20. 17.Yıl Mevliti

949 142 21
                                    






10.Eylül - Pazar

Korna sesiyle uyandığım gibi fırladım yataktan. Saat altı sularıydı. Gece pek uyudum denemezdi. Kapıyı açtığımda karşımda biricik can dostum Yunus vardı. Koşa koşa gidip boynuna atladım.

"Çiçeğiiiim."

"Abisi hoş geldin." Zıp zıp zıplayan ben aşırı mutluydum o an. Her ne kadar o beraberinde Feride'yi getirmiş olsa da sonuçta o gelmişti. Sağlam bir kardeşlikti bizimkisi. Sekiz yaşımda beri ne azalan, ne de anlamını yitiren bir dostluktu bu.

O çoğunlukla uzaklarda olsa da bir telefon kadar yakındı hep. Hiçbir şeyim kalmadığında bilirdim ki Yunus abi o telefonun ucundaydı. Bildiğim her şeyi ondan öğrendim desem asla yalan olmazdı.

"Ne kadar özledim seni."

"Bende daha çok özledim."

Şu dünyada karşılık beklemeden kimi sever insan? Kimseyi sevemez. Herkes herkesten bir şey bekler, en olmadı karşılık bekler. Yunus abi öyle değildi. O candı, aynı anneden ve babadan olmasak bile kardeştik biz. Çünkü bu kardeşliğin temelini o attı. Hemde benim bütün içime kapanıklığıma rağmen.

"Ne iyi ettin ya."

"İznimi bu tarihe aldım."

"Çok iyi yaptın. Çok mutlu oldum. İyi ki geldin."

Feride'yi görmezden gelirken Egemen abi çıktı balkona.

"Hoş geldinuz" dedi.

"Hoş bulduk, merhaba. Yunus ben."

Murat çıktı peşinden.

"Hoş geldiniz."

Feride onlara karşılık verirken Darhan abi çıktı.

"Ben koltukta yatacak adam mıyım?" diye söyleniyordu.

"Darhan yüzbaşı" dedim Yunus'a anlaması için. Yukarıyı gösterip "Murat üsteğmen, ev sahibim Egemen abi. Aynı zamanda onların amcası."

"Kalktınız mı çocuklar? Hadi kahvaltıya gelin."

"Egemen abinin eşi Gönül ablam. Çok tatlı bir kadındır."

Başını salladı ve gelen Darhan abiyle el sıkıştı.

"Hoş geldin Yunus üsteğmen."

"Hoş buldum komutanım." Nerde olursan ol rütbeli varsa iş bitmiştir. Murat indi aşağıya hiç üşenmeden. Yunus'la tanıştı, el sıkıştı ve başladı asker muhabbeti.

Yukarıya çıktım. Gönül ablama yardım ederken bugün yıllardır yapamadığım şeyi el birliğiyle yapıyor olmamızın mutluluğu vardı içimden. Bugün ilk defa aileme mevlit yapıyorduk. Hemde dünya güzeli insanlarla.

Kahvaltı masası bir hayli kalabalık oldu yine. Yunus abim yanımdaydı. Bazı insanlar kan bağın olan insanlardan daha fazla yakın olurlar sana. Bunlarda biri Feride'ydi. Tonlarca kez yangında ilk vazgeçilen olsam da onun için vardı işte. Oysa Yunus abi ben yuvaya verildiğimden beri oradaydı.

"Ayın on beşi de bizim 17.yılımız İpek bal."

"Kutlanması gereken bana karşı olan sabrın."

"Yine olsa yine sabır gösterirdim bütün sabırsızlığıma rağmen."

Gülümsedim.

^^

"Senin adın ne?" diye sordu güvenlik görevlisinin oğlu. İpek boş gözlerle etrafa bakarken çocuk elinde defteriyle geçti yanından. "Benim adım Yunus" deyince İpek ona döndü. "Ben hep burdayım."

YÜREĞİNE MESKEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin