Beni tedirgin eden bir durum olmuştu. Fakat geceyi burada geçirmek zorundaydım. Tolga ve aileme haber vermek için telefonu cebimden çıkardım. Tahmin ettiğim gibiydi. Düşmenin etkisiyle ekranı paramparça olmuştu. Arama yapacak durumda değildi. Bu adamın telefonu olmadığını tahmin etmekte öyle.
Kırık telefon ekranına bakarken, mutfaktan yaklaşan ayak seslerini duydum. Başımı o yöne çevirdim. Adam elinde ilk yardım malzemeleri ve tahta parçalarıyla bana doğru yaklaşıyordu. "Ağrın nasıl?" Diye sordu. Şuan dayana biliyorum diye cevap verdim.
Elinde ki kutuyu ve pansuman malzemelerini nereden bulduğunu sordum. Tabelaları yola yerleştirirken atılmış olduğunu, kapalı vaziyette bulduğunu söyledi. Bir gün işine yarar düşüncesiyle eve getirmişti.
Sorular aklımda birikmeye devam ediyor, nereden başlamam gerektiğinin sırasını zihnimde oturtmaya çalışıyordum. Ayağımı sargı beziyle sarmaya başladı. O esnada sessiz bir şekilde onu izliyordum. Tahtaları ayak tabanımdan dizlerime kadar uzanacak şekilde sabitledi. Konuşmaya başladı.
"Elimden geldiğince sabit durabilmesi için uğraştım. Eğer kırılmış ise bu gece kemiğin kaynama başlangıcı olduğu için büyük bir acı çekeceksin. Fakat başka bir yol yok. Bu katlanmak zorunda olduğun bir acı" dedi.
Tek çarem buydu. Hastaneye gidecek bir durumda değildim. Tekeri patlamış motosikletim den başka bir araçta yoktu. Diğer bir gariplik buydu. Adamın aracının olmaması. Yiyecek işini nasıl hallediyor olduğunu sorduğumda kendi ektiği ve yetiştirdiği gıdaları yediğini söyledi. Kimseyle uzun süredir görüşmeyen birine göre iletişimi hala güçlüydü. Kitaplığın yanında ki boşluktan bir baston çıkardı. Yürümek istersem ihtiyaçlarımı karşılamak için bunun yardımı olacağını söyledi.
Başımı salladım. Ayağımın acısı dinmiş vaziyetteydi. Adam su getirmek için ayağa kalktı. Bende başımı arkaya yaslayıp ayaklarımı olabildiğince ileri uzattım. Bir süre sonra geri geldi. Arka bahçesinde olan su kuyusundan aldığını, ormanın en güzel kaynağının bu olduğunu söyledi. Biraz içtim. Gerçekten dediği gibiydi. Doğadan gelen herşeyin tadı, sizde etkilenecek bir iz bırakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOL ŞEYTANI
KorkuPişmanlık bilmediğin korkuların uçurumunda en karanlık gecede yatar.