(Medya hem ai cover hem klip hem Türkçe çeviri cidden çok güzel olduğu için koydum, bence dikkatlice izleyin muq 👌🏻👌🏻)
(Bu arada uyari, bolumde bir tık ters kose olabilirsiniz)
~Kızıl ve taranmış, düzgün, bir tutamı kederden tamamen beyaza dönmüş saçlar, dudağıma sürdüğüm kiraz renkli bir gloss, ellerime aldığım büyük bir demet hoş kokulu kozmos çiçekleri. Bu çiçekler genellikle ya koyu pembe, ya açık pembe ya da mora dönük bir fuşya rengine sahip olurlar, içten gelen duyguları ve aşkı temsil edip aşk çiçeği olarak da bilinilirler, bense bundan koca bir demet toplamıştım. Yüzüme kondurduğum yarım bir gülümsemem, gözlerimde yatan küçük ama tükenmeye başlayan umut ışıkları vardı. Umut da sayılamazdı bu, altıma siyah pantolon, üzerime beyaz bir gömlek ve onun üstüne de siyah ütülenmiş bir ceket giymiştim. Beni beğenirdi bu halimle, yakışıklıydı boy aynasında bana göz kırpan kızıl saçlı adam, çiçekleri de severdi belki.
Bense sevgilime gidiyordum, eşime gidiyordum, aradan geçen bir buçuk ayın her gününde olduğu gibi, ve yine ayrı bir gün yine sevgilimi görmeye gidecektim.
Üzgünlük ve hayal kırıklığına artık alıştığım için hep yaşamam gereken duygularmış gibi onları yabancı karşılamayarak gülümsemeyi deniyordum, toparlanmayı ama tabii ki bu kendime yüklediğim suçu asla azaltmamıştı o günden beri. Ben de her gün onun yanına gidip, güzel kokular sıkıp, hediyeler alıp gönlünü almaya çalışıyordum bir şekilde, beni ne kadar göremese ve duyamasa bile. Her gün, onun yanında otururken ve kendi kendime konuşuyormuş gibi hissederken üzüldüğümü göstermemeye çalışıyor, gözyaşlarımı acı kahkahalarla gideriyordum, her gün farklı hikayeler anlatırdım ona, onlara.
Yine derin bir nefes vererek kapıyı araladım ve çıktım yola, Kumarhane'ye gitmiyordum, orada durumlar belliydi zaten. Hyunjin her şeyden sonra bana dik başlı davranmayı biraz olsun kesmiş, ters laflar söylememeye özen göstermişti ve Chris her zamanki gibi sertti, dayanıklıydı. Bazen bir robot olduğundan şüphe ederdim, duyguları vardı ve işte bu yüzden o bile beni kendimden daha çok tanırdı, ailemi kaybettiğimde yanımda olduğu zamandan beri şimdi de kurmaya çalıştığım düzen mahvolunca yaptığı teselliler gibi. Diğerleri gayet durgundu, onun arkadaşı olan ve Seo Changbin denilen Omega ise Kumarhane'de Felix ile takılmaya başlamıştı, sıkça görürdüm onları birlikte. Büyük ihtimalle acısını paylaşacak birilerini arıyordu ve bizden başka tanıdığı kimse de yoktu güvenmese bile, bu kadar güvenilmez ve özellikle kaçtığı bir adama güvenip onunla dost gibi acılarını paylaşmasından büyük bir çaresizlikte yüzdüğünü anlamıştım.
Bense tamamen ayrı bir dünyada, ve işte bugünün planı kafamda tekrar canlanmıştı büyük cezaevini görünce. Gözlerimi kısarak sinsi gülümsememi yerleştirdim yüzüme ve elimdeki çiçekleri hızla yetkililerin eline tutuşturdum, adam şaşırmıştı. Bir işim olduğundan bahsedip mahçupca gidecekken biraz ormanlıkta kalan büyük cezaevinin yanındaki çıkmaz sokağa kaydı gözüm. Kıkırdayarak hazırladım kendimi ve aniden bozdum tebessümümü, can havliyle ve yalvarır bir ifadeyle delirir gibi bağırarak o köşede nöbet tutan askerin koluna yapıştım.
"Birisi! Birisi kaçıyor!?"
Adam da telaşlanmış ve silahına davranarak ellerini önüne silahla siper ederek temkinli bir yürüyüşle ilerlemişti, sokağa iyice girdiğinde bağırmayı kesip tok ve yankı yapan bir kahkaha patlattım arkasından. Adam kaşları çatık ve kafası karışık halde bana döndüğünde olayı anlamasını bile beklemeyerek kana susamış bir halde yürüdüm ona dehşetle korkunç gülümsememi silmeden, elindeki silahı hızla kapıp arkasına geçtiğimde önüne dönmesine izin vermeden ensesine vurdum kabzayı.Adam beni bekletmeden efendi gibi yere serilmişti ve ellerinde tuttuğu çiçek buketi yerle buluşarak tozlarla birleşmiş ve kirlenmişti, dudak büzerek aldım çiçeğimi.
"Ah, güzel çiçeklerim kirlenmeyi haketmiyor. Bunları daha sevgilime hediye edeceğim."
Yüzüm gülerken gözlerimin içi ağlıyordu, benim sevgilim, benim bebeğim..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suffer With Me ~ Minsung Omegaverse
Fanfiction'𝓓𝓮𝓪𝓭 𝓞𝓻 𝓐𝓵𝓲𝓿𝓮' Babası Ceo ve Annesi Şaman olan, bir Omega olarak doğduğu için eziyet, işkence çekmek zorunda kalan Han Jisung. Onların alt katına taşınan sıradan gözüken ama Kumarhane işleten ve aslında kişilikleri olan Güçlü Alfa Lee...