-12-

5.9K 423 276
                                    

Dört gün sonra-

Elimin tersiyle gözlerimi ovuşturdum ve çalmakta olan alarma yarı açık gözlerimle baktım. "Ulan ben senin gibi alarmın çaldığı günün sabahının güneş ışınlarındaki dalgaların frekanslarını si-"

"Öho öho!" diye ciğer bırakılacak şekilde öksürülmesiyle hızla gözlerimi açıp yerimden doğruldum. Gözlerimin kendine gelmesiyle başımda bekleyen Baver'e baktım. "Hayırdır?" diye sordum mahkeme bir suratla.

Burnunu çekti. "Okulun var ve kahvaltıya bekleniyor-"

"Hass- ben unutmuşum onu!" Hızla yerimden kalktım ve dolabımı açıp kıyafetlerime baktım, tonlarca kıyafetin arasından giyecek bir şey bulamayınca altıma kumaş ve belden sıklaşan hafif geniş bir pantolon alıp Baver'in yanından geçerek odamdan çıktım.

Agır'ın kapısının önündeki lavabodaki sırayı -Şiyar, Ferit ve Armanç- zerre önemsemeden Agır'ın odasının kapısına yasladım omzumu ve kapıyı ritmik bir şekilde tıklattım. "Kardeşi kurban olsun Agırciğime," dedim önce yağ çekerek. Şiyar'ın kıkırdama sesi gelince ona dönüp göz kırptım ve sümüklü böcek gibi Agır'ın kapısına yapıştım yine. "Agııııırrr! Ateşlerin abisi, kardeşinin biricik ab-"

Kahkaha sesi yaklaşmış ve Agır kapıyı açmıştı. Ellerimi önümde kavuşturmadan önce ceketimi saygıyla kapatıyormuş gibi tişörtümü iki taraftan çekiştirip ortada birleştirdim. "Sabahın köründe kapımı çalma nedeniniz nedir İrem Hanım?" diye samimiyetsizce konuşmasına yüzümü buruşturdum sonra hemen sevimli bir moda girdim.

"Ya Agırcığım, oturup gece boyunca ders çalışırke-" ona baktım hemen "Biliyorsun ki her gece izafiyet teorisini kendi kendime açıklamaya çalışırım." dünyanın en normal şeyini söylüyormuşum gibi dalga geçercesine kafa salladı. "Tabii ki biliyorum İremciğim anlat,"

Bıkkınlıkla vücudumu eşiğe yasladım. "Ya Agır dolabımda kıyafet kalmamış, dilenci değilim ama Allah rızası için bir beyaz La Coste gömleğin varsa gurur onur milliye- ay pardon karıştı, gurur duyarak giyerim dicektim." deyip gözlerimi tatlı köpek bakışıyla ona baktım.

Yüksek bir kahkaha atmasına karşı Ferit homurdandı. "Sesini stabil tut." hiç ciddiye almadım ve ona bakmadım, Agır de çok siklemedi zaten. "Eee Agırım, çiçeğim, hayatımın anlamı-"

"Bize yok mu böyle güzel kelimeler?" diye araya giren Affan Bey'e baktım ve hemen gözlerimi yeniden Agır'e kitledim. Ya Barkın abim izin vermiyordu hiç kıyafetlerini giymeme, Agır azıcık verse n'olurdu ki? "Affan Beyciğim bir araya girmeyin, sizin de varsa güzel gömlekleriniz hemen dayanırım kapınız- Ay Agır hadi ne naz yaptın, gidip crop eşofman giyeceği!-"

"Yok gülüm, gir içeri dolabım senindir." deyip kapının eşiğinden sola kaymasıyla pantolonumu göğsüme bastırdım ve Affan Bey'e döndüm. Sessizce, "Bu adam, bu adam Affan Bey, en güzel sanat eseriniz," deyip Agır'ı ittirerek içeri girdim.

Gelsin gömlekler, sweatler, tişörtler!

<>

"Kanka amına koyacağım neredeyse iki haftadır şu heriflerle arandaki musibeti anlatmadın, cidden yeter!" diye kuduran Şafak'a baktım ve önümdeki kahvemden keyifli bir yudum aldım.

Elini hafiften masaya vurmasıyla ona baktım ve 'ne var' anlamında kafamı salladım. "La anlatsana bacı gacılıktan atacağım seni!" derin bir nefes aldım ve bizi dikizleyen Armanç'a bakıp hemen önüme döndüm. "Tamam lan Canla Memoş gelsin, anlatacağım." sonunda deyip bir nefes almıştı.

Öğle arası bir saat sürdüğü için bu salaklar lavaboya gitmişlerdi. Geldiklerinde Can benim yanıma çökerken Memoş da Şafak'ın yanına çöktü. Can, kendine bir kahve almıştı ve şey... Benim kahvem ise bitmişti. O sırada Armanç Miran ve ekibi de tam sağımızdaki masaya yerleşince sabır çektim.

MAZHAROĞULLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin