66. Bölüm

1.3K 94 51
                                    


-3 AY SONRA-

"Kolay gelsin" diyerek Şirketten içeri girdi Merve.

Yekta ve Kaan aynı masada oturmuş bir şeyler konuşuyorlardı. Önlerinde bir çok dosya açık durumdaydı. Kaan Merve'yi görünce ayağa kalktı ve sarıldı

"Hoş geldin hayatım"

"Hoş bulduk canım. Naptınız?"

Yekta sandalyede arkasına yasladı.

"Uğraşıyoruz. Bir değişiklik yok. Bu adamlar başımızı biraz ağrıtacak gibi."

Kaan ve Merve'de masaya geçip oturdular.

Kaan, "Ateş'in işlerden elini çekmesi hiç iyi olmadı. Ortalığı boş buldular. At koşuşturacaklarını sanıyorlar tabii" dedi.

"Size nasıl teşekkür etsem azdır. Özellikle de sana Kaan. Abim ile aranızdaki sorunlara rağmen onun yanında durdun destek oldun. Aynı şekilde Yekta sende öyle."

Kaan, Merve'nin ellerinden tuttu.

"Hele o kendini bir toplasın kaldığımız yerden devam ederiz biz sen merak etme." dedi ve

gülümsedi. Maksadı biraz olsun Merve'yi rahatlatmak ve gülümsetmek idi. Başardı da.

"Ateş nasıl bugün? Hâlâ aynımı?"

Yekta'nın sorusu üzerine Merve'nin yüzü düştü bu kez.

"Nasıl olsun hâlâ aynı tâbii. Hatta gittikçe kötü oluyor ve bu beni korkutuyor. Destek almayı da kabul etmiyor. Deli muamelesi yapmayın bana deyip duruyor. Eylül'ün yokluğu onu perişan etti"

"Desteği kabul etmeyeceğini hepimiz biliyorduk zaten. Keşke şu inadını bir kırsa"

Merve derin bir iç çekip arkasına yaslandı.

"Benimle de doğru düzgün konuşmuyor. Eve geç saatlerde gelip sadece içiyor. Hayatla bağlantısını resmen kesti."

"Şimdi nerede evde mi?" Diye sordu Kaan

"Hayır değil. Hakan ile konuştum. Yine mezarlığa gitmiş. Yanında da yine o genç varmış."

"Şu mezarların bakımını yapan çocuk mu?"

"Evet o."

***

Ben Ateş Karahan otuzlarında koskoca bir mafya lideri. Mardin de doğup büyümüş bir aşiret ağasının tek oğlu idim. Karanlık işlerimiz evvelden beridir vardı.

Daha küçük yaşta elime silah tutuşturuldu. Disiplin ve soğuk kanlı yetiştirildim. Her hatam da babam tarafından şiddetli cezalara çarptırıldım. Daha 15 yaşındaydım.

Babamın ve diğer herkesin karşısında her zaman bir aslan gibi göründüm. Gizlice annemin dizinde yatarken ise bir kuzu. Yirmi yaşında bir çatışma anında babam benim önüme atladı ve kurşun tam kalbine isabet ederek onu öldürdü.

Hayatımın en kötü günüydü. Yani ben öyle sanmıştım. Annem ve kız kardeşimin başında yalnızca ben kalmıştım. Koca bir aşiret idik evet fakat onlara karşı ben çok farklı idim. Ben bir aşiret ağasından fazlasıydım.

Babam ölünce amcam aşiretin başına geçti. Kendisine günahımı vermeyecek kadar sevmem. Bir zaman sonra annemi kaybettim. Asıl en kötü günüm bugündür dedim. Kız kardeşim ve ben artık yanlızdık.

Kardeşimi korumak için onu yurtdışına halamın yanına gönderdim. Orada güvende olacaktı. Bende burada kalıp son kozu mu oynadım ve ailemin ölümüne sebep olan herkesi öldürdüm.

Dedim ya, Eylül'düHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin