"Lee Know?" Jennie'nin sesini duyduğumda yere eğdiğim kafamı kaldırdım. Transa girmiş gibiydim. Büyük bir boşlukta yuvarlanıyordum sanki.
İçeri girip açtığım kapıyı geri kapattım. Jungkook henüz uyanmamıştı. Taehyung ise üzgün bir ifadeyle beni izliyordu.
Hyunjin yanıma gelip elini alnıma yasladı. "Ateşin mi var senin?"
Ses çıkarmadan yüzünü izliyordum. Ellerini yanaklarıma yaslayıp sessizce konuştu. "Chan'ı görmüşsün galiba, nereye gittiniz?"
"Market..." Titreyen sesimle daha fazla konuşamayacağımı anlayıp susmayı tercih etmiştim.
"Sana bir şey mi dedi?" Jennie gidişimizi görmüş olmalıydı. Göğsüme yasladigim elimi indirdi ve avucumdaki mint yeşili bilekliği alıp yüzüme baktı. "Bu ne?"
"Kopmuş..." Felix'in üzgün çıkan sesiyle gözüm dolmuştu. "Chan kopardı." Güçlükle konuşmuştum.
"Sikecegim bu çocuğu artık!" Hyunjin sinirle konuştuğunda Felix kolunu tuttu. "4 yıldır sevdiği insandan uzak kalmış, kolay mı sanıyorsun?"
"Haklısın ama..." Konuşan Taehyung'tu. "Lee Know'un geceler boyunca nasıl ağladığını en iyi bilenlerdenim. İsteyerek yaptığı bir şey değildi. Onun da hayatı mahvoldu."
Bilekliği Jennie'nin elinden alıp cebime yerleştirdim. "Sanırım her şey bitti." Umutsuzca mırıldanmıştım.
"Yok öyle yelkenleri suya indirmek... Chan'a mesaj attım. Akşam eve gelecek." Halamın davetini Jennie, mesajla iletmişti.
"Ne?" Hafif bir şaşkınlık vardı sesimde. "Nasıl ikna ettin?"
"Jungkook'tan bir daha uyuşturucu alamayacağını söyleyerek." Taehyung'un cümlesi zihnimde yankılanmaya başlamıştı.
Jungkook'tan bir daha uyuşturucu alamayacağını söyleyerek.
Jungkook'tan bir daha uyuşturucu alamayacağını söyleyerek.
Jungkook'tan bir daha uyuşturucu alamayacağını söyleyerek.
"Uyuşturucu mu?" Bu beklemediğim bir şeydi. Alkol bile iğrenç bir şeydi bana göre. Sadece 1 kere Chan'la içmiştik. O da Seul'e gitmeden 1 hafta öncesiydi. Onun dışında ağzıma bile sürmemiştim.
"Jungkook'a geçmiş olsun dileklerini iletir sanmıştım ama uyuşturucu ticareti yapacak kadar gerizekali bir sevgilim var." Taehyung gözleriyle Jungkook'u işaret etmişti. "Uyuşturucu istemeye gelmiş Chan. Uyanınca hesaplaşacağım onunla."
Yorulmuştum. 4 yıldır yeterince yorulmamışım gibi hala yorulmaya devam ediyordum. Hayatım sanki mükemmeldi de mükemmel olan hayatımın orta yerine Chan sıçmıştı.
"Bıktım artık." Ciddi anlamda usanmıştım. An itibariyle 22 yaşında genç bir adamdı o. Akıl verecek değildim. "Ne hali varsa görsün."
"Ben size ne yapacağımı biliyorum." Diyen Jennie'ye göz devirdim. "Ne yapacakmışsın?"
Sevimli bir ifadeyle gülümsemişti. "Sürpraaaayyyyzzzz..."
Umurcamazca omuz silktim. "Çok da sikimdeydi."
"Ayıp be!" Jennie enseme hafifçe vurduğunda sert bir şekilde gözlerine baktım. Hızla geriye doğru gidip Felix'in arkasına saklanmıştı. "Ben senin koruyucubaşın mıyım?"
"Lee Know bir tek sana bulaşmıyor Lixie, idare et artık~" kıkırdadığında Felix hafifçe gülümsemişti. Aralarındaki buzu kırıyor gibiydiler. İstemsizce ben de gülümsedim.
Jennie aklına bir şey gelmiş gibi bana baktı. "Poşet?"
"Ha?" Anlamamıştım.
"Poşet diyorum! Abur cubur aldığın!" Oflayip elini kafasına yaslamiştı. "Hediyelik diye Chan'a mı verdin yoksa?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Circus | Minchan
Fanfiction"Yani baş düşmanımla aynı odada kalacağım öyle mi? Hayatta olmaz." [1.] [Acemilik unsuru]