Arabaya yerleşmişken bir kaç dakika önceki halimden eser yoktu, mutluluğumu içime sığdıramıyor, bunun dudaklarıma da yansımasına izin veriyordum. Aynadaki beyaz takım elbiseli adama baktığımda gözlerimden kaybolan ve onları derin bir kuyuya dönüştüren parıltılar, Minho'nun elimi tutup dileğimi yerine getirmesiyle geri gelmişti.
Elimin üzerindeki kapatılmış ve iyileşmeye bırakılmış yarayı, dizlerimde hiç bir tedavi yapılmadığı için kuruyan küçük kesikleri, koluma iz bırakan yanığı bile unutmuştum.
Ara sıra Minho'ya dikiyordum gözlerimi ve vücudunu incelemeden edemiyordu gözlerim, çok ciddi gözüküyordu ve aniden ceketinin kollarını yukarı kıvırmıştı.Kollarına bile düşüyordum adamın.
Birden arkamızda oturan uzun kırmızı saçlı oğlan memnuniyetsiz bir şekilde konuşmaya başladığında o zaman çekmişti Minho'nun dikkatini.
"Ya! Piç herif! Böyle etkisiz bir Omega için bizi işimizden mi ettin!?"
Minho hafifçe yüzünü arkaya döndüğünde sinirli gözüküyordu, neredeyse çocuğu öldürecek gibi bakıyor ve dişlerinin arasından konuşuyordu.
"Kes sesini, benimle çalışmak istemiyorsan siktirip gidebilirsin evine."
"Evim mi var aptal?"
"O zaman sokağa dön ve orda kalmaya devam et Hyunjin, biraz daha konuşursan o acı biber sosu saçların elimde kalacak yoksa."
Olanları şaşkın bir yüzle yerimde küçülerek ve ellerimi kucağıma koymuş parmaklarımla uğraşarak dinliyordum.Minho bu sefer yanındaki camı açmış ve biraz hava aldıktan sonra bana bakmıştı, ruhumun derinliklerine koyu gözlerini diktikten sonra kıkırdamıştı neden olduğunu bilmediğim bir şekilde.
"Böyle..fazla aptal gözüküyorsun Hanji."
"Ne?"
"Of, bu kadar masum durmak zorunda mısın?"
"Özür dilerim."
Şaşkın bir ifadeyle cevap verirken sesim içime kaçıyordu, kendimi kurtlar sofrasında falan gibi hissediyordum yani.
"Özür dilemene gerek yok.."
Elini diğerlerine farkettirmeden karnıma götürdüğünde gülümsemesi daha da artmıştı.
"Asıl ben özür dilerim."Gözleri yolu bulduğunda kararsız bir ifadeyle baksa da biraz pişmanlık duyuyor gibiydi. Fakat aniden yüzünü ekşiterek yine asmıştı suratını.
"Şu feromonlarınızı bir çekin, özellikle sen acı biber sosu."
'Acı biber sosu' dediği adam hınzır bir gülümsemeyle ön koltuğa yaklaşmış ve aniden elini omuzuma atmıştı, bu hareketine karşı kasılmış ama bir şey diyememiştim.
"Lanet olası omegan tek kelime bile edemiyor, yoksa onu etkileyeceğimi mi düşünüyorsun?.."
Minho beklemediğim bir şekilde aniden sinirlenmiş ve elini omuzuma götürerek yakalamıştı oradaki buz gibi eli, kırmızı saçlı adamsa elinde hissettiği acıya karşı inlemeye başlamıştı.Sonunda Minho adamın elini bıraktığında bu sefer arka koltuğumda oturan oğlanın sesini duydum, diğerine göre fazla yumuşaktı.
"Kes şunu Hyunjin, elinde kalacaksın Know'un"
Ardından sinirleri bozulan adam küfür çekerek konuşmuştu ama sesi azalmıştı sona doğru.
"Çilek kokusundan nefret ederim! Kusacağım şuraya, feromonunu bile saklayamıyor.."
Mahcup hissettim başımı önüme eğmişken, fakat sıcak bir el aniden çenemden tutup kaldırmış ve güçlü bir hareketle kendine döndürmüştü başımı.Kızıl'ın hafif gülümsemesinde ve kıstığı merhamet dolu ama sinsi gözlerinde kaybolurken kadife sesi işliyordu ruhuma.
"Chris, durdur aracı.." gülümseyerek bana bakıyor, hem de arabayı kullanan ciddi adama emir veriyordu. Kısa kahverengi saçlı, üzerine sadece deri siyah bir ceket almış ve bacaklarını saran siyah bir pantolon giymiş adam onu dinleyip hızla frene basmıştı ve ıssız yol kenarına çekmişti aracı. Etraftan çok araç geçmiyorken Kızıl'ın elini çenemden çekmeden önceki son sözlerini duydum.
"Başını eğmesi gereken kişi sen değilsin, minik omegam."
Parmaklarını çenemden çektiği gibi kapıyı açıp çıkmaya hazırlanmıştı ki arabayı süren adamın tok sesi onu durdurmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suffer With Me ~ Minsung Omegaverse
Fanfiction'𝓓𝓮𝓪𝓭 𝓞𝓻 𝓐𝓵𝓲𝓿𝓮' Babası Ceo ve Annesi Şaman olan, bir Omega olarak doğduğu için eziyet, işkence çekmek zorunda kalan Han Jisung. Onların alt katına taşınan sıradan gözüken ama Kumarhane işleten ve aslında kişilikleri olan Güçlü Alfa Lee...