Yorum.
<>
Ağlaya ağlaya kum torbasına atmış olduğum tekme ve yumrukları saymadan geçen saatlerin ardından, spor salonunda yalnızca ben kalmıştım. Hoş, saat iki buçukta hangi deli sıcacık evine gideceğine spor salonunda beklerdi ki?
Sıcak bir eve sahip olmayanlar.
Salonun sahibi abim olarak gördüğüm biri olunca, anahtarı bana bırakıp çıkmıştı ve ben burada hıçkıra hıçkıra ağlayarak çalıştıktan sonra, ringin mavi süngerlerinden birine cenin pozisyonunda uzanmıştım. Düşünüyordum ama neyi düşündüğümden bile bir haberdim.
Neydi üzerimdeki bu acı, ben bile bilmiyordum. On yedi yılımın koca bir yalandan ibaret olması mı, baba olarak tanımladığım adamın birkaç gün önce ilk defa bana vurması mı, öz ailemin beni yaşadığım şehirden götürmek istemesi miydi? Giderdim. Hiçbir şey sikimde olmadan giderdim eğer ufak bir aile olma inancı taşıyor olsaydım. Spor muydu eksiğim? Sikerler, ben orada da devam ederdim antrenmanlarıma, orada da bulurdum harika koçlar ancak inancım yoktu işte. Hem de zerre inancım yoktu. Öyle ki, ümidim bile yoktu.
Bir süre daha o şekilde uzanmaya devam ederken, duyduğum ayak sesleriyle birlikte kafamı hafifçe kaldırdım. Gördüğüm görüntü karşısında kaşlarım çatılırken bunun burada ne işi olduğunu sorguluyordum. Düşündüklerimi anlamış gibi yutkundu ve yanıma çöktü. "Yaptığın spora çok önem veriyorsun, burada olduğunu hissettim." deyip omuz silkmesine karşı uzandığım yerden kalktım ve sırtımı iplere yaslayarak oturdum. "Beni mi takip ediyorsun Azad Mazharoğlu?" diye sertçe sormam karşısında ağzından alaylı bir nida çıktı.
"Evet, ancak kimseden öğrenmedim. Dediğim gibi, burada olduğunu hissettim ve geldim." deyip gözlerime odaklandı.
Bu defa benim ağzımdan bir alaylı nida çıktı. "Ne için buradasın o halde?" diye sordum sertçe.
Gözlerini etrafta gezdirdi ve ardından bana dikti. "Mardin'e gelmeyecek misin?" diye sordu sert görünen mizacının ve koca cüssesinin zıddı olacak şekilde.
"Bunu sormayı akıl edebilmeniz ne hoş." deyip göz devirdim. "Öyle bir niyetim yok." deyip burnumu çektim.
Gözleri yeniden etrafta dolandıktan sonra bir şeyi tartıyormuş gibi bana bakınca 'hayırdır' anlamında kafamı salladım. "İddiaya girelim o zaman şampiyon." demesi üzerine göz devirdim. "Seninle niye iddiaya girecekmişim ben Mazharoğlu?" diye sormam karşısında ayaklandı ve hafifçe gülümsedi. "Benim sırtımı yere indirebilirsen, pes etmeme neden olursan ömrün boyunca bir daha seni rahatsız etmeyiz, uzaktan izleriz ancak bir kez bile yanına gelmeyiz ama" deyince tek kaşımı kaldırdım. "Ama?" diye sorunca hafifçe güldü. "Eğer ben senin sırtını yere indirirsem, pes etmene neden olursam bizimle birlikte üç aylığına Mardin'e gelirsin." demesi üzerine göz devirdim.
Ayaklandım. "Seninle iddiaya girmeyeceğim Azad Mazharoğlu." deyip arkamı dönmüşken gülüş sesi kulağıma gelince dişlerimi sıktım. "Türkiye şampiyonu diye övdüklerinde iddialı bir şey zannetmiştim." demesi üzerine daha fazla sıktım dişlerimi.
Biliyordu. Gururuma oynaması gerektiğini biliyordu, hırslı biri olduğumu da anlamıştı. Pes edecekti ve ben de onlardan uzak bir şekilde güzel bir hayat sürecektim.
Pekala, tam olarak böyle gerçekleşmese de yeni bir aileden uzak olacaktı. O yeterdi bana zaten. Arkamı döndüm ve ona doğru ilerledim. Beni kıstırdığını fark edince dudağının kenarı hafifçe havalanmıştı. Tıpkı onun gibi gülüp ağzının tam orta yerine sert yumruğumu indirdim.
İşte şimdi başlıyorduk.
<>
Mazharoğlunun kolunun altında, onunla birlikte aracın önüne ilerlerken ondan destek almadan yürüyememek koymuştu ama yapacak da bir şey yoktu. Verdiğim zarara bakardım ben hocam, o da benden destek alıyordu sonuçta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAZHAROĞULLARI
General FictionAşiret + gerçek ailem kurgusu. Birçok klişenin toplamından meydana geliyor, istediğimiz de zaten klişeler değil mi? İrem yaşadığı şehri temsil etmiş ve Muay Thai alanında Avrupa şampiyonu olmuş başarılı bir genç kızdır. Hedefi, Dünya şampiyonası ol...