Sert tutuşundan hızlıca kaçmak ister gibiydim ve çok endişeliydim, ne yapsam ya da ne düşünsem bilemiyordum ve bu beni bir boşluğun eşiğine sürüklüyordu. Karanlıklarla dolu ama yukarıdan umut ışıkları sızan bir çukurda, gözüm yanılsamalara takılsa bile çıkıp çıkmamakta emin değildim. En sonunda kolumu güçlü ve kemikli elinden kurtardığımda onun parmakları boş kalmış, benim de kolumun sıktığı yeri kırmızıya dönmeye başlamıştı yavaştan. Hızlı nefesler alırken gözüm bir yaraya bir de sanki beni öldürecekmiş gibi bakan kızıla dönüyordu, ondan rahatsız olarak ayağa fırladım ve uzaklaştım varlığından. Ani hareketime karşı o aheste bir halle kalkmıştı ayağa üzerine bol gelen üstüyle ve dağınık saçlarıyla, bense oldukça tedirgin gözüküyor olmalıydım."Birşey yapmayacağım Jisung, sadece kolunun altındaki o ayıcığı geri yatağa bırak. Sonra seni eve yollarım."
Bir kaç saniye beklesem de bana hiç yaklaşmaması ve sakin durmasıyla savunma pozisyonumu bozarak boğazımı temizledim yalandan, daha sonraysa yüzüne bile bakmadan odasına yürüdüm penguan adımlarıyla. Kapıyı açtığım gibi peşimden gelmeye başlamıştı ve ben de derin bir nefes vererek dizüstü yatağına geçmiş, ayıcığı düzgün bir şekilde önceki gibi yerleştirmeye odaklanmıştım. Fakat beni irkilten şey kapının arkamdan büyük bir gürültüyle kapanmasıydı ve üstüne bir de kilit sesi çalınmıştı kulağıma.Arkamı korkak bir halde döndüğümde Minho elindeki parlak gri anahtarla kapıyı kilitlemekle uğraşıyordu saçları gözünün önüne dağılırken, siyah saçlarımı düzgün bir şekilde taradığım ve yanlara ayırdığım için düzgünce görebiliyordum onu onun aksine.
"Hyung?.."
Artık arkasını dönmüş ve yumuşak gözüken saçlarını gözünün önünden çekmişti, gözlerindeki bakışı bir anlığına yakalamıştım. Bana tarif edemeyeceğim bir şekilde bakıyordu, hem merhamet hem açıklama isteyen birisi vardı içinde ama aynı zamanda bu vakte kadar ondan sakladığım şeyler olduğu için sinirle de koyulaşıyordu açık renkli gözleri.Yanıma yanaştığında dizlerimi yataktan sarkıttım ve ellerimle destek alarak oradan ayrılmak için ayaklanmayı bekledim ama benden daha hızlı çıkıp eliyle göğsümü itmişti örtüye doğru. Sertçe sırtım örtüye vurmuşken aniden bedenimin üzerine yürüyerek tek elini başımın yanına yerleştirmiş, diğer eliyle de yaralı olan kolumu bileğimden tutarak örtüye sabitlemişti. Kaşlarım çatılırken içimden küfrediyordum neredeyse burnuma değecek burnuna ve ateşte yanmış gibi bakan gözlerine karşı.
"Napıyorsun ya?!..."
"Beş yıldır senin için ikinci bir ev oldum. Değil mi?"
"..."
"Benden sır saklamayacağına söz verdin."
"Ve bunu umursamadığını söylemiştin!?"
"Söylemiş olabilirim, ama söz veren sen değil misin? Gitmeyeceksin."
Titriyor ve dişlerinin arasından çıkıyordu sesi kalın haldeyken, nefeslerini hissediyordum ve nefesi her yüzüme çarptığında sanki keskin kırmızı bir şarap göletinde boğuluyormuş gibi hissediyordum.Üzerimden çekildiğinde ve belimin ağrıması kesildiğinde yataktan kalkarak gitmek istedim ama inat yapar gibi hala tutuyordu kolumu. Ona ters bakışlar atarken gitmeye veya kolumu çekmeye çalışmadan sadece yarayı incelemesini seyrettim baygınlıkla. Gömleğimin kolunu iyice yukarı doğru kıvırmış ve yavaş yavaş tenime düzgünce yapışmamış olan sargıyı açmaya başlamıştı uzun parmaklarıyla. Bense demin üzerime çöken yorgunluğun şimdi daha da yoğunlaştığını hissediyordum, o bana göre fazla ayıktı. Artık kirlenmiş sargı tamamen kolumdan ayrıldığında ve gözlerini incelediğimde ilk başta hafiften şokla kasılmış, bakmıştı öylece yaraya.
Cidden iyi gözükmüyordu.
"Bu nasıl oldu?.."
Yarayı es geçip gözlerini yavaşça pazıma doğru çıkardığında oradaki küçük kanlı çizgileri görmesinden rahatsız olup kolumu kendime doğru çektim gevşemiş elinden, mahcup gözüküyor olmalıydım.
"Sadece kaynar su döküldü işte!.."
"Yalan söyleme bana, bu daha ciddi. Öylesine olacak bir şey değil."
Beni sorgulamasından bunalıp yüzüne döndüm bu sefer kararlı bir ifadeyle ve yüzüne yaklaştım iyice.
"Bilmek mi istiyorsun?"
"Evet."
"Annem yaptı, o yüzden mesaj atmıştım sana. Bir omega olduğum için sürekli vücudum mahvolmak zorunda kalıyor, kaynar su döküldü dediysem yalan değil. Bir kova kaynar suyu bacaklarıma dökmüştü daha öncesinden o deli kadın, yürüyemediğim için de özel muamele olarak istemediğim halde ayin falan yapmıştı bana.." dişlerimin arasından konuşurken yumruğumu sıkıyordum ve her kelimemde aileme duyduğum nefret daha da çoğalıyor, daha da sinirleniyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suffer With Me ~ Minsung Omegaverse
Fanfiction'𝓓𝓮𝓪𝓭 𝓞𝓻 𝓐𝓵𝓲𝓿𝓮' Babası Ceo ve Annesi Şaman olan, bir Omega olarak doğduğu için eziyet, işkence çekmek zorunda kalan Han Jisung. Onların alt katına taşınan sıradan gözüken ama Kumarhane işleten ve aslında kişilikleri olan Güçlü Alfa Lee...