CC | 14

140 13 6
                                    


Günümüz (*^▽^)/★*☆♪

"Wakey wakey~ Come on! It's time to wake up~ Don't wanna be late today... Good morning, sunshine~"

"Sesinin sabahları böyle çıktığını bilseydim hiç söylemeni istemezdim Lix..."

Gözlerimi kırpıstırıp bir elinde su şişesi, diğer elinde hoparlöre aldığı telefon bulunan Hyunjin'e baktım. Saat kaçtı bir fikrim yoktu ama Hyunjin bu saatte ayaktaysa eğer oldukça geç olmuş demekti.

Gözlerimi Hyunjin'den çekip yanımda mışıl mışıl uyuyan Chan'a baktım. Yüzü o kadar tatlı duruyordu ki tam öpülmelikti gerçekten. Aklıma dün gece yaşadığımız olay geldiğinde ise düşüncelerimden sıyrılıp duvara doğru sindim. Refleks olarak yapmıştım bunu.

"Lix, Lee know uyandı bak! Sıra diğerine geldi. Kimler kimlerle beraber bir görsen var ya ağzın açık kalır!" Hyujin'in gülüşlerini hoparlörden gelen Felix'in sesi bölmüştü. "Başka kim var ki?" dedi şaşkınca. "Bang Chan!"

"Ne?" Şaşırmasını doğal buluyordum elbette. Dile kolay, Chan ve benden bahsediyorduk. "Ne ara bu kadar yakınlaştılar?" sesi hayret eder gibiydi. Kaşlarımı çattım istemsizce. "Niye yakın olamayacakmışız ki?"

"Daha geçen gün- HYUNJİN KAPAT ÇABUK BEN SENİ SONRA ARARIM ÇAY YANIYOR ŞU AN!"

"Tamam sakin ol sarışınım!" dedi Hyunjin, endiselenmisti ama ona yansıtmak istemiyor gibi konuştu. "Alt tarafı tüpün altını kapatırsın olur biter."

Kapanan telefonla paniklerken "Ben bi sarışınıma bakayım."dedi odadan çıkıp. Chan hala uyanmamıştı. Nefes alış verişi öyle huzurlu geliyordu ki gün boyu onu izleyebilirdim. Herkesi unutmuştum şu an.

Parmaklarımı başta kararsız kalsam da yüzünde gezdirmeye başladım. Hafif hafif değen parmaklarımın onu huzursuz etmeyeceğine emin olduğum şekilde değdiriyordum. Zaten yumuşacık, pürüzsüz bir yüzü vardı. Parmaklarım zorlanmadan, kayıp gidiyordu teninde.

Beklemediğim şekilde parmaklarımı tutup öpücük kondurdu. Gözlerini henüz açmamıştı bile. "Günaydın." Boğuk çıkan sesiyle gerildim istemsizce. "Günaydın." Dedim karşılık vererek.

Gözlerini tamamen açtığında kafamı başka yöne çevirdim hemen. Oldukça utanıyordum. Hatta bakışlarım duvarda gezinirken duvardaki desenlerin ne kadar hoş gözüktüğünü idrak ettim bir anlığına. Tabii çenemden tutup yüzümü ona çevirmesiyle idrak denen bir şey kalmamıştı. "Öpücük yok mu?" Kaşlarımı şaşkınlıkla havalandıran cümle bir yandan da kalp atışımı hızlandırmıştı. "Ne öpücüğü?"

"Aşk öpücüğü." dedi beklemeden. "Prens prensesi öpünce uyanıyor ama bizde hikaye tam tersi canım." dedi yanağını gösterip. "Şimdilik seni zorlamayayım buradan öp bari..."

"Zorlayamazsın zaten Chan efendi." dedim alayla. "Ancak ben istersem olur o işler."
"Öyle mi?" Yine İddialaşmak istiyordu işte. Sıkıntıyla nefes verdim. "Öyle."

"İddialaşmayalım istersen?" Kesinlikle Dejavu yaşıyorduk.

"İddia benim göbek adım, yaşlı beyefendi?"

"Yaşlı değilim ya!" dedi hemen. Sinirlenmiş gibi yapıp ayağa kalktığında hala yatakta uzaniyordum. "Öylesin ama!"

Beklemediğim bir şekilde yatağın üstüne çıkıp ellerimi tutarak iki yana sabitledi. "Napıyorsun?!" Korkuyla gözlerine baktım. Bileklerimi öyle sıkı tutuyordu ki demir getirsen bu kadar sağlam tutmazdı belki.

"Bir daha yaşlı de bakalım." Eğlenir gibi güldüğünde dil çıkardım. Tuttuğu bileklerim yetmezmiş gibi bir de kucağıma oturmuştu. "Çok ağırsın kalk bence." dedim nefes almaya çalışarak. "Öpersen kalkarım."

"Neden öpeyim seni be?!" dediğim sırada gözlerim dudaklarına kaymıştı. Birkaç santim ötemde duran bu dudaklar gerçekten de öpülesi duruyorlardı. Dediğim şeyden pişman oluvermistim. "Tamam belki de öpmek için nedene ihtiyaç yoktur..."

Dudakları dudaklarımı bulduğunda ilk defa birini öpmenin verdiği heyecanla karşılık verdim. Kalbim bir kelebeğin kalbi kadar hassasti şu an. Bileklerimi tutan elleri daha da sıkılasirken nefes alma ihtiyacıyla dudağını ısırdım. Geri çekildiğinde şişen dudağı gülümsetmişti. "Gül sen gül, kendini benim gözümle görmüyorsun ya gülersin tabii..."

Kıkırdamakla yetinmistim. Sıkı sıkıya tuttuğu bileklerimi bırakmaya pek de niyetli gibi değildi. "Bırakacak misin Chan?" Fark etmesi için bileklerimi oynattım.

"Bırakmamı ister miydin?" diye sordu hemen. Cevap vermeden kendimi ona doğru çekip dudaklarımızı buluşturdum. "Sence ister miymişim?"

Circus | MinchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin