𖤐 ~17~ 🧸

682 65 30
                                    


"Evlen benimle."

Tek nefeste söylediği cümleye karşı belirgin şekilde yutkunmuş, şaşırmış halde ona bakmıştım nefesimi tutarak. Elleri saçımdan çekildiğinde yüzüme karşı bir gülüş atarak kırmızı gece lambasının ışığında yatıp örtmüştü örtüyü üzerine. Bense hala şoktan çıkamamış öylece karşıma gözlerimi dikmişken kendime gelmeyi denedim ve önüme döndüm.

Bu kadar kısa zamanda, onunla kendimi bu ilişki içerisinde bulmayı bile geçmiştim, sadece aklımda bembeyaz takım elbise giydiğim o gün ve o şık adam canlanmıştı. Tüm yaraları kumaşlarla kapatılmış, üstü örtülmüş ve yüzüne yalancı bir gülümseme asılmış yakışıklı ve şık adam, Han Jisung.
Öyle gözüküyor olmalıydım yani..

Başımı yastığa koyduğumda ne kadar Minho'yla rahat olsam da ailemin delirip ona bir şey yapacak olma ihtimalleri delirtiyordu beni, onu istedikleri gibi önlerinden kaldırabilir ve beni yine kendilerine uydurabilirlerdi. Belki bir süreliğine bunlardan kurtulmuştum ama kim bilirdi? Belki Minho'yu bir gece ansızın bulamayacaktım odada, onu evde aradığımda belki kana bulanmış olacaktı vücudu, gözlerini belki tamamen kapatmış olacak, bir cesete dönecekti.

Aklıma bu kadar korkunç fikirlerin gelmesine karşı bir anlığına yanımda yatan ve düzenli nefes alan Kızıl'a diktim gözlerimi ve derin bir nefes vererek ben de kapattım gözlerimi..
Geçmişte ne yaşadı bilmiyordum, bana asla anlatmıyordu ve hiç açık bile vermiyordu. Cidden onu sıradan bir insan olarak görmemi istiyor gibiydi...

Saatler, dakikalar, saniyeler geçmişti. Rüyadan rüyaya gitmeyi beklemiştim ama tahminimce tam iki saattir uyuyamıyordum. Sürekli başıma bir ağrı vuruyor, beni rahatsız ediyordu ve kaşlarımı çatmama neden oluyordu. Karanlıktaydım ama kulaklarımda haykırışlar, ve ateş sesleri yankı ediyordu.

Hızla yorganı üzerimden çekip doğrulduğumda ve yumruğumu sıkarak örtüyü izlediğimde yanımda boşluk hissettim. Saat gece ikiyi on geçiyordu, yanımda yatan adam şimdi yerinde değildi. Evet uyumaya çalışırken bir kıpırtı hissetmiştim, adımlarını ne kadar sessiz atmayı denese bile duymuştum onları ve bir el saçlarımı, sonra da yanaklarımı okşayıp çekilmişti oradan.  

Kaşlarım çatık halde kalktım yataktan ve yavaş bir yürüyüşle gittim boy aynasının karşısına, açıkta kalan yaralarımı süzdüm birer birer.
"Acaba çocuğum da omega doğarsa, ona da mı böyle olacak?"
Onun Omega olmasının ihtimali ürkütüyordu beni, ailemdeki herkes ya alfaydı ya da etkili bir omegaydı.

Bir tek annemle ben aynıydık, o babama gelin gittiği zaman ailede iyi tepki alamamış ve ezilmiş olmalıydı. Babam ona âşıkken annesi aralarına girmiş, annemle babamın arasını ta o zamandan bozmuştu bile. Annem bir Alfa doğurma umuduyla bana hamile kaldığında babam ona pek ilgi gösterememişti ve bu yüzden hastalanmıştı hamile haliyle. Üzerine bir de ilaç içmeye başlayınca pek sağlıklı doğmamıştım, ayrıca en kötüsü de bütün genlerimi de ondan almıştım.

O da böyle bir çocuk doğurduğu için kendini suçluyor olmalıydı, bir hiçe dönmesiyle intikam almak istiyor olmalıydı, babamın emrine uymak zorunda olduğundan suçluyacağı tek ben kalıyordum.

Derin bir nefes vererek alnıma vurdum elimle ve bir süre gözlerimi kapatarak dinlendirdim kendimi. Daha sonraysa pijama giymiş halimle dolaba yönelerek bol bir hırka çıkardım ve evin anahtarını bile almadan o uykulu, saçı dağınık halimle kapıya yöneldim. Minho gerçekten de evde gözükmüyordu, son bir kez etrafı taradıktan sonra gecenin bir köründe çıktım evden..

Hava soğuktu, üşümüştüm, üzerimdeki beni korumaya yeterli gelmemişti. Sokak sokak geziyordum sadece nereye gittiğimi bilmeden, o sırada kar yağmasını istedim üzerime ama hayalden ibaretti bu, gezerken de etrafı inceliyordum.
Dar sokakta gürültülü bir ses duyduğumda yürümeye devam ettim sese doğru ve çoğaldı iyice, merakla yolu takip ettiğimde bitmişti yol.

Suffer With Me ~ Minsung Omegaverse Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin