-13,

7.1K 531 423
                                    

Bolum yazmam sandiniz dimi aglayin ezikler nis burda💅🏻

Ay akaslar yorum yapin ya, bakin ben sonda sizinle karakterleriöin dedikodusunu yaptım.

Hadi cokca yorum olsun her satırda olsun, 10 lirası fazla olsun oqushqhhs Ay saka hadi okuyun bıy

<>

Ekranda donmuş bir şekilde Barkın'ın paylaştığı aile fotoğrafına bakıyordum. Almanya'daki işlerini bıraktığını ve Antalya'da yaşamaya başlayacağına dair ufak ipuçları vermişti.

Fotoğraf basitti. Ağızları kulaklarına varan anne ve baba, ortalarında duran esmer güzeli bir kız. Yanlarında da ailenin biricik abisi.

Ben yoktum.

Ben hiçbir aile fotoğrafında olmamıştım zaten. Ne Barkın ile ne de anne ve babasıyla hiçbir aile fotoğrafında yoktum.

Kapım iki üç kez tıklandı ama sesimi çıkarmadım. Bu defa içeri girdi. "Anneyle baba düğüne gitti, yemek söyleyeceğiz sen ne yiyorsun?"

Sustum ama birkaç saniye sonra kendime geldim. Akmış rimelimi önemsemeden kafamı kaldırdım ve boğazımı temizledim. "Pizza. Pizza yerim ben." Yeniden önüme döndüm ama çok geçti.

"Lan, ne oldu sana? Gözlerin niye öyle, bakayım bir sana?" Baver hızla yanıma yaklaşmış ve elini yüzüme atmaya çalışmıştı ama geri çekildim. Gözlerinin içine baktım. "İyiyim Baver, saçma sapan şeyler işte."

Kaşlarını çattı. "Yok saçma sapan şeyler değil lan ben senin ağladığını bile görmedim. Hadi anlat bana elimden ne geliyorsa yapayım, kim üzdü seni? Bak yoksa o üçüzlerin mi bir şey dedi de kırıldın? Ulan si-" ardı ardına konuşmaya devam edecekken sıkıntılı bir nefes aldım.

"Baver ben ne zaman senin kardeşlerini ciddiye aldım? Onlar bir şey yapmadı, ben kendi kendime duygu patlaması yaşadım."

Baver henüz tatmin olmamıştı ama olmuş gibi yaptı. "Kızım kalk bi gözlerine bak deccal olmuşsun o mavi gözler var ya, puahah nanayyy!" Hızla yerimden kalktım ve telefonu yatağa saldım.

Ben aynadan kendime bakıp ciddi anlamda söverken hemen ıslak mendille gözlerimi temizledim be sonra Baver'e döndüm. "Sensin dec- Telefonumu bırak Baver!" Diye sesimi yükselttim sonda.

Ciddi bir şekilde elindeki telefona bakıyordu. Biçimli kaşları çatılmıştı. "Eski ailen mi?" Sesindeki tınıyı anlayamadım, çalışmadım da.

Derin bir nefes aldım."öyle." Kafasını salladı anladığını belli edercesine. Sonra kafasını kaldırıp yüzüme baktı. "Onları çok mu özlüyorsun?"

Güldüm. Sadece güldüm.

Affan Bey'i, eski babadan daha çok seviyorum diyemedim. Dilşad Hanım'ı o anneden daha daha çok seviyorum diyemedim. Agır için canımı verirken Barkın yanarken tükürmem diyemedim.

Sadece güldüm.

"Anladım. Yani bu süreç bittikten sonra yanlarına döneceksin." Kafasını salladı ve telefonumu hışımla yatağa bıraktı ve kapıma ilerledi ama çıkmadan önce durdu. "Abimi kendine çok fazla bağlama olur mu? Çünkü kendisi ümitsizce hâlâ bu üç ayın sonunda bizimle kalacağına inanıyor da." Ve kapımı çarpıp çıktı.

Bulunduğum yere çöktüm ve derin bir iç çektim. Ellerimi saçlarıma doladım. Bacaklarımı kendime çektim ve Cemal Süreya'nın da dediği gibi kendime sarıldım. Keşke Agır burada olsaydı, sarılsaydım, kafamdaki karışıklıkları anlatsaydım.

MAZHAROĞULLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin