𖤐 ~8~🧸

1K 98 13
                                    


Gözlerim yavaşça açılıyordu kendi bilinmezliğini delerek, rüyalarımda bile kıpkırmızı ruj sürmüş bir kadının yüzünü görüyordum, elleri saçlarında gezerken gülüyordu ama güldükçe gözleri kanıyordu kadının karşımda. Bense sadece tahta çürük bir zeminde ellerim yere yapışmış halde, titreyerek iğrenç bir hisle ona bakıyordum ağzım açık. Rahatsız olarak doğrulduğumda ve kısık gözlerimi tamamen açmayı denediğimde yumuşacık rahat bir yatakta yattığımı farketmiş, sakinleşmiştim. Duvarların aksine pencereden ışık sızıyordu içeriye ama yanım boştu.

Nefes vererek ayaklandığımda belim ve kalçalarımın, ayrıca bacaklarımın da ağrıdığını farketmem uzun sürmemişti, elimi saçlarıma daldırıp yine kendimi Minho'nun karşısında durduramadığım için lanet okusam da yapacağım tek şey odasından çıkıp onu bulmam olacaktı. Yavaş yavaş yürüyerek odasından çıplak ayaklarla çıktığımda gözlerim onu aradı tek elim hala karışık siyah saçlarımdayken, sanırım onu bulmuştum!

Mutfağında tezgahta bir şeylerle uğraşıyordu omuzlarının yarısını gösteren salaş tişörtüyle, dağınıktı saçları her zamanki gibi ama dağınıkken bile düzgün durmayı başarabiliyordu telleri. Yüzüme bir gülümseme koyarak ahşap masanın yanına gittim ve izledim üzerindekileri güzel gözüken yemekleri. Ben daha bir şey diyemeyip yarı kısık çapaklı gözlerimle ve dağınık saçlarıma gülümseyerek masaya bakarken arkasını dönmüştü.
"Otursana."
"Bana mı hazırladınn??"
Ona umutla bakmama karşı çapraz bir şekilde gülüp nispet yapar gibi alay geçmişti.

"Hayır."
"Hıh, biliyordum. Kendini düşünen bencil birisinden başka bir şey değilsin."
"Kendime de değil."
"Cinler mi yiyecek?"
"Size hazırladım."
"Bize mi?" Biz derken tam olarak beni işaret ediyordu, kaşlarımı kaldırarak ne demeye çalıştığını anladığımda nefes vererek geçtim sandalyeye, bıkkın sesim çıkarken.
"Doğru ya bir de bebek vardı değil mi.."
"Otur şuraya."
"Çek şu bıçağı gözümün önünden korkutuyorsun."
İyilik yapmaya çalışırken ve işaret etmeyi denerken bıçağı yüzüme doğru sallamasıyla, gözlerini kocaman açmasıyla o kadar da iyilim yapıyor gibi gözükmüyordu açıkçası.

Hafifçe gözlerini kaçırarak boğazını temizlemiş ve bıçağı tezgaha bırakarak karşıma oturmuştu efendi gibi.

Bir an sofrada yüzünü inceledim; beyaz ve temiz tenini, kiraz renkli dudaklarını ve oldukça açık kahvelerini, kirpiklerini bile.
"Ne bakıyorsun? Bir gecede âşık falan mı oldun bana?"
Sanırım onu fazla dikkatli izlemiştim.
"Yoo, sana ne âşık olacağım. Çok gencim ben."
"Umarım o bebeği en fazla 9 ay içinde doğuracağını da hatırlıyorsundur gencim derken"
Eline aldığı demir çubuklarla ağzına sabah sabah turp turşusu atmakla meşgulken bir yandan bana da laf yetiştirmesiyle göz devirmiştim.
"9 ay çok uzun ya nasıl dayanacağım ben?"
"Erken doğum mu istiyorsun? Gerizekalı.."
"Ayıp yani ama ya burda hamile olan benim sana ne oluyor!?"
Sadece nefes verip başını bir sağa bir sola sallamıştı yaşlılar gibi.

Güzel güzel yemeğimizi yerken tam sofranın ortasında Minho'nun mistik telefon sesi duyulmuştu evde.
Minho kalkıp telefonu almaya gideceği sırada merakla yüzüne bakmıştım ve derin bir nefes vererek sıkıntıyla ekrana bakmıştı ama kaşları çatılmıştı.
"Kim arıyor?"
"Ekranda 'Sungiem' yazıyor, senin telefonun bu?"
"Şey, evde kalmıştı."
Aramayı açtığında ve kulağına tuttuğunda aniden ciddileşmişti, daha sonraysa bir şey demeden telefonu yavaşça bana teslim etti.
Bir kadın, sakin tutmaya çalıştığı titrek sesiyle konuşuyordu karşıdan.

'Han, baban eve döndü, seninle konuşacağı bir şey var. Hemen, şimdi, evine geri dön. Şirketle ilgili olabilir.'

Daha fazla bir şey gevelemeden ve ben cevap veremeden telefon yüzüme kapanmıştı ve deminki mutluluğum yerini tedirginliğe bırakmıştı. Sandalyeden ayaklandığımda ve telefonu masaya koyup Minho'ya baktığımda meraklı gözüküyordu.
"Eve dönmem gerek, çok kızmıştır kesin.."
"Dönemezsin." Anında kolları omuzlarımı bulmuş ve sanki beni elinden kaçıracakmış gibi sıkmıştı korkuyla.
"Babam şirket hakkında konuşacakmış, onu reddedemem."
"Ama.."
"Sana haber vereceğimden emin olabilirsin." İyiymiş gibi gözükmeye çalışıp ellerimi kolumu sıkan ellerine götürmüş ve onların çekerek gitmiştim karşısından.

Suffer With Me ~ Minsung Omegaverse Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin