İki bölüme sığmayacak diye uzatıyorum.
Yorum yapmayı unutmayın.
14.Ocak - Pazar
Köyde bir düğün telaşı vardı. Duygu'nun yakın arkadaşı Zeynep, Murat'ın yakın arkadaşı Yavuz'la evleniyordu. Duygu mavi bir elbise giymişti, başına gri bir şal bağlamıştı. Yakın arkadaş olunca koşturma da oluyordu. Zeynep bin kere aramıştı gel diye. Evden çıkmak üzereydi hemen hemen.
"Duygu, ha buraya gel" dedi babası İhsan. Çantasını eline alıp salona geçti.
"He baba!"
"Kizum sağa talip var Borçka'dan."
"İstemiyrum baba."
"He evde kalacasun" dedi annesi.
"He ana evde kalacağum. İstemiyrum."
"Oğlan avukattu, hali vakti yerundedu."
"Ana istemem. Benum de halim vaktum yerinde. Çalışayrum, eve para getureyrum. Daha ne isteyisun?"
"Uzatma Sultan" dedi babası. "Tamam kizum."
"Yaşun geçeyi" dedi kızdı Sultan Hanım. "Uşağun olmasun mi?"
"Olmasun. Benum da uşağum olmasun. Her gün bir bebek doğayi zati."
"Oğlan eyidur."
" Benum etum sağa ağur mi geleyi ana? Yediğum lokmam sağa fazla mi geleyi?"
"Uhe, olur mi da" dedi babası.
"Yaşun geldi Duygu, evlenecesun."
"Evlenmeyeceğum ana. Yaradan aşkiyla öleceğum. Rabbim gönlümü hoş eder fazlasında gözüm yok. Son sözüm budur, kimseyi istemem baba. Evlenmeyeceğum."
Bir hışımla çıktı evden. Son zamanlarda ailesine karşı sesi çıkıyordu. Ne zaman biri haber gönderse istemiyorum diyordu, babası sen bilirsin deyip konuyu kapatıyordu. Annesi her seferinde sesini yükseltiyordu, Duygu artık onun her dediğini yapmayacağını karşılık vererek gösteriyordu. Duygu bu farkındalığı kazanınca üzerinden bir yük kalkmıştı. Bunu anlamanın bedeli nişan bozmak olsa da ona da şükrediyordu. Çünkü o nişan atılmasa Duygu hâlâ içinde haset barındırıyor olacaktı.
Derin bir nefes alarak yürümeye başladı. Az aşağıdaydı düğün evi. Evin önü doluydu. Bütün gün oradaydı, eve üstünü değiştirmeye gitmişti. Birazdan gelin alması olacaktı.
Zeynep'in yanına girdiğinde Hatice de oradaydı. O her genç kızın ablasıdır. Bir şeye ihtiyacı olan onu aramaktan çekinmez.
"Duygu tarlatanı giydir."
"Tamam, bende."
Yatağın üstünden tarlatanı aldı. Zeynep gelinliğin eteklerini kaldırınca tarlatanı giydirdi.
"Ayakkabimun altına neden aduni yazmadun?"
"Ben adumi ayaklar altuna aldurmam" deyince kahkahalar koptu.
"Manyak. Yaz çabuk."
"İstemiyrum canum, az evvel babama da dedum ben evlenmeyeceğum."
Kızlar gelinle fotoğraf çekinirken zaman yaklaşıyordu. Korna sesleri gelmeye başladığında bir hareketlilik oldu. Zeynep'in abisi girdi odaya. Kuşak bağlayıp, kırmızı duvaşı takacaktı. Bu Zeynep için çok hüzünlü bir andı. Onun babası yoktu ve abisinin de ona pek sıcak davrandığı söylenemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREĞİNE MESKEN
ChickLitİpek yetim ve öksüz bir asker kızıdır. Ailesinin kaybı onda büyük bir travma yaratır. Bir gece kız arkadaşıyla dışarıya çıktığında genç ve yakışıklı bir adamla tanışır. Bütün geceyi onunla geçirir ve sabahında onun asker olduğunu öğrenir. Ondan kork...