30. Terk Ediş

815 109 52
                                    




2.Kasım - Perşembe


İşten çıkar çıkmaz sevgilime doğru gitme fikri kafama yattı. Üstümü değiştirip ışık hızıyla çıktım evden. Darhan abi ve Nuray yengeyle denk geldik kapıda. Amcasına gelmişlerdi.

"Nereye sen?"

"İşim var!"

"Ne işin var?"

"Özel."

"Anlamadım ama söyle nereye?"

"Bir yere."

"İpek! Zaten mesaj atacaksın, burdayım yüzüme söyle işte."

"Of abi ya, Erzurum'a gidiyorum. Sevgilimi özledim, sürpriz yapacağım."

"He, tamam ben haber vereyim."

"Abi sürpriz yapacağım dedim."

"Pardon. İyi tamam dikkatli git. Varınca mesaj at."

"Atarım, görüşürüz."

Arabaya bindiğim gibi yola çıktım. Son zamanlarda üst üste bir sürü şey oldu. Hepsi kafamı karman çorman ederken beni bir karara itti. O kararı almamda ki en büyük etken ise Murat'ın, yani bir askerin hayatı oldu. Sırf seviyorum diye onu hayattan ailesinden koparamazdım.

Hiç canım yanmıyor desem yalan olurdu ama ben annemin kızıyım. Bir süre savaşsam da sonunda kaybedeceğimi biliyordum. İyisi mi bu savaşa girmeden kazanalım. En azından o kazansın.

Saatler sonra gelmiştim. Murat kapıyı açtı ve evde onunla birlikte bir kadın vardı.

"Hoş geldin canım."

"Sürpriz" diyerek eve girdim. Hiç birbirimizi özlemiş gibi sarılmadık.

"Seni tanıştırayım, yüzbaşı Nisa" deyince kaşlarım havalandı. Kadınla el sıkıştık. Yüzbaşı kadınmış meğer.

"İpek bende."

"Merhaba."

Kadının ağır havasını hissediyordum.

"Ben sizi bölmedim değil mi?"

"Toplantı yapıyoruz aslında" dedi Murat. Son derece askeri işler tabi.

"Tamam, ben yemek yapayım mı?"

"Çok iyi olur."

"Peki o zaman."

Çantamı ve montumu odaya götürüp bıraktıktan sonra mutfağa geçtim. Kapıyı kapatıp yemek yapmaya koyuldum. Hiç hayal ettiğim gibi olmadı. O toplantı uzadıkça uzadı. Yemeklerini sehpaya götürdüm ve ben mutfakta yedim. Asıl yalnızlık buydu anladım.

Neyse ki kahrolmayacağım.

Yemekten sonra tabakları toplayıp mutfağa taşıdım. Mutfağı bir güzel topladıktan sonra kahve yaptım ve yine önlerine bıraktım. Hummalı bir şekilde çalışıyorlardı ve her yanlarına gittiğimde susuyorlardı.

Telefonumu alarak odaya geçtim. Murat o gece bana kalmadı. Yine de yatağında uyuyacaktım. Çünkü ben gidiyorum...

29.Ekim - Pazar.

Telefonun sesiyle açtım gözlerimi. Saat sabahın beşi. Telefonu elime aldığımda teyzemin aradığını gördüm. Doğrulup başlığa yaslandım.

"Üüf" diyerek açtım. "Niye arıyorsun?"

"Neden açmıyorsun İpek?"

"Bu sorunun cevabı çok basit Emel Hanım, konuşmak istemiyorum."

YÜREĞİNE MESKEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin