2.2

450 65 79
                                        

Hafta sonu

Şiddeti az da olsa dinen olayların sonuna gelmiştik. Yaklaşık 6 saat sonra uçağım vardı ve şu an gecenin ikisiydi. Ben boş boş oturmuş tüm hayatımı sorguluyordum. Belki de hayatım boyunca Hyunjin'i bir daha göremezdim. Ne yapardım şimdi?

Ufak bir notu hak eder miydi?

Gözümden akan yaşı silmiş ve ayağa kalkıp sessizce çalışma masama oturmuştum. Bir kaç gün önce eve getirdiğim ve benimle kalması için birçok işkence gördüğüm kedi huzurla uyuyordu.

Elime bir kalem, bir de kağıt almıştım. Ne gelirse yazacaktım, ve bu içimde olan ızdırap bir sona erecekti. Belki kalbim çoktan kül olsa bile dayanırdı hm?

Sevgilim..

Ben sana cennetimi bahşettim sevgilim. Gerisi sana kalmış bir yoldu. Ancak sen başka bir yolu seçtin. Bana bir söz vermiştin, cennetimi asla cehenneme çevirmeyecektin. Ne oldu o sözlere? Sana demiştim havada süzülmesinler diye. Ancak sen beni dinlemedin. Tek evim, ailem sendin. Evimi başıma yıkıp ailemi dağıttın. Bu darma duman olmuş vücudun senin dokunuşları olmadan yaşayamayacağını bil.

Ben özledim sevgilim, gülüşünü, ufak öpüşlerini, dokunuşlarını, aşk dolu sözlerini ve en önemlisi bana asla yalan söylemeyen güzel gözlerini. Beni mahrum ettin. Şimdi bunların hiçbiri elimde değilken nasıl olurda hâlâ yaşarım? Belki de bu yalanlarına beni çok fazla alıştırdın? Benliğimi küllerinden tekrar yaratmak yerine ben o külleri denize dökmeye karar verdim sevgilim.

Küllerim sana feda olsun. Belki de o küllerin arasından kalbimi bulupta yeniden yeşertirsin. Senin gözünden akan her yaş mezarımın çiçeklerini kurutur. Bana bahşettiğin sözleri asla unutma. Beni belkide sevmedin, ancak ben seni sevdiğim ilk yerde ölmeyi göze aldım.

Unutma beni...

Yazdığım mektubun sonuna düşen ufak bir göz yaşını hemen sildim. Çok vaktim yoktu. Sadece 2 saatim vardı. Hızlıca gidip hızlıca dönmem gerekirdi.

Üstüme siyah bir kapşonlu giydim ve soğuk olduğu için eldivenlerimi taktım. Banyoya girip kapıyı kilitledim, küçük camı açıp ağaca tutunarak aşağıya indim. Koşarak amcamların evine adımlıyordum. Saat çoktan 3 buçuk olmuştu. Yaklaşık 1 buçuk saat o mektubu yazmıştım.

Koşmaktan yorulmuştum ancak sokağın sonunda o evi görmem ile hızımı arttırdım. Sonunda eve gelmem ile derin bir nefes aldım. Tüm ışıklar kapalıydı. Hyunjin'in odası yan tarafta olduğu için rahattım.

Galiba hissetmişti, bilemezdim ama camı açıktı. Elbette bu benim için ekstra bir avantajdı. Hızlıca ikinci kata tırmayanmaya çalıştım. Evin dış duvarında olan ufak çukurlara basarak zar zor camdan içeriye girdim. Karanlık ortamda yavaşça çalışma masasını aradım.

Bir kaç adım attım, daha sonra bir anda belime sarılan kollar ile duraksadım. Kalbim o sessizlikte büyük bir gürültü ile göğüs kafesime çarpmaya başladı. Beni mayıştıran ve hasret kaldığım kokuyu almam ile gözlerimi kapatıp bu kabustan uyanmak istedim. Ancak her güzel bir şeyin sonu vardı.

Loş bir ışık odayı aydınlattı. Nefes seslerini kulağımda duyuyordum. Kafasını omzuma yaslaması ile öldüğümü hissettim. Elleri karnımın üstünde hareket ediyordu.

Secret Amour -HyunLix-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin