𖤐 ~27~ 🧸

436 54 9
                                    


Bir sarki daha ekliyorumm:
Sickick - Infected

~

Gözlerim doluyor, buna engel olamıyordum. Beynimin içinde acı çığlıklar yankılanırken, dudaklarım ve fareyi tutan elim titriyordu. Oturduğum sandalyede iyice rahatsız olmaya başlamıştım, kaşlarım çatılıyordu gittikçe ve gözlerimi kısıyordum şaşkınlıkla. Gözümü kapattım, derin bir nefes alarak tekrar baktım görüntülere. Siyah odada bilgisayarın başında, telefondan gönderilen mesajları buna bağlamışken ve herşeyi parlak ekranda görebilirken. İkisi aynı adam değildi, benim tanıdığım adam ve videodaki adam aynı adam olamazdı, ya deli olmalıydım ya da kaçık bir şizofren. Ne kadar inkar edersem edeyim onun aynı kaldığını görüp bir de fotoğraftaki belgede yazılan 'Sekreter Kim' adını okuduğumda gerçekle yüzleşmek iliklerime kadar ürkütmüştü beni.

Yumruğumu sıkar sıkmaz hızla kalktım oturduğum yerden ve sandalye bu harekete karşı düşerek yere çarpmış, güçlü bir ses çıkartmıştı. Burnumdan soluyordum ve nefes seslerimi duyuyordum, vücudumdan yoğun bir alkol kokusu yayılmaya başlamıştı ve gözlerimdeki karanlık kızılın, ateşin ve dipsizliğin en koyu tonuna boyanmıştı. Daha gözümdeki yaşların akmasına izin vermeyip göz kapaklarımı aşağı indirerek bir süre geçirmiştim onları. Duvara dönükken elimi sıkmaktan kemiklerim kırılacak dereceydi ve içime dolan bütün ateşle ayrıldım o özel odadan, Jisung'un asla göremediği bölgedeki karanlık odamdan.

Adım seslerim yankı yapıyor ve gelen her sesi teker teker susturuyordu sanki, büyük bir sinirle yürürken varmıştım sonunda içki masalarının olduğu, kumar masasında bahisler koyduğumuz kırmızı halı serili geniş alana. Herkes oradaydı ama bir tek Chris dönmüştü yüzünü bana, bir terslik olduğunu anlamıştı ateş atan halime karşı. Beni durdurmak istersi ama bunu yaparsa onu bile ezip geçeceğimi biliyordu, ailemin ölmesinden sonra yaşadığım o büyük hayal kırıklığı ve hayal kırıklığımın şeytani bir ruha dönüşmesi ikinci kez şiddetli bir şekilde oluyordu şimdi. İkinci kez fitilim tekrar ateşlenmiş gibi hissediyordum.

Ortamda eğlenen arkadaşlarımın arasından sarı saçlı olan ve kahkaha atan çilli çocuğun elindeki şarap şişesini kaptım birden. Bu hareketine karşı keyfi bozularak bana dönmüştü ve gruptaki herkesin yüzü bendeydi artık, sinirim bakışlarımdan bile belli olurken tedirgin olmalılardı. Bense lütfen beni bulmasın diye içinden dua eden arkadaşlarımı es geçip bir kenarda gevrek gevrek sırıtarak duran ten rengi saçlı, köpek gözlü, Kim Seungmin'in karşısında durmuştum.

Birşeylerin yanlış gittiğini anlayıp dogrulmuştu fakat o tepki bile veremeden hızla elimdeki şişeyi yerle buluşturmuş, tuzla buz etmiştim bağırarak. Sesim her tarafı inletirken bir çıt dahi çıkmıyordu, karşımdaki oğlan buna karşı ürküp yerinde sıçramıştı ve gülümsemesi silinmişti. Diğerleri ise titreyerek büyük bir korkuyla belli bir alanda toplanıp bir küme oluşturmuşlar ve bazıları birbirinin arkasına saklanmıştı, kimsenin karışmak gibi bir fikri yoktu, başlarını yakmak istemezlerdi, olan sadece Seungmin'e olacaktı ve kimse onu korumaya bile çalışmayacaktı.

Yakalarından kavradığım ve sorgusuz sualsiz bir yumruk savurduğum gibi adamın yüzü yana düşmüştü ve kaşları çatık, gözleri şaşkınlıktan açık halde nefes nefese doğrularak bana dönmüştü.
"Bir de gülüyorsun ulan!?"
Bu sefer diğer yanağına yumruk atmıştım ve sinirim geçmek yerine daha da körükleniyordu, gözlerim tekrar dolmaya başlamıştı istemsizce. Sayısız yumruğuma karşı dudağı patlayan ve ağzından bir miktar kan tüküren adam ellerimden kurtularak geriye attı kendini can havliyle.

"Ne yapıyorsun Know!?"
"Ne Know'u ulan! Ne Know'u!? Minho'yum ben Minho! Know falan yok!?"
Delirmiş gibi adama bağırıyor ve içimde hissettiğim acıyla kaşlarım yassılaşıyordu, gözlerimdeki yaşlar bile ben farketmeden akar olmuştu yanağımdan, uzun süre ağlamamıştım. Üzüntüm yine sinire dönüşüyordu ve hayal kırıklığına uğradığımı bile belli etmeden ciddi bir yüz ifadesiyle üzerine yürüyordum adamın.

Suffer With Me ~ Minsung Omegaverse Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin