Gözlerimi açtığımda karşımda gördüğüm aile fertleriyle birlikte kafamı yine Ferit'in göğsüne koydum. "LAN KALKSANA!" Diye bağıran Armanç itine yüzümü buruşturdum.
"Ferit şunu susturur musun?" diye mırıldandığım esnada o da hayhay deyip komodinin üstündeki ilaç kutusunu ona fırlatmıştı. Ben kıkırdarken annem feels geçirmeye devam ediyordu sağ olsun var olsun.
"Kızım eğer on saniye içinde Ferit'in göğsünden kalkmazsan onu evden kovmak zorunda kalacağım, bilgilendirme olsun." babamın konuşmasına karşı Ferit gülerken ben de onun göğsünde olduğum için sarsılmıştım. "Baba, ne bu kıskançlık?" diye sordu ve saçlarımı okşadı.
"Vay vay vay, İrem Hanım kaleyi içten fethediyor ha?" duyduğum vızıltı beni rahatsız ederken kafamı kaldırdım ve gözlerimi ovuşturdum. Babam konuşmak üzere sinirle ağzını açtığında onu susturdum. "Ya anne, Cengiz Bey'den sonra belki onun gibi harika olur diye çocuk doğurmaman gerekiyordu. Keşke biri seni uyarsaydı." Ferit hafifçe saçımı çekti.
Bakışlarım ona döndü. "Ben de abimden sonra doğdum," dediğinde güldüm ve yanağına uzanıp sertçe öptüm. "Feritciğim dışında, onun doğuşu evimize bir güneş gibi." hoşuna gidince bakışlarını kaçırması karşısında kahkaha attım ve yerimde doğrulup dizlerinin üstüne oturdum ve yanaklarını sıkıp kafasını iki yana sallamaya başladım. "Niye bu kadar tatlısın sen ya!? Hani önyargı nerede, ben sözde sana sinirlenecektim niye seni ısırmak istiyorum!?" kendi kendime kudurup onu sıkı sıkı öperken o da kahkaha atıyordu.
Ellerimi yüzünden uzaklaştırmaya çalışırken Armanç denen it hızla aramıza girmiş ve ellerimi tutup kendi yüzünü sevdirmeye çalışmıştı. Ellerimi çekip ona baktım ve güldüm, Ferit ise ikimizi bacaklarının üstünden kaldırmaya çalışıyordu.
Biz kendi aramızda kavga ederken bir flaş patladı ve üçümüz de far görmüş tavşan gibi kameraya baktık.
Annem kıkırdadı ve elini salladı. "Ay kusura bakmayın çocuklar, flaş açık kalmış."
<>
Aynadaki buğuya bakıp kendimi tanımaya çalışıyordum.
Hayatım boyunca kendime hiçbir zaman bir rol yüklememiştim. Ciddi anlamda yükleyecek bir rol bulamamamdan mıydı yoksa içimden mi gelmemişti bilmiyordum ama herhangi bir rolüm olmadığını biliyordum.
Ne babamın biricik kızı ne de abimin zaafı olamamıştım hiçbir zaman. Annemle düzenli vakitler geçirememiştim.
Evet, mantıksız duruyordu ama durum böyleydi. Tatmin edici başarılarıma rağmen ailemi kendimle gurur duyuramamıştım.
Elimi aynada sürükledim ve sonra aynadaki buğuyu sildim. "Ulan sikeceğim ha, kendi kendime triplendim yine." diye kendi kendime konuşup masama oturdum. Birkaç saat boyunca fizik ve matematik çalıştıktan sonra telefonumu elime alıp sosyal medyada gezdim ve stalk yapmayı denedim.
Kimdi bu Mazharoğulları?
<>
"DİRENİYOR DİRENİYOR, DİRENİYOOOORRRRR, BENİ BÜYÜTÜÜNN! AĞLATMAYIN! SEVGİNİZ NER'DE ÖVÜNDÜĞÜNÜÜZ!? BENİ BÜYÜTÜN AĞLATMAYIN, SAHTE DÜŞLERLE OYALAMAYIN!" Şiyar ile birlikte yatakta tepinerek kahkahalarımızın arasında bağıra bağıra şarkı söylerken kapımız tıklanmıştı.
Bakışlarımız aynı anda kapıya dönünce ikimiz de kendimizi düzelttik ve Şiyar giriş izni verince kapı açıldı. Giren kişiye baktıktan sonra bir mimik göstermeden ayağa kalktım. "Ben gideyim ablasının bir tanesi, öptüm." deyip odadan çıkmak üzereydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAZHAROĞULLARI
General FictionAşiret + gerçek ailem kurgusu. Birçok klişenin toplamından meydana geliyor, istediğimiz de zaten klişeler değil mi? İrem yaşadığı şehri temsil etmiş ve Muay Thai alanında Avrupa şampiyonu olmuş başarılı bir genç kızdır. Hedefi, Dünya şampiyonası ol...