Herkese merhaba. Günlerce kitaba isim ararken kurgu kafamın içinde şekillendi.
Hoş bir Karadeniz kurgusu daha gelmekte. Biraz karakterler Günyeli'ye benziyor olabilir ama burada romantik ilerleyeceğiz. Ayrıca benzesin çaldıysam kendimden çaldım ne var bunda 😆😆
Burada intikam yok. Entrika falan da olmaz öyle aman aman.
Giriş bölümü yayımda. Siz yorum yapın. Ben çocuklarıma kurabiye yapayım. Heyecanla bekliyorum yorumlarınızı...
😘Başlama tarihi; - 10.01.2024
BİR KAVUŞMA HİKAYESİ
8 Ağustos - Bursa
Tam bir pazar keyif yapacağım diyorum o pazar mutlaka bir şey çıkıyordu. İstanbul'dan gelen arkadaşım hadi dedi dışarıya çıkalım. Hayır diyemedim, sonuçta onu istediğim her an göremiyordum. Yine sevgilisiyle gelip kız gecesi yapma istediğimin içine etse de kızdığımı belli etmedim.
Giyinip süslenip çıktık evden. Şehir merkezinde küçük bir bara gidecektik. Öncesinde yemek yedik birlikte.
" Bak elmalı kurabiyem, bu akşam biriyle tanışacaksın. Sende aşık olacaksın ve ben senin için endişe etmeyeceğim tamam mı?"
Aşkım pazarlığını yapan arkadaşa da best friends denir. Kaldırım boyu yürüyorduk. Aşık olmak deyince de korkarım ben. Tanışacağım insan askerliğini yapmış olacak ve kesinlikle asker olmayacaktı.
Ben ki sürekli asker gören bir kızım ama istemiyordum. Şöyle kendi halinde, normal bir işi olan, bekar ve sorumluluk sahibi biri olursa bana uyar. Hoş onu da barda aramak pek akıllı bir iş değildi ama neyse. Ben bana aşk aramıyordum, Feride bana aşk arıyordu. Yoksa ben halimden memnundum. Zaten aklı olan kimse benimle olmak istemezdi. Ben hem buz gibi bir insanım, hemde düzenimi bozacak bir şey istemem.
Biraz sonra bir barda aldık soluğu. Feride, sevgilisi Caner'le ilgileniyordu. Oysa beni görmeye gelmişti. Yanında bu çocuk varken beni hiç görmüyordu. Neden onu da getiriyordu bilmiyordum. Feride canımdır, onun aşkına destek olmam gerekir ama içime sinmiyordu bir türlü. Arkadaşımı kıskandığımı çok iyi biliyordum. Benim değer verdiğim tek insandı Feride ve bu kadar yalnızlığın içinde onu paylaşmak istemiyordum ne yapayım?
Yanlarında oturmak içimi daralttı bir süre sonra. Kalkıp bar tezgahına gittim. Müzik gümbür gümbür çalarken içeride olan herkes keyfine bakıyordu. Benim kadar keyifsiz bir insan olamazdı. Ben müzik pek sevmem, televizyon izlemem, kitap okurum ama hep kişisel gelişim kitapları. Benim canım sıkılıyor bu dünyada, yaşamaya çalışıyorum işte.
"Bana kokteyl verir misin?" dedim barmene. Desene alkolsüz diye, ben nerden bilebilirdim onu belirtmek gerektiğini. Söyledim öyle. Çocuk bana kokteyl verdi içtim. Tadı hoşuma gitti, bir tane daha istedim. Verdiği bardağı elime almış içerken biri omuzuma çarptı.
" Bana bira- "derken ona baktığımı fark edip bana baktı." Pardon "dedi yüzümde gözlerini gezdirip gülümserken.
" Önemli değil "diyerek önüme döndüm.
" Merhaba "dediğinde ona baktım tekrar. Elini uzatmıştı." Murat "dedi adını söyleyerek. Bardağı tezgaha koyup elini sıktım.
" İpek "dediğimde,
" Hım" dedi kaşlarını kaldırarak. "İpeeek" dedi adımı tekrar ederek.
"Muraaat" diyerek elimi çektim, aynı zamanda onu da taklit ederek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREĞİNE MESKEN
ChickLitİpek yetim ve öksüz bir asker kızıdır. Ailesinin kaybı onda büyük bir travma yaratır. Bir gece kız arkadaşıyla dışarıya çıktığında genç ve yakışıklı bir adamla tanışır. Bütün geceyi onunla geçirir ve sabahında onun asker olduğunu öğrenir. Ondan kork...