Baskomutan nis atıs emri verdi
ATIIIIS
SERBEST!
<>
Hayat bize yollar çıkarır ve onlardan birini seçmek ise bizim kendi elimizdedir. Kader, gayrete aşıktır derler ve ben de şimdi kendi seçimimi yapmıştım...
Arkamızdan resmen şoka uğrayarak bakan ailemi önemsemeksizin Cengiz'in elini kavrayıp siyah takım elbiseli adamların arasından geçerken aklımda zerre şüphe yoktu.
Aksine, zaten bugünün geleceğini biliyordum ve ben bunun için hazırlıklıydım ancak beklediğimin birkaç tık üstünde bir şekilde gerçekleşmişti.
Evi silahla tarayacaklarını düşünmemiştim. Saçmalıktı. Düpedüz saçmalık ve düşüncesizlikti. Ya o kurşunlar birine isabet edip hayatına mal olsaydı?
Ama dedim içimden. Onlar zaten bu işlerle uğraşıyorlardı ve düpedüz belliydi nasıl oldukları. Tehlikeli insanlardı. Şu filmlerde gezinen mafya ayağına yatan adamlar gibi değillerdi, ciddi anlamda şakaları yoktu ve Cengiz'in gözlerinde ben bunu direkt olarak görebiliyordum.
Tanıştığımız ilk gün, çocuklarının önünde ailelerin gururlarını yok sayıp önümde eğilmelerini istediğinde anlamıştım onun ne denli tehlikeli bir adam olduğunu ancak bu kadar olduğuna ihtimal verememiştim.
Siyah Passatları geçtik ve hepsinin ortasında olan araca geldiğimizde binmem için kapıyı açtı ve ben arka koltuğa bindikten sonra o da yanıma oturdu. Şoförler direkt olarak girerken arabaların yoğun bağırışları tüm konağı yerinden oynatmış ve biz, konaktan çıkış yapmıştık.
Birden fazla araç vardı. Sayamadığım ya da saymadığım daha doğru bir sözcük olacak, araç vardı. Birkaç tanesi önümüzde, diğerleri ise arkamızdan geliyordu ve trafiğin anasını ağlatacak şekilde bizi korumayı? niyet ediyorlardı.
Cengiz, kollarını bana sardı. "O lafların hepsini yedireceğim onlara." dediğinde sıkıntılı bir nefes aldım. "Abartmaya lüzum yok Cengiz, konuşmayacağım ve olup bitecek."
Geri çekildi ve mavi gözlerimin içine baktı anlamaya çalışarak. Bu kez zorlukla gülümsedim. "Onlar senin kardeşlerin, bir seçim yapmak zorunda değilsin." gözbebekleri titredi ve dudağının kenarı alayla kıvrıldı. Bayıldığım gamzeleri çıkmadı. "Onlar seçimlerini yaptılar." dedi duygudan bağımsız sesiyle ancak altında yatan anlamlar barizdi; kırgındı.
Olması gerektiği gibi.
"Bunları daha sonra konuşalım. Şimdi bana neden bu şekilde geldiğini, her yeri neden mahvettiğini anlat."
Dudaklarını yaladı ve otoriter bir şekilde önüne döndü. Aracı süren korumanın bakışları arada bir aynadan üstümüze geliyordu. "Konaktaki korumaların hepsinin bana çalıştığını anladığını düşünüyorum." kaşlarımı kaldırdım devam etmesi için. "Baver bu konuyu Affan Beylere açtığında bana haber verdiler ve ben de dedeme anlattım."
Dişlerim görünecek şekilde alayla güldüm. "Cengiz," dedim önce gözlerine bakarak. "Mardin'in en önemli aşiretinin lideri deden beni biliyordu ve bu zamana kadar bıraktı?"
Gözlerime baktı o da. "Bilmiyordu çünkü öğrenmemesi için elimden geleni yaptım." güldüm ve kafamı salladım. "Yani bana güvenmedin." gözlerime baktı ve güldü. "Tabii ki güvenmedim." dedi direkt. "Neden sana güvenecektim? Yeni tanıdığım bir ergene neden güvenecektim?" güldüm yine ama bu samimi bir gülüştü. Bu kez o da güldü ve beni kolunun altına çekti. "Ama şimdi güveniyorum," diye fısıldadı kulağıma doğru.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAZHAROĞULLARI
General FictionAşiret + gerçek ailem kurgusu. Birçok klişenin toplamından meydana geliyor, istediğimiz de zaten klişeler değil mi? İrem yaşadığı şehri temsil etmiş ve Muay Thai alanında Avrupa şampiyonu olmuş başarılı bir genç kızdır. Hedefi, Dünya şampiyonası ol...