Suyun oluşturduğu ılık buhar tenime vururken narin dokunuşlar çıplak omuzlarımdan geçip belime iniyordu, bense sadece temiz suyun içinde yanaklarım şiş dudağım büzük halde başımı yere eğiyordum yine tırnaklarımla uğraşırken.
"Sana güvendim, o akşamdan sonra yapmayacaklarımı yapacağıma söz verdim."
"Öyle mi yaptın?"
Duş başlığını saçlarıma tuttuğunda ve parmaklarıyla başıma hem masaj yapıp hem saçlarımı yıkadığında yutkundum.
"Ve sonunda ne oldu bak. Anneme karşı gelmeyi denedim, babama uymamayı. Görüyor musun? Bak."
Hafif sitem dolu bir ifadeyle yüzümü sudan kaldırıp başımı ona döndüğümde ve yaralı elimi gösterdiğimde sadece bakmıştı.Anında yaralı elimi eliyle tutmuş ve yakınımda olan yüzünü bana dönmüştü, işte yine, aynı tarif edemeyeceğim ifadeyle bakıyordu. Sevgi desem az kalırdı, merhamet desem yabancıymışız gibi gözükürdü, bilmem, aşkla falan mı bakıyordu yani gözlerime?
"Hadi, üşüme." Tıpkı küçük bir çocukmuşum gibi beni tutmuş ve çırılçıplak kalmış bedenimi çıkartmıştı küvetten.
"Utanmıyorsun değil mi?"
Ben ona ters ters bakıp elime bornozunu geçirirken o da aynaya yürümüş, eline bir krem alıp yüzüne sürmekle uğraşıyordu.
"Yoo."
"Sonuçta yabancı değilsin."
Aniden bana dönmüş ve sanki onu onaylamamı ister gibi bir baskıyla bana bakmış, daha sonra gözünü yüzümden çekip altıma çevirmişti. Bense küçük bir çığlıkla arkamı dönüp bornozla kendimi kapatmıştım hızlıca."Hayır yani, gördüm zaten. Neyin tribini çekiyorsun?"
"Kes be!"
"Küçük Omega utandı." Benimle dalga geçip eğlenirken yüzünde çok hoşnut ve mutlu bir ifade vardı gerçekten, onu arkamda bırakıp banyodan çıktım ve odasına yöneldim. Mutfağı geçip sonunda odasına girdiğimde hızla üzerimdekini yere atarak dolabını taradım biraz.Fakat aniden boynumda bir nefes hissedip ürkmüştüm, tam arkamda dikilmiş hızla eline yine kısa kollu, desenli ve neredeyse dizlerime gelecek kadar uzunluktaki bir tişört kapıp kucağıma atmıştı birden.
"Afedersin ama, bu agresif tavırlar ne?"
"Rahatsız mı oldun minik omega."
"Bana minik omega deme keserim çükünü.."
Ona ters ters bakmamla aniden kahkaha atmıştı şerefsiz.
"Ah.. Küçük küçük Minho'lara, minnak minnak Jisung'lara yazık olur o zaman."
"5 yıldır bu kadar uyuz bir komşu olduğunu hiç farketmemiştim."
Burun çevirerek söylediğim şeye karşı kıkırdamıştı üzerimi giyinmişken.Altıma kısa bir şort geçirdiğimde komodinden yine ilaç aramış, bu sefer uzandığım yatağa tırmanarak bacaklarımın kesik olan yerlerine bakmıştı. Yaralar yumuşamıştı hatta bazılarının kabuğu bile soyulmuştu, o ise mutsuzlukla baktığım kusurları ilgiyle temizliyor, kapatıyordu.
"Annemler sanki bulamayacak beni..Hıh.."
"Evet, bulamazlar."
"Salak mısın? Babam görevlilerle geldiği gibi beter eder ikimizi de."
"Beni edemez."
"Hayırdır? Neyine güveniyorsun da koca şirket sahibine kafa tutuyorsun?"
"Sana güveniyorum."
"Sende olan bir özellikten bahsetmiştim."
"Tamam işte, sana."Sabahtan bu yana oldukça vakit geçmiş olmalıydı, bu kızıl saçlı oğlanın aşırı sahiplenici ruhuyla uğraşmayı reddetip esnedim ve bacaklarımı çektim önünden.
"Uykum geldi yatıyorum ben."
"İyi geceler"
Yorganın altına girdiğimde bana güzel bir sırıtış hediye edip hızlıca yanıma yatmış ve arkamdan elini belime dolamış, hafifçe doğrularak bir öpücük bırakmıştı yanağıma.Bu hareketine karşı gardımı indirmiş ve kıkırdamıştım odada kırmızı renkli gece lambası yanarken, herşeyiyle ateşi ifade ediyordu, her yanıyla yanıyor ve kendisiyle birlikte sevdiklerini, sevenlerini de yakıyordu. Fazla çekiciydi bu adam.
Belki yanıyordum şimdiden Minho'nun ateşinde ama ailemin elinde bir küle dönmektense bunu tercih ederdim, belki gerçekten masum bir adamdı, belki de kurbanlarını tutuyordu elinde böyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suffer With Me ~ Minsung Omegaverse
Fanfiction'𝓓𝓮𝓪𝓭 𝓞𝓻 𝓐𝓵𝓲𝓿𝓮' Babası Ceo ve Annesi Şaman olan, bir Omega olarak doğduğu için eziyet, işkence çekmek zorunda kalan Han Jisung. Onların alt katına taşınan sıradan gözüken ama Kumarhane işleten ve aslında kişilikleri olan Güçlü Alfa Lee...