-16-

9.2K 612 599
                                    

Naber la it kopposlar

her satırda yorum gormezsem siz de ruyanizda bolum gorursunuz caktiniz :)

Bölüm başlarında ellerini ruhumdan çek

mor ve ötesi deli

sonlarında (siz anlayacaksınız neresi olduğunu)

intro infected-sickick

<>

Armanç ve Miran ile aram eskisi gibi kötü olmasa da okulda ayrı gezmeye devam ediyorduk çünkü onlar benim arkadaşlarımdan nefret ederken ben de onların arkadaşlarıyla gezecek kadar samimi olduğumuzu düşünmüyordum.

Masaya oturdum ve gözlerimi etrafta gezdirip kahvemi içtim. "Kanka ben bi lavaboya gidim," dedim ve ayaklandım. Can, arkamdan bakıp güldü. Eşek bebe.

<>

Miran's Pov

"La olm kaşına ne yaptın sen?" diye telaşla soran Mehmet'e güldü. "Kudurma lan, kızla çarpıştık lavabo çıkışınca. Kafası sertmiş amına koyayım, direkt kanadı." sabır çekti ve gidip ıslak mendil aldı.

O sırada bakışlarımı onların üstünde tutmaya devam ederken bacağım sistemli bir şekilde hızla yerde zıplıyordu. Dilim yanağımı delip geçmek istermişçesine yanağımı talan ederken Adem gülerek sandalye çekip oturdu. Bakışlarım ona dönmedi.

"Senin eski, manita yapmış; senin korkundan köşede takılıyorlarmış. Ne yapalım abisi?" sorusunu görmezden geldim ve bakışlarımı üçüzüm ile yavşak heriflerin üstünden çekmedim. Sorusunu yenileyince ona baktım. "Ne halt yiyorlarsa yesinler, siktir et." dedim sadece.

Kaşlarını kaldırıp sorgularcasına bana baktı. "La olum hayatı zindan etmeyecek miyiz bu herife?" sabır çekip ona baktım. "Adem, belanı sikmeden sus artık." diye dişlerimin arasından konuştum.

"Çattık ya," dediğinde Samet güldü. "Onun derdi karşıda kardeş, karşıda. Baksana, herifler nasıl dokunuyor üç-"

Hızla üstüne atıldım ve yakasından tutarken sandalyesinden düşmesine neden olacak bir şekilde onu geriye yasladım ve boğazına yapıştım. Çenemi sıkıyordum sertçe ve elimi boğazından asla çekmiyordum. "O ağzını sikerim oğlum senin!" diye bağırdım. Arkadaşlarım beni onun üstünden almaya çalışırken elimin üstüne değen elle birlikte geriledim.

"N'oluyor lan sana? Ne bu celal?" İrem, elimi çocuğun boğazından çekti ve tuttu. Avucunun içine aldı ama bırakmadı. Nöbetçi hocalar gelmeden beni bahçeye çıkardığında birlikte banka oturduk. 

"Ne oldu? Niye saldırdın yanındakine?" 

Çenemi sıvazladım. "Salak salak konuşup sinirlendirdi." İrem kaşlarını çattı. Kaşının üstündeki yeni yara kendini belli ediyordu. "He, her sinirlendiğimizi dövebiliyor muyuz öyle? Oh ulan ne güzel!" başını salladı. "Lan mal mısın Miran? Ya okuldan atılırsan?" 

Göz devirdim. "Saçmalama kızım ne atılması, basit bir tartışmaydı." gözlerini kısıp gözlerime baktı. "Bu basit miydi? Çocuğu yumruklamadığın kaldı, nefes alamıyordu boğazını sıktığın için." 

Dudaklarımı yaladım ve güldüm. Bazı öğrencilerin bakışları bizim üstümüzdeyken gözlerine odaklandım. "O halde çenesini kapatıp hesabıma gelmeyen şeyler söylemeseydi."

"Miran, dünya senin etrafında dönmüyor." kafasını salladı onaylamadığını belli edercesine. Tch'ladım ve elini tuttum. "Dünya tam olarak benim etrafımda dönüyor; senin etrafında dönüyor. Benim hakkımda konulursa mahvederim, senin hakkında konuşulursa mahvederim. Önemli olan konuşmanın ağırlığı değil, konuşan kişinin ahmaklığı."

MAZHAROĞULLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin