𖤐 ~39 (FİNAL) ~ 🧸

705 44 23
                                    


2 Ay Sonra

Uzamış ve kestirmeye fırsat bulamadığım siyah saçlarım gözlerimin önüne dağılırken gözlerimin altı hafiften geçse de yüzüm o kadar çökmüş gözükmüyordu, üzerimde kolları dirseklerimin biraz üstüne gelen ve üstünde desenleri olup boyu dizlerimin hafif üstünde biten bir beyaz tişört vardı. Altına ise diz kapaklarıma kadar ulaşan bol bir siyah şort giyerken bacaklarımın açık yerlerindeki yaralar belli oluyordu.

Kollarımdaki izler geçmemişti ve açıkçası koltuğu elimle süpürüp yastıklarını dizerken onları pek de görüyor değildim. Tıpkı Minho'nun da karnında olduğu gibi benim de vardı kusurlarım, yaralarım, izi geçmeyen duygularım. Minho ise eve gelmemişti yapacak işleri olduğunu söyleyip, son üç gündür böyle yapıyor olması ise beni huzursuzlandırıyordu ve ayrıca Minseo'yu da neşesiz görüyordum. Sadece anne olmak yetmiyordu miniğe, aksime Dominant olduğu ve bütün güçlü yönlerini Minho'dan alıp dış görünüşünü benden aldığı için sadece bizim kokularımıza alışabilmişti. Hemen ağlıyordu, burnuna farklı kokular gelmeye başlayınca ama son bir ayda bu duygusunu da yenmeye başlamıştı.

Derin bir nefes vererek içimden Minho'ya söylendim ve sakin bir şekilde sehpanın yanındaki kurduğum oyun alanında yatmakta olan ve büyük gözleriyle etrafı inceleyen bebeğin yanına adımladım, yorgundu biraz adımlarım. Onu ince belinden kavrayıp kaldırdığımda ve kucağıma alıp kollarımda biraz salladığımda gözlerini kısıp gülmüştü aniden havalanmasına karşı, hoşuna gitmiş olmalıydı. Minho'nun salonunun ortasında ise yumuşak süngerler ve çeşitli oyuncaklar vardı, etraftaki zarları da Minseo her ihtimale karşı yutmasın diye yukarılara kaldırmıştım.

"Baban çok sorumsuz, evlendikten sonra çok değişti çook!"
O ise bana sadece anlamadığını gösteren gözlerle bakıyordu ve tek eliyle tişörtümü yakalayıp çekiştirmeye başladı. Fakat bir rahatsızlığı olduğu için bana sızlanıyor olmalıydı, bense hafif telaşa kapılmıştım ve hayret eder bir sesle bebeğe seslenmiştim.
"Bir sıkıntın mı var Minseo?"
Tam onu kucağımda sallayıp dolmuş gözlerinin içine bakıyordum ki evin içinde bir kilit sesi yankılanmıştı.

Kilidin kırıldığı günden bir kaç gün sonra Minho onu tamir etmiş ve yerine yenisini takmıştı, kapıyı çalmadan anahtarıyla açan kişi de ondan başkası olamazdı. Sonunda kızıl oğlanın adımları içeri yankılandığında ve benim aksime biraz süslü, resmi kıyafetlerler ile karşıma geldiğinde derince nefesler alarak durdu karşımda. Gördüğümde hep gömlek ve kemer giyiyordu, her zaman deri pantolonlar geçiriyordu altına ve bu tamamen bacaklarını belli ediyordu, baldırları kesinlikle mükemmeldi, ara sıra onu gözetlesem de mutsuzluğumdan ödün vermezdim.

"Anca mı geldin eve hayırsız?"
"Biliyorsun, çocuklarla ilgileniyordum."
"Aman, Minseo'dan başka bir sürü çocuğun var zaten senin.."
"Yoruldun mu Sungie, öyle mi hayatım?.."
Durgun sesiyle ve anlayışlı bir ifadeyle bana daha çok yanaşmış, parmaklarıyla saçlarımı sevmişti ve doğrudan gözlerime bakıyor, sonra da dolgun dudaklarıma indiriyordu bakışlarını. İçimden 'evet, yoruldum. Seni çok özledim.' demek geliyordu ama dudaklarımdan bir şey çıkmıyor, hissettiğim bütün duygular gözlerime yansıyıp onun gözlerinde kaybolarak bana geri dönüyordu. Bir bakışı bile beni eritmeye, yatıştırmaya, güvende olduğumu hissetmeme yetiyordu, hatta güvende olmam için gölgesi bile yeterdi.

Fakat tam o sırada ona laf yetiştirmek için ağzımı açmıştım ki mideme keskin bir ağrı girmişti, bununla birlikte aralık kalan dudaklarımı birbirine bastırmış ve rahatsız olarak elimle karnıma bastırmıştım. Aklımaysa Minho'nun ilk defa kızgınlığa girdiği zaman geliyordu, iki hafta öncesinde onu çaresiz görmüştüm ve çok terlemişti, evden ayrılmam için yalvarsa da ortada evlendiği benden başka bir kişi yoktu. Ben olacaktım tabii ki de yanında..

Suffer With Me ~ Minsung Omegaverse Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin