𖤐 ~37~ 🧸(+Çizim)

403 42 20
                                    

Suna bakmaniz gereken konular var oajdlzjs

Suna bakmaniz gereken konular var oajdlzjs

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

YA AMA YİNE YAN CİKMİS..Telefonu yan cevirip bakin ಥ⁠‿⁠ಥ

~

Mekanın içinde boğucu bir hava vardı, herkes ya ufluyup pufluyordu ya da kendilerine ilgilenecek şeyler buluyorlardı. Changbin ve Felix kırmızı bir koltuğa oturmuş konuşurlarken muhabbet oldukça ilerlemiş olmalıydı ki çilli oğlan onu arka odalardan bir tanesine davet etmeyi bile düşünmüştü.

Chris ise cam bir masaya dizdiği antika eşyalarını tek elini çenesine koyup ciddi bir suratla izliyor, yine gözüne o kenarlarından boncuklar sallanan gözlüklerini giyiyordu. Antika eşyalarının arasında bıçaktan tokaya kadar, eski porselen bebeklerden kırık kasetlere kadar herşey vardı.

Jeongin ise koltuğuna uzanmış yine gazetesini okuyordu diğerlerinden bağımsız bir şekilde, gözü ara sıra kumar masasında kendi kendine ilk defa sırıtmayıp mutsuz gözüken kırmızı saçlıya kaysa da bunu farkettirmemeye çalışıyordu.

Hyunjin ise kumar masasında karşısında kimse olmadan uğraşıyordu taşlarla, Jeongin'e hiç bakmasa da arada üstüne çöken bir ağırlık hissediyordu ve Jeongin'in bazen gözlerini ona diktiğini anlamıştı. 

Zarlarsan bir tanesini elinden kaçırıp da masanın üzerinde yuvarlanmasını sağladığında ve diğer zar elinde kaldığında duraksayarak elindeki zarı da vurdu yeşil masaya.
"Bakacaksan biraz daha gizlen Jeongin."
Jeongin ise aniden şaşırarak boğazını temizlemiş ve gazetesini çekmişti kenara.
"Ne? Bakmıyorum bile.."
Hyunjin derin bir nefes vererek uzaklaştı masadan.

Canı çok sıkılıyordu, patlayabilirdi. Fakat bir el onun omuzunu patpatlamış ve teselli vermek ister gibi konuşmuştu, beklenildiği gibi gazetesini bırakıp öylece ayakta kalan Hyunjin'in yanına gelen yarı esmer yarı sarışın gençti bu.

"Anlıyorum Hyunjin."
"Ne zamandan beri benimle küfürsüz konuşuyorsun?"
"Şansını zorlama yavşak herif."
Gözleri tehdit doluydu ve dişinin arasından konuşarak sıkmıştı bu sefer omuzunu adamın.
"Minseo'yu ne yaptılar acaba ya?"
"Çocuklardan nefret ettiğini sanıyordum."
"Minseo öylesine bir çocuk değil, o Yüce Delta Lee Minseo Hazretleri."
Jeongin ise ona yan bakışlar atarak elini omuzundan çekerek kenara savurmuş, geri yerine dönmüştü.

Tam o sırada kapının açıldığını ve koridorda sert adımlar yankılandığını duydu kırmızı saçlı oğlan, kaşları hafif çatılmıştı ve hala canı sıkkındı. Dar koridorun önüne gidip gelenleri karşılamak istediğinde karşısında aceleden hafif terlemiş gibi gözüken kızıl saçlı bir oğlan duruyordu. Onun arkasında ise daha da vahim durumda olan, Cehennemde yanıyormuş gibi gözüken ve öyle de hisseden siyah saçlı oğlan vardı.

"Hyunjin, Minseo'ya bir kaç saatliğine bakar mısınız?"
Hyunjin bu teklifi duyduğu gibi daha Minho lafını bitiremeden Jisung'un güçsüz duran kollarındaki bebeği kaparak kendi kucağına yerleştirmişti, yüzünde güller açılıyordu ve kaybolan neşesi geri gelmişti, bir bebeği gördüğü gibi mutluluktan çocuklar gibi seviniyordu.

Suffer With Me ~ Minsung Omegaverse Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin