-10-

6.1K 439 268
                                    

Miran's Pov

Karşımdaki koltukta oturup bizi inceleyen kıza baktığımda, gözlerinde kendimi görmem ile kaşlarımı çattım ve bakışlarımı direkt üstünden çektim. Annemler Antalya'ya gidip o kızı getirmeden önce de söylemiştik onu istemediğimizi, şimdi de söylüyorduk lakin bizi dinlememişlerdi. O halde kıza cehennemi yaşatacaktık.

Yüzlerimiz birbirine benzese de saçları siyahtı. Tıpkı ona olan duygularımız gibi siyahtı. Annem, sanki olaylar toz pembeymiş gibi gülümsedi ve kıza döndü. "Abin Agır, 27 yaşında." dediğinde, kız abime dönüp başıyla selam vermişti. Tabii verirdi, hayatını kurtaracak bir aileydik biz. Kim her gün koca, zengin bir aşiretin çocuğu olduğunu öğreniyordu ki?

Abim de tıpkı onun gibi baş selamı verirken dişlerimi sıktım. Annem bu defa duyguları tıpkı bizimki gibi olan, yani kızı istemeyen abilerime -Baver ile Boran'a- döndü. "Abilerin Baver ile Boran, tek yumurta ikizleri, 23 yaşındalar." 

Kızın yeniden başıyla selam vereceğini beklesem de tam tersi olmuş, tıpkı bizim ona baktığımız gibi bakmıştı abilerime. Boran abim bakışlarını kızı yok sayarak farklı bir tarafa çevirdiğinde, kız dişlerini sıktı. Keskin çene hatları belli olurken, mavi gözleri sanki onları delip geçecekmiş gibi bakıyordu.

Annemin bize dönmesi ile kendimi Armanç'a yasladım. Bizim aramızda yeri asla yoktu, düşünmesi dahi saçmaydı. "Üçüzlerin Armanç ve Miran." diye bizi kısaca tanıttığında, kızın yüzünü bir şaşkınlık almıştı. Ne yani, bilmiyor muydu?

"Anlamadım?" diye sorduğunda Armanç'a yaslandım ve sertçe konuştum. "Biz kimsenin üçüzü falan değiliz anne, o kız buradayken de söylemiştik, bu kız buradayken de söylüyoruz." 

Annemin konuşacağı sırada bakışlarıyla nefretini yansıtan Boran abim sertçe araya girdi. "Bir kız kardeş istemediğimizi en iyi şekilde açıkladığımızı zannediyordum, anne? Kim olduğunu bilmediğimiz hırlı mı hırsız mı bilmediğimiz bir kızı nasıl birden eve sokabiliyorsunuz anlamlandıramıyorum?" diye sonda kendi kendine hayıflanmıştı.

Ferit abim sessizliğini bozdu ve kıza döndü. "Bu eve girmiş olman, soy adının Mazharoğlu olacak olması sakın aileye girdin kanısı vermesin sana." dedi sertçe. Ferit abimden beklenilecek bir sertlikti.

Kızın bakışları koyulaşırken ellerini kanatacak raddede sıkıyordu ancak konuşmadı. Konuşmamasını fırsat bilen ikizim ayaklanmadan önce anneme döndü. "Kimseyle tanışmak istemiyoruz, hadi ikiz." deyip kalkmam adına beni uyardığında ayaklandım. "Bir daha kardeş diye birini eve getirdiğinde bize de sormayı unutma. Karşımızdakinin kan bağı umurumuzda bile değil. Gözümde kömprü altındaki herhangi birinden farkı yok." dediğinde gülmemek adına dudaklarımı üst üste bastırdım.

Kız hızla ayaklanıp Armanç'ın yakasını sertçe kavradığında, müdahale etmek amacıyla kolunu tutacaktım lakin tutacağım kolumu çevirip sırtıma yaslamış ve üstüne üstlük beni odanın başka bir köşesine doğru sertçe itmişti. Armanç'a daha fazla yaklaştı. "Sen kim oluyorsun da benim hakkımda böyle konuşabiliyorsun Mazharoğlu!?" diye evi inletircesine bağırdı.

Bir süre sustu ve Armanç'ın gözlerine baktı. Annem endişeyle, dolu gözlerle onları izlerken o yeniden bağırdı. "Kardeşim olmanı mı istiyorum sence hm? Ailem olun mu istiyorum sence MAZHAROĞLU!?" bağırışı tüm evi inletirken, çalışanların kapının ardından buraya baktığından adım kadar emindim. "Basit on yedi yaşındaki adamlar, özellikle hayatımın hiçbir yerinde olmayan adamlar bana kardeşim değilsin dedi diye üzülecek miyim sanıyorsun!? Hayır. Evinize keyfimden mi geldim sanıyorsun? Hırlı mı hırsız mı, tacizci mi tecavüzcü mü bilmediğim insanların evine keyiften gelmedim ben!" deyip salona yeni giren Azad abimi işaret etti. "O adam yüzünden buradayım ben, bir itirazın varsa defol ona söyle!" deyip geri çekildi. 

MAZHAROĞULLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin