45. Huzursuz

228 46 14
                                    

Yorumlarınızı okuyacağım....



Haziran...

İpek bal biraz annesinin, biraz babasının peşinde bağ bahçe dolaşıyordu işten gelince ve hafta sonları. Çay zamanı geliyordu. Dursun Bey'in telaşları başladı yine. Önce çay, sonra fındık. Fındık altı temizliği, filiz alması vardı daha. Ve kurban bayramı da bu aydı. Bir de kurban telaşı sardı ortalığı.

Mete, İpek'e traktörü öğretiyordu. Dört çeker kocaman traktör. Sürmesi bir şey değildi, mesele kontrol edebilmekte.

Murat eve gelmişti.

"İpeeek! İpeğim" diyerek eve girdi.

"Bağur bağur, belki duyar" dedi annesi elinden poşetleri alırken.

"Nerde benim hatun?"

"Babanla findukluğa gitti."

"Ne zaman evde bulacağum yarumi?"

Kadın gülerek mutfağa gitti.

"Hiç ses etme, ne isteyisa etsun uşağum."

"Anne geçen sene fındıkta, dalda kaldı benim karım. Bu sene olacağı çok da farklı olmaz."

"Bir şey olmaz."

"Mete nerde?"

"O da gitti."

"Abim gelecek mi?"

"Bilmiyrum uşağum, ara da."

"Tamam. Bir duş mu alsam, yoksa karımın peşine mi gitsem?"

"Karnini doyur."

"İpek yedi mi?"

"Yemedi, bir börek alıp gitti."

"Birlikte yeriz o zaman. Bir bakayım."

Evden çıkıp fındık bahçesine doğru yola koyuldu. Aheste aheste yürüyor, bir de sigarayı bırakmakla mücadele ediyordu. Çünkü İpek'e üç günde bir sigara içiyorsan onu da bırak dedi, İpek sende bırakırsan olur dedi bıraktılar ama Murat deliriyordu. Çok uzun zamandır içiyordu ve bırakmak aklında yoktu. Bırakmak istemiyordu da ama karısını da kırmayacaktı. Karakolda herkes sigarayı bıraktığını biliyordu artık ve astlar onu görünce sigaraları ya saklıyor, ya da atıyordu.

Konu komşuya selam veriyordu yol üstünde. Kimisiyle muhabbet ediyordu. Akşam oluyordu, millet evlerine dağılmaya başlardı birazdan.

"İpeeek!" diye bağırdı bahçeye doğru.

"Aşkım bağırma, burdayım" dedi sesi yakından geliyorken. Önce Mete, sonra İpek, sonra da Dursun Bey çıktı peş peşe.

"İlaci ataruk yarin" dedi Dursun Bey.

Mete - "Abimler atsın onu da baba, her şeyi ben yapıyorum ya."

"Konuşma lan. Baba ben atarım yarın, hafta sonu nasılsa."

"Abini de çağur, Mete de hortum çeker. Ben kurban işine bakarum."

"Bende hisse girecek miyim artık?"

"Ayri bir hanesun da, girersun. Malun var, ziynet eşyanız var, girilur."

"Tamam, ben bir ayar çekeyim. Çekeriz dimi İpeğim." İpek ağzının içinden güldü. Hâlâ hiç parası yoktu. Hiç parası kalmıyordu ya.

"Borç verdim ya."

"Aferin ya."

El ele tutuşup yürümeye başladılar. Mete babasıyla traktöre binmiş gidiyordu. İpek basma kumaşından şalvarı, çiçekli oyalı yazmasıyla bile dünyanın en tatlı şeyi gibi görünüyordu Murat'ın gözünde.

YÜREĞİNE MESKEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin