"Sen mutfağa geç, şekerliğe doldurup getirirsin şekeri. Ben halanlara bakacağım."
Kafamı onaylarcasına sallayıp mutfağa girdim. Neden gizli gizli hallediyorduk bu işi, anlamamıştım.
Paketteki şekerin bir kısmını şekerliğe koydum hemen. Geri kalanı da yerleştirmek için dolaplardan birini açmıştım. Açmaz olsaydım keşke...
Burada da ağzına kadar dolu bir şekerlik vardı zaten. Üstelik kapalı bir paket de yanında duruyordu.
Chan, senin yapacağın işi...
Gerginlikten titreyen elimi fark ettiğimde derin bir nefes aldım. Sakin ol lino, alt tarafı seviştiniz.
Şekerligi tuttuğum gibi mutfaktan çıktım. Oturma odasına yaklaştığımda halamın isyan eden sesi çok net duyuluyordu.
"Chan'cım bıraksaydın da ben baksaydım yerine, bulamadınız kaç saattir!.."Beni göremeyecekleri bir yere, duvarın arkasına geçtim hemen. Hyunjin halamın kolunu tutup yavaşça oturtmuştu. "Halacım, gurur meselesi diyorum niye anlamıyorsun?! Adam şekeri bulamadı diye sevgilisinin yanında utansın mı yani?!"
"Ne utanacak!" dedi halam elini umursamazca sallayıp. "Benim Lee Know'umun utanacak hiçbir şeyi yok çok şükür!"
"Yaa yaa..." diyen Chan ile kaşlarımı çattım. Duvarın arkasında onları dinlediğimi fark edip göz kırpmıştı.
"Anne, sen otur; ben bakarım Lee Know'cuğuna..."
Jennie ayağa kalkarken hiç beklemeden içeri girdim. Kesinlikle sorguya çekecekti beni, şu anlık bunun olmasını istemiyordum.
"Şekeri çok yanlış yere koymuşsunuz hala!" isyan eder gibi baktım yüzüne. "O yüzden bulamadım kaç saattir!"
"Eminim öyledir!" diyen halamla gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. "Ne çeviriyorsunuz siz?" diyip Hyunjin'e döndü bakışları.
Hyunjin boğazına bir şey kaçmış gibi oksurdugunde Chan cevap vermişti. "Halacım, şekeri bulamadık sadece..."
Jennie göz devirip annesine bakti bu sefer. "Ne uzattın haaa... Tamam en gaddar hala sensin!"
Halam gülüp ayağındaki terliği eline aldı hemen. "Jennie, kaşınma kuzucum; terlik gelecek yoksa!"
Korkuyormuş gibi yapıp arkama saklandı Jennie. "Eğer sevgili yeğenine gelmesini istemiyorsan indir o silahı çabuk!"
Halam saskinca gülüp terliği yere indirmişti. Bu esnada kulağıma dolan sesle donakaldım. "Seninle sonra konuşacağız."
Omuzlarımı uyarır gibi sıkıp uzaklaşmıştı Jennie. Kendini koltuğa attığında gözlerim Chan'ı buldu hemen. "Gelsene benle..." kapıyı işaret ediyordum.
Yüzüme avel avel bakmasıyla sinirim bozulmuştu. Dayanamayıp kolunu tuttum ve mutfağa doğru sürükledim. Halamın içerideki sesi çok netti şu an. "NEREYE GITTILER YINE?!"
Mutfağa geldigimizde kapıyı kapattım sertçe. "Sana biri gelecek dememiş miydim ben?"
"Demiştin güzelim..." tepkilerimi takip ettiğinde kaşlarımı çattım. "Şu an oyun oynuyora mı benziyorum Chan?"
"Hayır ama..." ellerimi tutup kendine çekti. "Sinirlenince çok hot oluyorsun, izlemeye doyamıyorum."
Bakışlarımı kaçırıp mırıldandım. "Jennie bizi görmüş sanırım."
"Jennie değil..." pis pis gülmeye başladığında omzuna vurdum. "Ne gülüyorsun?! Söylesene kimin gördüğünü!"
"Hyunjin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Circus | Minchan
Fanfiction"Yani baş düşmanımla aynı odada kalacağım öyle mi? Hayatta olmaz." [1.] [Acemilik unsuru]