Düşünceli haliyle kahve içmeyi bir an unutmuştu. Tebessüm etti. Ellerini çenesinin altında birleştirdi.
"Evet doğru ilk amacın insan olarak kalmak olmalı. Parlaklık içerisinde başkalarını aydınlatmak. Geçmişe takılı kalırsan, mutlu olman için yaşamın sana güldüğü anlarda yorgun olursun. Eğer ışığı tutanlar dan olmak istiyorsan yanlışa gözünü kapamış olmuyor olman ve doğruyu her zaman haykırman gerekir. Yoksa konuşarak çözmemiz gereken bir sürü yankı şiddet gürültüsü içerisinde yara olarak kalır."
Tolga yine düşüncelerini aktarmak konusunda formunda idi. Bu sohbetlerimizi, dostluğumuzun kaliteli getirdiği zamanı hep sevmiştim. Zamanın bütün güzel şeylere getirdiği tahribatı düşünmek, gerçeklerle bezenmiş beynimi bunalımın uçurumunda gezdiriyor olsa da elimden geldiğince koruma çabası sarf ediyordum. Neticede kalp kırıklığının tedavisi zordur. Ruhunu bıçak gibi keser. Sürekli gülümseyen ve neşeli olan insanların hayatları aslında kazandığı madalyalarla dolu bir savaş cephesi dir. Hayatın kara komedisini anlamış bir zihin mizah yönünü kabul etmiştir. Ve gülümsemesini karşılık olarak benimsemiştir.
"Haklısın dostum. Başlangıç noktasını empati kısmından alırsan, konuşarak her tartışmayı çözeceğini fark ediyorsun. Ama değiştirmeye etki edemiyor olduğun şeylerin farkında olursan, ömür denilen masalı daha hızlı tüketmek zorunda kalıyorsun. Gereksiz her yük psikolojiyi mental olarak yorar."
Tolga geriye doğru yaslandı. Dirsekleri ni sandalyesinin kolçak kısımlarına koydu.
"Peki cehennem diye nitelendirdiği bir hayatta doğmuş birine, cennetin güzelliklerini nasıl tarif edersin?"
Cevabım kafamda hazır bir tablo gibi belirdi. Tek yapmam gereken fırçasını tuvale bastıran ressam gibi ilhamı takip etmem di. Beklemeden cevap verdim.
"Göstererek tabiki. Bu zamana, geldiği noktaya kadar gördüklerini, yaşadığı acıları aslında bir sebebi olduğunu, acıları hak etmediğini, hata ile tercih yapanı iyi ayırt etmek gerektiğinden söz ederdim. Gereksiz her ruha açtığın rol senden parça götüren bir zaman kaybıdır."
Verdiğim cevap karşısında Tolga etkilenmişti. Bu her zaman olmazdı. Zihnini aydınlatan bir noktaya fener tutmuş gibi olmuştum.
"Çok iyi di dostum. Güzel cevap verdin. Ama nefreti sevgi olarak benimsemiş birini tersine ikna etmen neredeyse imkansızdır. Onlar eleştiriye açık biri olmazlar. Benliğine ulaşamaz sın buna izin vermezler. Doğrusunu söylersen seni yapmamış olduğun birşey için suçlamış olurlar. "
Gülümsedim. "Ama yıldız olmak lazım değil mi? Karanlığa boyun eğmek değil."
Omuz silkti. Tolga'nın nihilist yanının şu noktada ağır basıyor olduğunun farkındaydım. Konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOL ŞEYTANI
HorrorPişmanlık bilmediğin korkuların uçurumunda en karanlık gecede yatar.