CC | 2

315 25 0
                                    

Ellerimi sinirle önündeki masaya vurarak yüzüne doğru eğildim. Bana bakmak yerine yanında oturan kardeşine bakıp sırıtıyordu. "Sadece aynı servisteyiz dediğini hatırlıyorum, aynı odada değil." Tek kaşını kaldırdı ve alaycı ifadesini takındı. "Yalan söylememişim."
"Hadi ya?"
"Tartışmayı keser misiniz?" Yuna'ya bakıp kaşlarımı çattım. "Madem tartışmamızı istemiyordun, benden habersiz bir şekilde odaya girip eşyalarını yerleştirdiğini önceden söyleyecektin."
"Siktirtme belanı Lee Minho."
"Kendini sikmeni zevkle bekliyorum Bang Chan."
"Odanı da seni de sikeyim tamam mı?" Ayağa kalktı ve kardeşinin kolundan tutup kapıya doğru çekiştirmeye başladı. "Sınıfına git. Orospu çocuğunun biri gelir de rahatsız ederse benden sana izin, sıfatını sikebilirsin." Yuna gözlerini devirip sınıftan çıkmadan önce hem bana hem de ukala abisine bakış atmıştı. "Sizinle uğraşamayacağım."

Uğraşma zaten, diye mırıldanırken bana dik dik bakmaya başlamasıyla duruşumu düzelttim. Elimi yumruk yapıp ağzıma götürdüm, sesimi de düzeltmek istercesine hafifçe öksürdüğümde bakışları hala üzerimdeydi. Ne açıklama yapacağımı bekliyordu belli ki.

"Kapıya kadar geçiren hayırlı bir abi olduğunu düşünüyordum, yanlış anlama." Bakışlarını çekmeden yanıt verdi. "Mırıldanırken kurduğun cümle bu kadar uzun değildi sanki."

"Ne taktın be! Ay ne tatlı(!) demişimdir o an. Hatırlamıyorum..." Hem asıl sinirlenmesi gereken kişi ben olmalıydım. Hyunjin'le benim haberim olmadan tek başına odamıza girip nasıl eşyalarını yerleştirebilirdi? Üstelik o sincaba da net bir şekilde ifade etmiştim Chan'ı odada istemediğimi.

"Sincapla kurt aynı dili konuşmayı mı bilmiyor yani, ortak bir dil edinsinler diye ikisinin de dilini mi kesmeliyim?"
Ellerimi sinirle masaya vurdum tekrar. "Seni odamda istemiyorum. Han'a söylediğimden eminim."

Gözleri masaya vurduğum ellerime kayarken çekmedi bakışlarını oradan. "Yara etmişsin. Kavgaya mı karışıyorsun sen?"

"Seni alakadar etmez." Oflayarak ellerimi gizlemek istercesine gri eşofmanımın cebine yerleştirdim. "Soruma yanıt ver."

"Yerde uyumaktansa seninle aynı odada kalmayı tercih ederim Lee Minho. Anlatabiliyor muyum? Tapulu malınsa işler değişir tabii. "

"Tapulu malımmış. Hah!" Alayla güldüm. "Şu koca dünyada tek bir mal var, o da sensin. Tapunu da vermişsin salağın birine ama tapunun onda olduğundan haberi bile yok."

"Ne demeye çalışıyorsun?"

"Kim, ne demeye çalışıyor. KİM ne demeye çalışıyor sen söyle?"

Anlamış gibi gülümsedi. Benimle oyun oynamasından nefret ediyordum bu orospu çocuğunun. "Kurduğun hayallerin içinde yaşamaya devam mı edeceksin yoksa gerçek hayata dönüp kendi yolunu çizsen daha mı iyi olur sen karar ver."

"Edeyatını sikeyim."

"Sikmediğin bi o kaldı desene."

İçeri giren Han Jisung'la birlikte bakışım yanındaki Jeongin'e kaydı. Chan'ı orada bırakıp yanlarına ilerlemeye başladım. Bu adam benim yanımda kalamazdı. Kalmamalıydı. Ne rahat uyuyabilirdim ne de Han Jisung'u hırsımdan uyuturdum bu sinirle.

"Naber tilki?" sincabı görmezden geliyordum şimdilik. Sıra ona da gelecekti. "Senden uzaktayken mi? Baya iyiyim sağ ol. Senden naber?"

"Kötüyüm." ağlıyormuş gibi yapıp dudaklarımı büzmüştüm. "Allah daim etsin."

Hayır Lino, sakin ol Lino..."Küstük mü?" Sinirlensem de iyi yaklaşmaya çalışıyordum. Chan'la kalmam ölüm demekti ama bununla kalırsam en fazla hasta olurdum.

"Küsecek kadar yakın mıyız?"

"Ooooooooo!" Nidalar atan Jisung'a göz devirip Jeongin'e odaklandım. "Özür dilerim. Geri gelsen olmaz mı? Sensiz hayat çok gü- yani çok kötü geçiyor."

"Külahıma anlatırsan belki gelirim." Çok geçmeden yanıt verdim. Sabrımı taşırmıştı artık.
"Külahını bir taraflarına sokmamı istemiyorsan gelirsin tilki çocuk."

Yanımda hissettiğim bedenle iç çektim. Hiç salmayacaktı değil mi?

"Yakıştıramadım Lee Know. Arkadaşımıza böyle yapman çok ayıp. Hem ne güzel seninle aynı odada kalacağım. Daha ne istiyorsun?"

Derin bir nefes alıp verdim. Tekrar derin bir nefes alıp verdim. İşe yaramıyordu ve muhtemelen sınıftaki herkes ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu.
"Gerçekten ağlayacağım şimdi."

Kapıdan giren Hyunjin'i görmemle kolunu tutup rotasını ters yöne çevirdim. Dışarı çıkmazsak ben birilerinin pestilini çıkaracaktım çünkü.

"Çantamı bıraksaydım bari lan."

Circus | MinchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin