"Bunlar niye üst üste uyumuş?"
Ses Hyunjin'e aitti."Barıştılar mı acaba?" Jennie'nin sesine yanıt gecikmemişti. "Öyle görünüyor." diyen Felix'le gözlerimi açtım."Ne konuşuyorsunuz papağan gibi?"
Hyunjin arkası dönük olduğundan konuşmamla birlikte yerinde sıçramıştı. "Ödümü kopardın!"
"Ben de bi' ürkmedim değil..." dedi Felix. Başımı kaldırıp nefesini saçlarımda hissettiğim Chan'a çevirdim. Ne ara bu pozisyona geçmiştik ki biz?
"Biri bana neden Chan'ın üstünde olduğumu açıklayabilir mi?" Gözlerim tek tek sorar gibi baktığında Hyunjin söze girdi: "Gece ne yaptığınızı biz nereden bile- AH!" Felix'ten yediği dirsekle geriye doğru sendeleyen Hyunjin'e baktım. "Cümleni tamamlasana Hwang."
Nefesi kesilmesine rağmen gülüyordu şimdi de. "Bi-" öksürük krizine girmişti resmen."Bir şey demedim hyung..."
"Ben de öyle düşünüyordum." diyip kendimi Chan'ın üstünden çektim. Çok da hafif sayılmazdım açıkçası. Nasıl olmuştu da beni göğsünde nefessiz kalmadan uyutmayı başarmıştı aklım almıyordu.
Elimi burnuna götürdüm hemen. "Oh, yaşıyor..."
Jennie gülüşünü tutamazken Hyunjin haykırarak kahkaha atıyordu. Felix'in takdir eden sesini duydum sonra. "Vay beee! Adama bak, nefes alıyor mu diye kontrol bile ediyor!"
Kaşlarımı çatıp Felix'e baktım. "Susacak mısınız yoksa çadırın etrafını mı turlatayım size?" Sabah sabah benle uğraşıyorlardı. Yatakta uyumadığım için mala dönmüştüm zaten. Bir de bunlarla uğraşıyordum.
Elini ağzına götürüp fermuar çeker gibi kapatmıştı Hyunjin. "Chan'ı uyandır da gidelim hadi." Jennie'ye hak verip Chan'a döndüm. Daha fazla burada kalamazdık. Buz tutmuştuk ikimiz de.
"Saat kaç?" diye sordum hemen. "09.10"
Göz devirip Hyunjin'e baktım. "Neden okula gitmediniz?"
"Aynen bıraksaydık da götünüz donsaydı burada!" dedi hemen. Hyunjin'i umursamadan Chan'ı dürttüm uyanması için. "Chan!" Gelmeyen yanıtla tekrar sarsmıştım bedenini. "Uyan da balığa gidelim!"
"Balık mı?.." diye mırıldanan Chan'a yanıt verdim hemen. "Ton balığı hem de!"
Hyunjin ciddi ciddi yanıt vermeme gülüp araya karışmıştı. "İstavrittir o, ton balığı olsa duramazsın..."
Hep beraber güldüğümüzde gözlerini açan Chan, şaşkınlıkla bize bakıyordu. "Neredeyim ben?"
Elimi kalbime doğru götürdüm. "Buradasın." Göz kırpışımla Hyunjin'in öğürme sesleri çıkarması bir olmuştu.
"Film mi çekiyoruz ya!?" dedi isyan eder gibi. "Hayatımda böyle iğrenç bir sahne görmedim de ben!"
Chan, Hyunjin'in sözlerini duymamış gibi uyku sersemligiyle doğrulup bana bakmıştı. "İyi uyuyabildin mi?"
"Asıl sen iyi uyudun mu?" dedim şaşkınlıkla. "Üstünde ben varken nasıl uyuyabildin ki?"
"Sen yanımda olduğun sürece sorun yok..." gülümsediğinde karşılık verdim.
"Flörtleşmenize evimizde mi devam etsek acaba?" diyen Jennie'ye döndüm. "Ne evi?"
"Annem sizi çay içmeye çağırıyor." Yüzümü şaşkınlıkla Chan'nın tepkisini görmek için çevirdiğimde o da şaşırmış bir şekilde Jennie'ye bakıyordu.
"Bizden haberi var mı?" Hyunjin lafı ağzımdan almıştı.
"Evde mavi bir pijama bulmuş..." Ellerini sinirlenmiş gibi yapıp beline yerleştirdi Jennie. "Lee Know'undur o, desem de inanmadı. 'Benim hediye ettiğim dışında başka bir pijamayı giymez o!' diye tutturunca anlatmak zorunda kaldım." Chan'ın giymem için verdiği pijama evde kalmıştı anlaşılan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Circus | Minchan
Fanfiction"Yani baş düşmanımla aynı odada kalacağım öyle mi? Hayatta olmaz." [1.] [Acemilik unsuru]