Berbat hissediyordum, kafamda sanki anılarımı kaybetmiş gibi bir his vardı ve bu ara sıra baş ağrısı yapıyordu bana alnım terlemişken, ellerim sıkıca dayanmış ve diz çökmüşken. Bütün gün aç kalmış gibi ya da midemi birşey bozmuş gibi hissediyordum duygularım içimde karışıp iğrenç bir his uyandırırken, banyonun kapısı bile açıktı acelemden ve Minho'nun yatağında mışıl mışıl uyurken bu sesime bile kalkacağından emindim. Gözlerim hafif şeffaf perdesi kapalı olan camdan sızan ışıkları görmüş ve gece kapkaranlık olan bu odanın aydınlanmasına alışmaya çalışmıştı ilk önce, sonrasında ellerimle sıkıca kavradığım siyah yumuşak yorganı incelemiştim kafa karışıklığıyla. Başımı soluma döndüğümde yan yastıkta onu görmüştüm, tek elini başının altına koymuştu ve yorgan vücudunun henüz yarısını kapatıyordu benim aksime. Kızıl saçları tel tel yüzüne yayılmıştı gözleri kapalıyken ve gayet huzurlu gözükürken, dehşetle beni uykumdan kaldıran iğrenç hisle ayaklanmıştım.En sonunda da adımlarım banyoyu bulmuştu hızla işte ve çömelmiş klozete doğru içimdeki bütün sıkıntıyı boşaltmak istiyormuş gibi hissediyordum, bu mide bulantısının sebebini sorgulasam da verebileceğim net bir cevap yoktu çünkü tam olarak neden Minho'nun odasında uyandığımı hatırlamıyordum bile. Beklediğim gibi, çatık kaşları ve yeni uyandığını belli eden kısık gözleriyle tek elini duvara yaslamış duruyordu merakla karşımda, gözüm ona kaydığında bekletmeden yanıma gelerek çömelmiş ve yüzüme bakmıştı başını hafifçe yana eğip.
"Neden kusuyorsun sen?"
"Bilmiyorum, şaraba alerjim vardı bence."
"Onu içmenden çok geçmişti, başka bir sebepten olmalı."
Lafları ağzında geveleyip birden elini saçlarıma getirip alnımı açmıştı ve kontrol etmişti yüzümü yavaş hareketlerle çevirerek.Elinden kurtulmak istediğimde yine sert tutuşu karşısında afallamıştım biraz ama kendime gelerek ve tek çare olarak elimi onun eline götürüp kavramıştım parmaklarını ve çekmiştim başımdan dokunuşlarını. Elini yere indirdiğimde hala elini tutuyordum meraklı yüzüne bakarken.
"Hyung, dün bir şey mi oldu?"
"Ne gibi?"
"Evinde uyandım işte, bu kötü."
"Aslında doğruyu söylemek gerekirse ilk kızışmanı yaşadın."
Gözlerini yere indirip başını hafifçe sallayarak söylediği şeyle nutkum tutulmuş gibi hissetmiş ve konuşamamıştım, bir kaç kelime etmeye çalıştığımda kekeliyor ve bağırıyordum dengesizce.
"Ohaa!? Ne!?"
"Evine gönderecektim."
"Lan! Gözünü seveyim odanın kapısını kilitledim ve yanına gelmedim de!"
"O haldeyken nasıl acı çekmeni izleyebilirdim ki!.."
Sözlerini mahcupca söylüyor ve hafif sitemle çıkışıyordu bana ama hep yeri izliyordu ben ona yalvarırken."Bir Alfaya ihtiyacın vardı. Ben de ihtiyacın olanı vermek zorunda kaldım sana.."
Şimdi netleşen sesiyle cümlesini bitirip sonunda gözlerime bakma cesareti bulduğunda yine koyu bakıyordu bana, bense aceleyle midem bulanmasına rağmen ayağa kalkıp kaçacaktım ki aynada boynumda küçük bir iz gördüm, mor küçük bir izdi.
"Bu ne lan!?"
Öylece kendi boynuma bakarken birden Minho yavaşça arkamdan yaklaşarak boyunun uzunluğunu belli etmişti arkamda dururken.
"Bağlanmış..olabiliriz."
"Nee!?"
Arkamı döndüğümde sanki bana ben hiçbir şey yapmadım der gibi bakıyordu, yüzümün bütünüyle kırmızıya boyandığından emin olarak nefes verdim ve ayrıldım karşısından.Evini derhal terkedecekken beni bileğimden yakalamış ve kendine döndürmüştü bedenimi.
"Anlat bana kendini, şimdi.."
Kızgınlık ve şaşkınlıkla bakıyordum yüzüne karşı, o ise yalvarış ve merhamet barındırıyordu gözlerinde......Geçen yayılıp drama queenlik yaptığım ve rahat hissettiğim koltukta şimdi nasıl oturacağımı bilmiyor, çekingen bir ifadeyle etrafı izliyordum ama bundan yorularak derin bir nefes verdim, Minho'nun yüzüne döndüğümde bana hala aynı şekilde bakıyordu.
"Aslında doğduğumdan beri böyleyim yani.. Özel bir durumum yok. Oyuncak ayıları seviyorum, biliyorsun zaten-"
"Aileni anlat bana."
Net çıkan sesine karşı duraksamıştım.
"Annem, Song Ha-Rin eskiden ünlü bir Şamanmış, daha sonra bana gebe kalmış, babamla hayallerinde bir Alfa ya da Delta hayali varmış. Omega olduğum için bazı firmalara verdikleri vaatleri yerine getirememişler, o yüzden beni sevmiyorlar. Babamın Dangjin, Daejeon, Busan ve Gimcheon'da şirketleri var. CEO olarak çalışıyor, yoğun yani.."
"Benim ailem de.."
Bir şey demesini bekleyip yere eğdiği yüzüne baktığımda vazgeçip geri bana döndü suratını.
"Devam et."
"Sadece 2015'de ben 14 yaşındayken uzun bir iş gezisine çıkacaklarını söylediklerini hatırlıyorum. Sonrası tamamen aynı işte.."
Ağzımdan herşey firar ettiğinde derin bir nefes vererek mahcup bir halle parmaklarımla oynamış ve ona bakamamamıştım, o da susuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suffer With Me ~ Minsung Omegaverse
Fanfiction'𝓓𝓮𝓪𝓭 𝓞𝓻 𝓐𝓵𝓲𝓿𝓮' Babası Ceo ve Annesi Şaman olan, bir Omega olarak doğduğu için eziyet, işkence çekmek zorunda kalan Han Jisung. Onların alt katına taşınan sıradan gözüken ama Kumarhane işleten ve aslında kişilikleri olan Güçlü Alfa Lee...