Ya da duyduğumu sandım. Bir kaç saniye geçtikten sonra tekrar İmdat diye bir ses geldi. Hayır... Hayır.. zihnim olmalıydı. İlacımı geç aldım. Benimle oynuyordu. O yöne bakmamalıydım. Başımı o tarafa çevirmedikçe ses daha da yükselmiş ve yakın bir şekilde çıkmaya başlamıştı. Evet sanrılarım kendini göstermeye niyetliydi. Hayal gücüm kendini sahneliyordu. Terliyordum, elimin titremesine mani olamıyordum. Sonraki noktası kontrol dışında ki kasılmalar idi. Yola çıkmam gerekiyordu. Uzaklaşmalıydım. Suyu hızlı bir şekilde çantama koydum. Ses iyice yaklaştı. O yöne bakmadan hızlı bir şekilde ilerlemeye başladım. Enteresan olan kısmı ise şuydu. Ne kadar hızlı gitmeye çalışsam da ses peşimi bırakmıyordu. Gittikçe yaklaşıyor, benimle aynı hızda gelmeye devam ediyordu. Karavanda ki adamın ve buranın hikayeleri aklımı boğmaya başlamıştı. Bazı açıklayamadığımız şeyler, bilmediğimiz göremediğimiz yere mi aittiler. Sen gözünü kapattığın zaman ayak ucunda hissettiğin bir varlık gerçek miydi? Dolabında gizlenen birşey gerçekten var mıydı? Karanlıklar da başka fizik kurallarının hakim olduğu bir yerden kendilerini gösterme hissiyatına ihtiyaçları mı vardı?
Hala sesin geldiği yöne dönmeme konusunda ısrar ediyordum. Biraz daha hızlandım. Artık çukurlara ve yolun bozuk kısımlarına dikkat edecek bir durumda değildim. Bunun etkisiyle çok fazla yorgunluk hissettirecek efor sarf edip sürüşe devam ediyordum.
Bir anda ses uzaklaşmaya başladı. Ya da ilaç etkisini göstermeye başlamıştı. Bunu asla bilemezdim. Fakat hakikat kısmının ne olduğu konusunda bu gerçeği bilmek için durup beklemeye niyetim yoktu. Son bir kez dönüp arkama bakma hissiyatı doğdu. Döndüm, sol ayağımı hafif bir şekilde aşağı doğru sarkıttım. Kasılma durumunu elimden geldiğince yok etmek istedim. Sessizlik tekrardan etrafıma bütün haşmetiyle çökmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOL ŞEYTANI
TerrorPişmanlık bilmediğin korkuların uçurumunda en karanlık gecede yatar.