𖤐 ~9~ 🧸

927 88 6
                                    


Kızıl saçlı oğlan endişeyle bütün vücudumu kontrol ediyor, gözlerinin dolmasına engel olamıyordu ama peşinden onu büyük bir kapı sesi takip etmişti. Bulunduğumuz kör turuncu ışık yayan odanın kapısı büyük bir gürültüyle kapanmış ve evin içinde yüksek bir kadın sesi yankılanmıştı, bağırıp çağırıyordu her zamanki gibi. Kızıl saçlı çocuksa kapıyı zorlamak yerine parmaklarını yaşlarımla ıslanmış yanaklarıma götürüp ıslak damlaları silmeye çalıştı eli titrerken, ama sildiği yerleri yeni damlalar bulup duruyordu. Elini yüzümden çekip kollarıma ve elime getirdiğinde yere düşen koyu kanla kaplı elimin fazla titrediğini gördüm. Oysa elimi kendi eline almış ve incelemişti, yara karşısında gözleri açılıyor ve şaşkınlıkla titriyordu olduğu yerde.

Elimi ondan çektim, ve yanıma geçerek dizlerinin üzerine oturdu oğlan.
"Jisung, bebeğe bir şey oldu mu?.."
Ağlamamak için zor duruyordu ve sesi hem titrek, hem kısıktı, konuşmak bile zor geliyor olmalıydı karşısında birden gözyaşlarına boğulunca. Cevap veremeyip ondan destek aldım ve yanına yanaşarak, bacaklarım yerde sürüklense bile ona sarılıp başımı göğsüne gömdüm ve bütün korkumla ağladım orada bir süre. Şimdi onun da gözyaşları yavaşça göz çukurundan firar edip yanaklarına düşmüş olmalıydı kendini zorla tutarken ve sürekli yutkunurken.

Elimdeki kan onun da üzerine geçmiş ve kirletmişti bedenine sarılmamla. Kendi kirim ve acım ona da bulaşmışyı şimdi, yeni bir hayata başlamak isteyen bir adamı hayatından alıkoymuştum.
"Özür dilerim.."
"Neden özür diliyorsun?" Sesi yorgundu ama hiç sorgular gibi değildi beni, sadece ondan özür dilediğim için bana sessizce sitem ediyor gibiydi. Kolları o süre boyunca benim bedenimi sarmışken ve titrek eli saçlarımı okşarken biraz olsun rahatlamıştım, çekilerek karşısına geldim ve durdurmaya çalıştım ağlamamı.

O ise artık sakinleştiğimde acıyla bakıyordu yüzüme, üzgündü, ara sıra gözleri gözlerimi buluyor, daha sonra yanaklarıma bakıyor, sonrasında da dudaklarıma dönüyordu.
"Gözlerin kıpkırmızı.."
Dünyası başına yıkılmış gibiydi sanki, acı çekmemin etkisi bana değil de daha çok ona işlemiş gibiydi.
"Bebek, iyi mi bilmiyorum. Harin tekme attığından beri iyi hissetmiyorum.."
Ara sıra hıçkırarak söylediklerime karşı yüzündeki üzgünlük gitmiş, yerini sinir kaplamıştı şimdi ve kaşları çatılmıştı hafiften.
"Tekme mi attı?"
"Hm" başımı aşağı yukarı sallarken ebeveynini şikayet eden küçük çocuklar gibi hissediyordum karşısında.

Önünü dönüp gözünü yere diktiğinde dişini sıkıyordu, elleri yavaşça yumruk halini almıştı ve o yumrukları sıkmaktan da titriyordu kolları.
"Benim çocuğuma zarar vermek ha?.."
Kendi kendine fısıldasa bile odanın sessizliğinden söylediği şeyleri anlayabiliyordum, ki Minho'yu da hiç bu kadar sinirli görmemiştim.
"Minho..Babam götürecekmiş beni."
Artık boğazımdaki bütün hıçkırıklar kesilmiş ve gözyaşlarım kurumuştu yerine yenileri gelmeden, sesim kuru çıkıyordu gözlerim yerde gezinirken.
Minho'ysa konuştuğum sırada yumruğunu sıkmayı bırakıp yüzünü hızlıca bana dönmüştü hayret eder bir ifadeyle.

"Busan'a gideceğiz.." devamını getirmeye zorlanıyordum ve kelimeler boğazımda kalıyor, orada bir yumru oluşturuyordu, dilim düğümleniyordu adeta. Yavaşça ona yaklaştım ve her ne kadar bacaklarımı hareket ettirmek zor gelse de bacaklarının arasına yerleşerek sarıldım beline, başımı göğsüne yatırdığımda daha rahattım.
Kalbi, fazla hızlı atıyordu.
"Babam beni evlendirecekmiş, bir Delta ve şirket varisiyle."
"Evlenmek mi? Benim bebeğimi taşırken mi?"
"Öyle olmak zorunda, ama bebeği bundan nasıl koruyacağımı bilmiyorum."
Bir sessizlik oluşmuştu odada ve hemen devam etmiştim şimdi daha yüksek çıkan sesimle.
"Beni kaçırsana."
"Ne?"
"Bir plan yap, ve beni bu evden kaçır. Hatta evlenmemem için, evet, kaçır beni."

Suffer With Me ~ Minsung Omegaverse Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin