𖤐 ~28~ 🧸

497 59 10
                                    


Sarki oneriyorumm:
SIAMÉS - The Wolf (Türkçesine bakmak isteyebilirsiniz)

Nightcore - Monster (NMV) (böyle yazinca cikabilirr)

İyi okumalar!
~

Arabanın içinde gerginlikten gözlerim sürekli başka yerleri izliyor, dizimi şuursuzca sallıyor ve tırnaklarımı yiyordum bir yandan. Gözüme dolan yaşlara engel olamasam da yüzümde sert ve durgun bir ifade vardı fakat göz bebeklerimin içinde acının yattığına emindim, iki canı hatta üç canı bir gecede kurtarabilmek için bir dilenci oluşuyordu irislerimde, titrek parıltıları üzüntü ve endişeden kaynaklıydı. İçimi yakan ateş asla sönmedi, ta ki Chris simsiyah arabayı hızla evimize sürene kadar.

Seungmin'i de yanımıza almıştık, Choi kardeşler onun boynundaki yarayla ilgilenmiş ve sargı sarmışlardı hala nefes almakta zorlanan adama karşı, mahvetmiştim etini ve derisini, parçalanmıştı tamamen. Ölmeyeceğini biliyordum, onu öldürecek bir darbe atmamıştım çünkü sadece benim gibi acı çekmesini istemiştim o an, benimle empati yapmasını ve nasıl bir şey olduğunu anlaması için ders öğretmek istemiştim. Şimdi nefes almayı denerken bile hissettiği keskin ve yakıcı his yüzünden bile kızarık gözleri doluyor olmalıydı.

Araba durduğunda diğerlerini bile beklemeden hızla yürüdüm artık alışık olduğum apartmanın içerisine, birinci katı büyük adımlarla çıktıktan sonra üçüncü kata gidecektim ki durmuştum ikinci katın koridorunda, merdivenlerinin önünde. Yaşlarım yanaklarımı her saniye düz bir çizgi üzerinde ıslatıyor, uzun süredir ağlamadığım için boğazımda bir yumru oluştuğunu hissediyordum konuşmamı engelleyen. Ellerim görülür derecede titrerken korkak adımlarla yürüdüm ve yere eğilerek hızla çömeldim adamın yüzüne karşı, tam benim dairemin karşısında yatıyordu öylece. Bu sırada arkadaşlarım da ulaşmıştı yanıma hızla ve nefes nefese.

Başı kan içinde kalmış haldeydi ve koyu kan yapış yapış olmuştu, eline bulaşmış kan kurumuştu ve leke bırakmıştı orada, buna rağmen diğer eli hala karnının üzerinde asılı kalmıştı ve bacakları sanki bebeğini korumak ister gibi içe çekilmişti hafifçe. Gözleri kapalıydı ve gözyaşından kaynaklı izler oluşmuştu yanaklarında, korkarak oturdum ve vücudunu doğrultarak başını kucağıma koydum.

"Jisung, uyumasana?.."
Kalbim hiç bir zaman bu kadar kırılmamıştı, hiç bir zaman bu kadar çaresiz hissetmemiştim ve derinlere gömülmemiştim. Sanki o Know ve WenYin birden kaybolup gitmiş tekrar yılların ardındaki o genç ve acılı çocuk Minho'nun parçalarını bırakmıştı bende, çünkü o zamanki gibi ağlamaktan ve çığlık atmaktan başka yapacağım şey yoktu. Uzun süredir ağlamamamın acısına yarınım yokmuş gibi acı ve azap çekiyordum, gözümün önünü bile göremez olmuştum.

"Kalk!"
Kelimelerim kesik ve anlamsız çıkıyordu yüzünü göğsüme gömüp saçlarını sevmeye başlarken, tek bir tepki istiyordum sadece ama alamıyordum. Bu sevgime karşı kayıtsız mı kalıyordu şimdi?
"Jisung, sevdiğin gibi saçlarını okşuyorum, tepki versene.."
Yine de sessiz kalmıştı ve cevapsız bırakmıştı beni, bu ruhumu daha da çok incitmişti ve ağlamayı kesmeyi deneyip korkuyla titreyerek Chris'e bakmıştım.

Arkadaşlarım mahvolmuştu, şaşkınlardı ve üzgünlerdi. Chris ise gözleri dolu olsa da ciddi bir yüz ifadesiyle yanıma geldi ve benim ne yapacağımı bilmez korkak halime karşı gayet soğukkanlı davranarak elini boynuna götürdü Jisung'un. Daha sonra bana bakarak gözlerini kırptı ve kucakladı onu aniden.
"Hastaneye gitmeliyiz, Jisung'a bir şey olmamış."
"Olmamış mı? Sence olmamış mı!?"
Deli gibi ona bağırıp kızarken bana sert gözlerle bakmasına karşı susmuştum ürküp, tıpkı Minho gibi.
"En azından nefes alıyor demek istedim.."
Söylediği her şey beni rahatlatmak yerine daha da zora sokuyordu, tam gidecekken gözüm yerdeki ekranı kırık telefona kaymıştı.

Suffer With Me ~ Minsung Omegaverse Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin