Ay mrb
Haftanin ve muhtemelen ayin son bolumu.
Yorumlarinizla nissi mutlu edebilirsiniz.
Ceza suspus fln dinleyerek okuyun ben genel olarak Hako'nun uyuz sarkisiyla yazdigim icin ınu eklicem hadş okuyun
<>
Sabahtan beri deli gibi sohbetler edilmiş, koca malikane ilk kez bu denli kalabalık olmuştu ve görevli hanımefendiler ilk kez bu kadar yorulmuştu. Gün yoğun geçmiş ve sohbet muhabbet birbirlerini tanıma derken ailelerim birbirleriyle ziyadesiyle kaynaşmıştı.
Abilerim ve üçüzlerim de anlaşmışlardı ama arkadaşlarım ve üçüzlerim pek anlaşmışa benzemiyordu.
Ev fazla kalabalık olduğu ve herkese ayrı ayrı zaman ayıramayacağım için her zaman yanımda olmadıkları için arkadaşlarımı seçtim ve onlarla zaman geçirdim. Miranlar Şafakları kendi yanlarına çekmiş olmalılar ki, bize kötü bakışlar atıyorlardı.
Günü o şekilde zorlu bir biçimde kapatmış, herkes odalara dağılmıştı. Benim kendime ait bir odamın olması herkesi şaşırtmıştı ama neden şaşırmışlardı ki? Fatih ve Mümtaz Amca'nın bana miras bırakacağını biliyorlardı, dolayısıyla buna da şaşırmamaları gerekiyordu.
Herkes uyurken uyandım ve mutfağa adımladım. Davlumbazın ışığını açtım ve suyu dolaptan çıkarıp mutfak sandalyesine çöktüm. Ellerimle saçımı geriye taradım ve şakaklarımı ovuşturdum. Çok stresliydim, fena stresliydim. Kazanamazsam milyonları hayal kırıklığına uğratacağımın pekala bilincindeydim çünkü futbol zamanlarında ben ağlamaktan helak olmuştum.
Adım sesleri işittim ve sonra karşımda durdu. "Günaydın." dediğinde kafamı kaldırdım. "Gün aymışa benzemiyor ama sana da günaydın." dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı, gamzesi ortaya çıktı ve sandalyeye oturdu. "Çok gergin görünüyorsun. Uyuyamadın mı?"
Gözlerimi ovuşturdum. "Tch." diye dilimi damağıma bastırarak hayır anlamında bir ses çıkardım.
Gözleri yüzümde gezinince sırtımı geriye yasladım. "Hayırdır? Sürekli bakıyorsun, amacını anlayamadım."
Yutkundu ve önümdeki bardağı alıp içmediğim taraftan bir yudum aldı. "Ben de anlayamıyorum." su içerken adem elmasının sertçe hareket ettiğini gördüğümde yutkundum ve bakışlarımı çevirdim. "Yeterince başarılısın, stres seni sadece dibe çeker. Çevrende gördüğün herkes seni destekliyor. Onların enerjilerini almaya çalış, negatif enerjini yayma."
Kaşlarım çatıldı ve önündeki boş bardağı çektim. "Bana negatif enerjili mi diyorsun sen?" diye çemkirdiğimde dişleri görünecek şekilde burnundan nefes vererek güldü. "Beni yanlış anlamaya fazla müsaitsin. Geçen de aynısını yapmıştın."
Kaşlarımı kaldırdım. "Yanlış anlaşılmaya müsait cümleler kurmasaydın yanlış anlamazdım." gülüşünü gizlemek için dudağının köşesini kaşıdığında ona çemkirmemden zevk aldığını fark ettim. Gülüşü kalbim hızlandırınca ayaklandım. "Ben uyuyorum. İyi geceler Ahlazoğlu."
Arkasını dönüp bana baktı. "Geceler iyi Mazharoğlu."
<>
Sabah uyandığımda spor salonu, federasyon, koç falan filan derken yine gece olmuş ve aynı sabaha uyanmıştım.
Eh, bugün şov zamanıydı.
Maçların İstanbul'da yapılıyor olması benim şansımaydı çünkü ülke dışına çıkmaktan oldum olası nefret ederdim. Ülkemi seviyordum. Niyetim milliyetçilik değil, gerçekten toprağımı seviyorum demek istiyorum. Deniz mi istiyorum? Muğla, İzmir, İstanbul, Antalya; tarih mi istiyorum? Ankara, İstanbul, Şanlıurfa, Diyarbakır. Neyse uzun lafın kısası, şimdi gerginlikten içimden elliye kadar saymamın üzerinden otuz tur geçmişti.
Bir şekilde kendimi sakinleştirmek için içimden saymaya devam ederken Murat abim gözlerimin içine baktı. Birazdan koçum olduğu için yerine geçmesi gerekiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAZHAROĞULLARI
Fiksi UmumAşiret + gerçek ailem kurgusu. Birçok klişenin toplamından meydana geliyor, istediğimiz de zaten klişeler değil mi? İrem yaşadığı şehri temsil etmiş ve Muay Thai alanında Avrupa şampiyonu olmuş başarılı bir genç kızdır. Hedefi, Dünya şampiyonası ol...