Mira
"Bayağı yerleştim ya," dedim telefonla konuştuğum en yakın arkadaşıma. "Kanka evimiz çok güzel gerçekten, büyük bir site bahçesinde kocaman su havuzu var, bazen gösteriler falan da oluyor."
"mutlu olmana sevindim güzelim ama gittiğini atlatamadım okul başlayacak yakında ama sensiz nasıl başlayacak hiç bilmiyorum."
"ben de sizi çok özleyeceğim, kimse sizin gibi olmayacak."
"olamaz zaten!"
buse ile konuşurken yeni yerleşmiş yatağımda uzanıyordum, neredeyse bitmişti taşınmamız, bütün eşyalarımı yerleştirmiştim. buse ile konuşurken heyecanlı gözükmek istiyordum çünkü üzülmesini istemiyordum ama gerçekten berbat hissediyorum. taşınmak istemedim, özellikle küçük bir sahile yakın bir şehirde yaşarken kocaman şehrin kalabalığını hiç istemiyordum. bu şehirde nasıl yaşanır bilmiyorum bile, buraya geldiğimiz ilk gün babamla metroya binmiştik ve korkunçtu. ben küçük sahil kasabamızda mutluydum.
buraya taşınmayı hiçbir zaman istemedim ama annemler özellikle istiyordu, babam bu nedenle işini istanbul'a taşımak istemişti. annem bu sitede çok ünlü iş kadınlarının yaşadığından bahsetmişti, onların arasına girmek istiyordu. geçen yaz bir aile ile tanışmıştık, bunu düşünmek istemiyorum iyi ki onlar burada yaşamıyordu, eğer onunla karşılaşırsam ne yapardım bilmiyorum. daha bir ay olmuştu ki ama şimdiden özlemiştim ve özlememem gerektiğini biliyordum yoksa canım çok yanacaktı, ondan bir mesaj bile beklememeliydim ama her gün numarasına bakıyordum, beni engellediği numarasına.
söz hakkım olmamıştı yani taşınırken, şimdi de mutlu olmamı istiyorlardı. annem zaten beni istediği kız çocuğu olmam yönünde yetiştiriyordu. onun giyiniş tarzı, onun istekleri. onun ödülü gibiydim, küçükken bale ve keman kursuna yazdırmıştı beni, her kazandığım ödülde ben değil annem sevinmişti, annem benimle övünmüştü. kilo aldığım zaman insanlar laf ederken ben değil annem üzülmüştü, o yüzden kilo vermem için üstüme gelmişti, onun istediği kiloda olmalıydım. ben kendime ait değildim sanki sadece anneme aittim. ben doğmadan önce bile annem benim hakkında kesin kararını vermişti, özendiği o kız çocuğu olacaktım. bale bilecektim, keman çalacaktım, zayıf olacaktım, güzel olacaktım, kibar ve görgülü olacaktım en sonunda da kendime yakışan birisiyle evlenip mutlu olacaktım. ona asla kızlardan hoşlandığımı söyleyemezdim, kendi hayatımı bu sefer zincirlemiş olacaktım.
"mira hayatım," diye seslendi annem içeriden. "işin bittiyse yanıma uğrar mısın?"
"buse benim kapatmam lazım."
"çok güzel eğlen olur mu orada? büyükşehirdesin her şey orada, rüya gibi bir şey. keşke beraber olsaydık ama en azından sen hayatını yaşa güzelim."
"ben sizinle mutluydum."
"yine beraber olacağız ki, oraya geleceğim üniversite için bundan emin ol!"
"seni bekleyeceğim!"
"görüşürüz miram."
"görüşürüz busem."
telefonu kapattığımda onunla uzaklaşacağımızı düşünüp korkmuştum, her zaman beraber vakit geçiriyorduk ve belki de mesafeler bizi uzaklaştıracaktı. belki artık arkadaş olmayacaktık, bundan gerçekten korkuyorum.
"güzel kızım işlerin bitti mi?"
"bitirdim."
"kemanını burada unutmuşsun."
unutmadım.
"kafam çok karışıktı eşyalar çok fazla görmemişim."
görmüştüm.
"biz babanla ev için ufak tefek bir kaç eşya alacağız, sen de gelmek ister misin?"
"yok anne, siz gidin."
"tamam bebeğim."
annem gülümseyerek saçlarımı okşadığında ben de gülümsedim, dışarıdan çok tatlı bir ilişkimiz var gibi gözüküyordu. bir keresinde onun damarına basmıştım, istediklerini itmiştim ve hiç hoş şeyler olmamıştı. annem gerçekten delirmişti, bana zarar vermemişti ama 'her şeyi senin için yapıyorum' cümleleri ile kendisine zarar veriyordu, ben de o günden sonra her dediğini yapmıştım. iyi anlaşmamızın en büyük olayı buydu, onun her dediğini yap, onun övündüğü kızı ol.
eskiden okulda arkadaşlarımın yanında kendim olurdum, onların yanında rol yapmam gerekmezdi. onlar hakkımda her şeyi biliyordu, geçen yaz yazlıkta olanlar ve kızlardan hoşlandığımı da. bu yüzden bir kez olsun yanlarında endişe ile durmadım, açılırken onlar da benimle ağlamıştı. öyle korkuyordum ki dışlanmaktan. yanlış bir şey yapmadığımı biliyordum ama herkes yanlışmışık gibi hissettiriyordu arkadaşlarım dışında.
yatağımda uzanmış annemin yokluğunda bilgisayarımdan dizi izliyordum, kendi kendime vakit geçirirken gerçekten eğleniyordum. kulaklık takılı olmasına rağmen dışarıdan gelen yüksek ses ile pencereye döndüm, yatakta olduğumdan sesin geldiği yeri görememiştim. kulaklığımı çıkardığımda gelen elektro gitarın sesini daha net duyuyordum, çalan kişi gerçekten güzel çalıyordu. şarkı benim dinlediğim tarzdı, gerçek benim. annemin istediği mira böyle şarkılar dinleyemezdi. tanıdık gelen melodiden dolayı camdan dışarı baktığımda yan binanın camında mavi saçlarıyla gitarla bütünleşmiş o kızı gördüm. saçları omuzlarında ve dalgalıydı. gitarı çalarken şarkıyı gerçekten hissediyordu, bunu görebiliyordum. gerçekten harika gözüküyordu, çok özgür gözüküyordu.
"ege yeter artık!" diye bağırdı alt katlarındaki camdan kafasını çıkarmış yaşlı bir teyze. ege duymamıştı, bu sefer teyze söylenerek içeri geçmişti. ege'yi izlerken gülümsüyordum, o çok mutlu gözüküyordu. bir süre sonra içerisi birisi geldiğinden ege gitarını bırakmıştı, cama döndüğünde karşısında ona bakarken beni buldu. onu izlediğimi fark ettiğinde gülümsemişti. ben de ona gülümseyerek karşılık verdim, gerçekten hayran olmuş gibiydim.
ege camı kapadığında ben de yatağıma geri döndüm, belki onunla arkadaş olabilirdim. annem bunu bilse mutlu olmazdı ama annem okul hayatımda kimle arkadaş olduğuma dikkat etmezdi zaten. belki bana gitar çalmayı da öğretirdi, çok merak ediyordum sevdiğim bir şeyi yapma hissini. sadece kitap okurken kendi seçimlerimi yapabiliyor gibiydim o da annem onaylamadığında bazı kitapları okuyamıyordum ama en azından okurken bir anlığına mira olmuyordum. bir gün kendimi 19.yüzyılın içinde bir baloya gitmek için hazırlanırken buluyordum, bir gün bir sabah uyandığımda böceğe dönüşürken buluyordum, bir gün bir cinayet işlerken bir gün de savaşa gitmiş buluyordum. özgür olmak nasıl bir his merak ediyorum, bana bağlı olan hayalı zincirlerden ne zaman kurtulacaktım? daha doğrusu kurtulabilecek miydim?
___________
bu sefer duz yazi olcak cok uzatmicam AMA BIR SORU KONU VAR KAFAMDA BAKALIM

ŞİMDİ OKUDUĞUN
orkide, gxg
Chick-LitYürek! Onu unutacağız! Bu gece - sen ve ben! Sen verdiğin sıcaklığı unutabilirsin - Işığı unutacağım ben! İşini bitirdiğinde, ne olur söyle Ki hemen başlayayım! Çabuk ol! Yoksa sen oyalanırken Ben onu hatırlarım! - Emily Dickinson [13.12.23-?]