Secret Amour -HyunLix-

3.6

Saatler geçmişti. Şuan kimse bebek ile ilgilenmiyordu. Hayata geldiği ilk dakikadan itibaren benim kucağımdaydı. Ağlaşmalar, bağırmalar yankı yapıyordu. O kadar huzursuz ediciydi ki bebek için üzülmüştüm bile.

Telefonumun çalması ile kucağımda uyuyan bebekten gözlerimi aldım.

"Efendim Jeongin?"

"Evinde değilsin, ayrıca o ağlama sesleri nedir?"

"Güzel bir film, ancak mutsuz son ile bitiriyor."

"Bu ne demek?"

"Hwang Nora bir kaç saat önce doğumdan hemen sonra öldü. Ne acıklı bir son."

"Şaka mı yapıyorsun? Neredensin sen!?"

"Kucağımda, Hyunjin'in bebeği ile hastanede oturuyorum."

"Hemen geliyoruz! Hangi hastane?"

"Her zaman gittiğim hastane."

Telefonu hızlıca kapatmıştı. Bir adım sesi ile kafamı çevirdim. Hyunjin geliyordu.

"Ver."

"Sen önce ayakta dursan. Şu haline bak."

"Felix, zorlama."

"Ne bu sinirin? Kızına bakıyorum işte."

"Bu kadar insan varken sana mı kaldı?"

"Bu kadar insan sadece Nora'yı düşünüyor. Senin kızını değil. Bak, kim şuana kadar bir bebek vardı dedi? Anlasana."

"Felix, benim karım ölmüş sen ne diyorsun?"

"Karın mı sana daha yakın yoksa senin kanını taşıyan kızın mı? Daha bir ismi bile yok."

Yanıma oturmuştu.

"Sen mi yaptın?"

"Neyi?"

"Nora'yı, sen mi öldürdün?"

"Ne alakası var?"

"İnkar etme."

"İnkar ettiğim bir durum yok."

Yavaşça cebinden bir ilaç kutusu çıkartmıştı.

"Buna ne diyeceksin?"

Gerizekalı kadın hemen gidip söylemiş miydi? Şaka mı yapıyordu?

"Ne bu?"

"Evimde çalışan, eşimi emanet ettiğim hizmetlinin cebiden çıkan."

"Benle bir alakası yok."

"Ne demek yok? Daha ne kadar oyun oynayacaksın?"

"O ilaç bebeğin düşmesini sağlar. Benle bir alakası yok, eğer bebeğin ölseydi baba suç atabilirdin."

"Tanrım... Derdini anlayamıyorum."

"Rol yapma artık Hyunjin, zaten Nora çoktan yaptıklarının hesabını veriyor."

"Sen nasıl vereceksin?"

"Siz ikiniz, nasıl verecekseniz öyle vereceğim."

"Birlikte yanacağız desene."

"Kuzenimsin sonuçta."

Diyerek göz kırptım.

"Fakat... Kuzenler birlikte yatmazlar Hyunjin."

"Kan bağımız yok."

"Öyle olsun, sen öyle kandır kendini."

Derin bir iç çekmişti.