O da bana çok güzel bir kitap hediye etti. Ona da sarılıp teşekkür ettim. Kübra özel tasarım bir kalem, Merve ise ucunda sonbahar yaprağı olan bir bileklik hediye etti.

"Kızlar hepinize ayrı ayrı tekrar teşekkür ederim. Bunlar çok güzel ve değerli hediyeler."

"Rica ederiz canım"

"Güle güle kullan güzellik"

"Kızlar geçin hepiniz Eylül'ün yanına bir foto çekinelim hadi" Kübra kızları hemen yanıma topladı.

İlknur sağıma, Gizem soluma geçmişti. Merve'de İlknur'un hemen yanındaydı. Kübra da önümüze geçip

"Peynir deyin kızlarrrr" dedi uzatarak. Bizde hep birlikte

"Peynirrrr" dedik ve bu harika fotoğrafı anımıza mühürledik..

***

Perdenin arasından baktığımda mekanın tıklım tıklım olduğunu gördüm İnsanlar kadeh tokuşturup eğleniyorlardı.

Sahnedeki yerimi aldığımda kalbim küt küt atıyordu. İlk kez çıkıyormuşum gibi heyecanlanıyordum yine.

Gözüm Mete'yi arıyordu. Müzik başladığında sonunda Mete'yi görmüştüm. İçim rahatlamıştı. Mete'nin orada olması bana güven veriyordu.

Mekanın sonundaki bar masasına yaslanmış yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Heyecanlı olduğumun oda farkındaydı.

Elini yumruk yapıp baş parmağıyla onay işaretini verdi. Gözlerimi kapatıp açtım gülümsedim ve parçaya giriş yaptım.

"Yüze düşmüş zülüf
Nasıl geleyim dönüp
Gece resmimi öpüp
Vazgeçmişsin benden

Kara yolları bozuk
Kanadım yine kırık
Bana mektubu yazıp
Vazgeçmişsin benden

Yangın düşmüş kor, kor
Yanmış gönlüm yer, yer
Duydum sağdan soldan
Vazgeçmişsin benden

Doldur bardak dolsun
Yanmış gönlüm yanısın
Sana da aşk olsun
Vazgeçmişsin benden"

Şarkım bittiğinde gözlerimi açtım. Bir anda alkış sesleri kulaklarıma doldu. Bakışlar çoktan üzerimdeydi. Bunun verdiği sevinç ve gururla gülümseyip başımı hafif öne eğerek selam verdim...

***

" Gördün değil mi bayıldılar sesime yine"

Yüzümde kocaman bir sırıtmayla Mete'ye omuz attım. Hafif sendeledi

" Gördüm gördüm. Her zamanki gibi harikaydın. Büyük patron bugün gelmişti baya memnun kalmış o da" dedi dudağı yukarı kıvrıldı.
Bir anda duraksadım.

" Gerçekten mi? Kim söyledi?"
Merakla suratına bakıyordum.

" Mehmet abim. Yani Mehmet abi "

" Mehmet abi kim be? "dedim. Kaşlarımı çatıp

" Patron işte" dedi.

" He Mehmet miydi onun adı?"

Gözlerini devirip baktı. Bende sırıttım. Arabanın yanına çoktan gelmiştik

"Hadi bin. Çorbacı ya gidelim" dedi.

Şoför koltuğuna oturduğunda bende yan tarafına oturdum. Saate baktığımda gece bire geliyordu.

" Sen beni eve bırak ya. Çok yoruldum. Yarın ders var malûm erken kalkmam gerekiyor"

Akşamları şarkı söyleyip gündüzleri de belli saatlerde özel ders veriyordum. Önceden teyzem ile yaşıyordum. Fakat şartlar artık onunla yaşamama müsaade etmemişti.

Teyzemin yanından ayrılıp yeni bir hayat kurdum. Şartlar zor olunca da geçine bilmek için bu şekilde çalışmam gerekiyordu. Mete'nin sayesinde ' Club reve ' diye bir mekanda işe başlamıştım.

"Peki öyle olsun bakalım" dedi.

Arabayı çalıştırıp evin yolunu tuttuk. Yollar boş olduğundan 15-20 dakikada eve varmıştık. Arabayı kenara çekip, cebinden minik bir kutu çıkarttı.

"Al bakalım doğum günü kızı"

"Bana mı?"

Tebessüm etti.

"Sana tabii. Aslında çorba diye bir pasta ısmarlayacaktım ama yorgunum deyince kıyamadım. Aç bakalım beğenecek misin?"

Büyük bir sevinçle açtım kutuyu. Doğum günümü unutmaması hoşuma gitmişti. Küçük zarif bir çift küpeydi.

"Bunlar... Çok güzeller."

"Beğendin mi?"

"Bayıldımmm" deyip sarıldım.

Adından Mete ile vedalaşıp eve girdim. Kısa bir duşun ardından hızlıca yatağa girip uykunun ellerine bıraktım kendimi...

Dedim ya, Eylül'düHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin