🤹‍♂️ CC | 24 🤹‍♂️

186 11 45
                                    

Kitabın şu ana kadarki en uzun bölümünü okumaya hazır mısınız?

Evet dediğinizi duyar gibiyim :)

***

Gösteriden 1 gün önce

"Chan..." dedim sessizce. Uyanmasını istiyordum ama bir yandan da kafasını, atan kalbimin üstünden hiç kaldırmasını istemiyordum. "Kalkman lazım..." Sesim o kadar cılız çıkıyordu ki Chan'ın duymasına imkan yoktu.

Masanın üstündeki telefonumu, zorlukla yetişip elime aldım. Chan gibi cüsseli bir adam da üstüme çökünce zorlanmıştım elbette. Saat henüz 06.10'u gösteriyordu. Halamların gelmesine 2 saatten az vakit kalmıştı. Alarmı 06.45'e kurup gözlerimi tekrar kapattım. Chan'la geçireceğim son gecem olabilirdi. İyi değerlendirmek istiyordum.

Gözlerimi kapatalı 2 dakika olmuş gibi hissederken çalan alarm çıkmamız gerektiğini hatirlatiyordu. Zerre yaşama belirtisi vermeyen Chan'ın burnuna doğru götürdüm elimi. "Oh..." dedim derin bir nefes verip. "Yaşıyor."

Chan'ın kıpırdanışıyla kendimi gergin bir halde, gözlerini açmasını beklerken buldum. Uyanmak bir yana, daha da sıkı sarılıp kıpırdanışlarına son vermişti. "Hey..." dedim sessizce. "Halamlar gelecek, uyan artık."

Duymamıştı. Eğer halamlar Chan'ı evde görürlerse bir daha evi bana emanet edeceklerini sanmıyordum. Gerginlikle belime sardığı kolunu dürttüm. "Hişt! Kalksana koca bebek!"

Mırıldanışını anlamasam da durtmeye devam ettim. "Uyan diyorum!"

"Beş dakika daha..." diyen Chan gülümsememe neden oldu. "Evladım, okula geç kalacaksın!" dedim onu bozmayarak. Kıkırtılarımı tutamıyordum.

"Hoca ilk ders yok..." dedi yarım ağızla. Uyku insanı nasıl sersemleştirir, Chan'da bunun örneğini görebilirdiniz.

Kendi kendime güldüm. Biraz daha uyumak için annesine de böyle yalan söylüyor muydu acaba?

Dayanamayıp kendimi Chan'ın altından kurtarmaya çalıştım. Biraz daha koyarsam yere yapışacaktım ama umurumda bile değildi. Halamlar gelmeden buradan sıvışmamız gerekiyordu.

"Kalk be adam!" diye bağırdım. "Öküz müsün nesin?!" Sinirle kendimi yana kaydirdigimda unuttuğum şey için geç kalmıştım. Chan gibi bir ton ağırlığındaki koca balık üstümdeyken kendimi yere atmam ne kadar akıllıcaydı ki?

Yere yapışmamla Chan'ın da üstüme düşmesi bir oldu. "Ahhh!" Kafamı acıyla tutup bağırmaya başladım. Chan da uyku sersemliğiyle kafasını tutuyordu. "Kafammm!" dedi acıyla. Benim de ondan farklı kalır yanım yoktu aslında.

"Noluyor? Neden düştük?" diye sordu sersemlemiş halde ayağa kalkarken. Elini, kalkmam için uzattiğimda ittim hemen. "Kendim kalkarım!"

Yatağa tutunayım derken anın sarhoşluğuyla popomun üstüne düştüm bu sefer. Chan hem kafasını tutuyor hem de haykırarak gülüyordu. "Sabah sabah ne yaşıyoruz ya?!" Kahkahası odada yankılanırken ben de gülmeye başladım istemsizce.

"Senin yüzünden oldu!" Kahkahalarımız durmazken sesi yavaş yavaş azalan Chan, tekrar elini uzattı tutmamı ister gibi. "Prensim?"

Onaylarcasına tutup ayağa kalktım. "Bazen yardım almak gerekiyor." dedim felsefik bir şekilde. "Özellikle de sevgilinden." Gülümsedim. "Özellikle de sevgilimden..."

Yaklaşıp alnımı öptüğünde gülümsemem acı bir hal aldı. Yapacağım şeylerden pişmanlık duyacakmışım gibi hissettim. Belki de planımızı biraz değiştirmeliydik? Chan'ı üzmeyecek şekilde.

Circus | MinchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin