-21-

5.1K 506 1.3K
                                    

Seeeaa

Tüm satırlarda yorum olsun:

Bölüm şarkınız şu olabilir: fluxwave ya da montagem mysterious game

hafi baiii

<>

Antrenmandan sonra büyük bir titizlikle temizlenmiş ve ardından yine eve geçmiştim. Mardin'de bile olsam yine aynı İremdim amına koyayım. Spor salonunun sahibi hoca, salonu açmam için anahtarı bana vermişti çünkü sabahın köründe, daha horozlar ötmeden ayaktaydım. 

Okul kıyafetlerimi giydikten sonra aşağı indim koşup merdivenlerden zıplayarak. "Güünnnaydın Mazharoğlu ailesi!" sesimdeki neşe kendini gayet belli ederken benim enerjim onlara da yansımıştı.

Yani bana düşman olmayanlara.

"Günaydın yavrucum, geç otur. Çayını yeni doldurdum." masaya oturup diğerlerinin günaydınlarına karşılık verirken bakışlarım Azad denen arkadaşa kitlenmişti. Ağzıma peynir attım. "Hayırdır?" 

Gözlerini kıstı ve boynumdaki kolyeye baktıktan sonra bana baktı. "Sana daha güzel bir kolye alayım mı? En pahalısından." yüzümü buruşturdum dalga geçtiğini biliyor olmama rağmen. "Ay hoşt, Cengizciğimin hediyesi bu." bu defa onun yüzü buruştu ama yüzü buruşan sadece o değildi.

"Daha yeni tanıştın," diye mırıldandı ağzının içinden Baver. Göz devirdim ama ciddili bir göz devirme, öyle ki beynimi bile gördüm. 

Annem derin bir iç çekti. "Cengiz ile görüşüyor musunuz kızım?" çayımdan bir yudum alırken hareketlerim rahattı. Cengiz eğer görüştüğümüzü onların öğrenmesini istiyor olsaydı gece gelmezdi. 

Ağzımı açıp hayır diyecekken Ferit hayatım babama seslendi. "Baba, şu Bahoz'un olayı ne oldu?" babamın az önceki bakışları sertleşti ve Ferit'e baktı uyarı niteliğinde. Herkes ondan sonra susarken Ferit'in de bizim buluştuğumuzu öğrendiğini çıkarmıştım buradan.

Cengiz büyük bir otorite örneğiydi. Dün gece, dışarıda onu gören korumalar olmasına rağmen rahatça girmiş ve üstüne üstlük benimle konuştuktan sonra ise aynı rahatlıkta konaktan çıkmıştı. Dolayısıyla evde konuşulan her şey onun kulağına gidiyor olmalıydı ama neden...?

Saklıyordu.

Umarım patlama noktasına gelmeden ortaya atılırdı da hepten rahatlardım ben.

"Azadcığım, ufak bir sualim var canım; iznin varsa sorabilir miyim?" Azad'ın gergin bakışları bana değince yumuşadı ve konuşma şeklime güldü. "Tabii ki İremciğim, arzu ettiğin her şeyi sorabilirsin." 

Ağzıma bir parça maydanoz sıkıştırdım. "Şimdi cancağızım mamafih-"

"İrem tamam anladım." diye göz devirerek konuştuğunda güldüm. "Neyse şaka şaka. Senin annenle babanın adı ney? Yani benim amcam oluyor kendisi." dedim heyecanla babama dönerek ve sonra yine ona baktım. Gözlerindeki hüznü gördüm ama umursamadım, bana ne amına koyayım milletin tercihlerinin sonuçlarına ben niye üzüleyim. 

"Babamın adı Rohat." dedi önce ve ardından burnunu çekti ağır abi tarzında. "Annem de Filiz." kafamı salladım anladığımı belli edercesine. "Kebapçı amca o muydu?" olumsuz bir şekilde kafasını salladı. "Babam, babandan bir küçük. Kebapçı amcalar ise en küçüklerden iki büyük." kafam karışınca ona bakıp yüzümü buruşturdum ve kalktım.

"Bu iğrenç anlatımdan sonra bir okula gideyim. Sen de otur azıcık paragraf çöz." yaptığım zorbalığa güldüm ve Şiyar itinin omzunu dürttüm. "Duydun mu ne dedim? Paragraf, anlam falan şaka?" şakamı açıklarken Şiyar'ın verdiği tepkiye yüzümü buruşturdum. "Şu evde beni bi..." çantamı koluma taktım ve Ferit'in sandalyesinin arkasından kollarımı ona sardım, boğarak yanaklarını sıkıca öptüm. "Ferit çiçeğim anlıyor ya. Dimi?"

MAZHAROĞULLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin