"Konuştun mu aşığınla?" Kollarını kenetleyip duvara yaslanmış, dik dik bakan bir Chan; görmek istediğim en son şeydi ne yazık ki... "En azından itiraf edebilecek kadar cesur." İma ettiğim şeyle yutkunup kafasını yere eğdi. "Ne o, utancından fayans çizgilerini mi sayıyorsun?" Güldü ve duymamış gibi yaparak yaslandıgı yerden doğrulup kapıya doğru yürümeye başladı. Arkasını dönmeden konuşuyordu: "Seungmin'e onu sevdiğimi er ya da geç söyleyeceğim Lee Know."
"Aman söyle!" Diye bağırdım dört duvar arasında. Önemsemiyor gibi yapsam da zoruma gidiyordu. Emindim, Seungmin erkeklerden hoşlanmıyordu. İnsan sarrafıydım ben. Bu aptal niye diretiyordu anlamıyordum.
"Bu arada bayılmadan önce rol falan bir şeyler dedin de duyamadım." BAL gibi duymuştu, ne kadar aptal desem de keskin bir zekası vardı Chan'ın. Ağzımdan laf almaya çalışıyordu. Güldüm. "İyi rol yapıyorsun Chan. Beni düşünmeler, herkese haber vermeler... Seninle konuşurken bayıldığımı da söyledin mi bari?"
"Rolümu iyi oynadığımdan herkes kafana güneş geçtiğini sanıyor." Kahkaha attım. "Keşke güneşi sana geçirsem." Yaramazlık yapmak isteyen çocuklar gibi güldü hemen. "Yapalım Lee Know-ssi~"
"Git artık." Her konuşmamızda tam mutlu oldum derken aklıma Seungmin geliyordu. Bir anda sinirleniyordum.
İşe yaramayacaktı, Seungmin erkeklerden hoşlanmıyordu. Biliyordum işte. Yine de yüzde birlik, o korkunç ihtimalin gerçekleşme olasılığı gözümü korkutuyordu. Yapma işte aptal adam. Yapma. Bunu bana yapma.Chan odadan çıktıktan sonra uzun süre gelecekle ilgili düşünme fırsatı bulmuştum. Değmeyecek bir aşkı kabullenmenin ne zor olduğunu da idrak ettim odada kaldığım süre içerisinde. Hatta bedenime gün gün yerleştirdiğim, kokusuna aşık olduğum sigarayı bile bırakma kararı aldım. Zarar veren her şeyi silip atacaktım. Gerekmeyen, beni günden güne mahvettiğine inandığım her şeyi bir çırpıda çöpe atacaktım. Tabii koca popolu Chan beyefendisi çöpe de sığmazdı ya... Neyse...
Koltuğun üstüne bıraktıkları deri ceketimi alıp odadan çıktım. Ne kimseye haber vermek istiyordum ne de kimseyi dinlemek. Eve gidip dondurma kutusuyla sabahlamak istiyordum. Ağlaya ağlaya içim geçsin istiyordum. Bu akşam öyle bir yıkılmak istiyordum ki yıkılan parçalarımı yeniden topladığımda eski "ben"le alakam kalmasın istiyordum. Bol acılı şarkılar eşlik edecekti göz yaşlarıma, eşlik etmeyi reddedenlere inat. Ben ben olmayacaktım ve bunun sözünü veriyordum gökyüzüne.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Circus | Minchan
Fanfiction"Yani baş düşmanımla aynı odada kalacağım öyle mi? Hayatta olmaz." [1.] [Acemilik unsuru]