Sıkıcı hale gelmeye başlayan her rutini, bir değişim noktasına çekmen önceliğin olması gerek. Kendisinden ne çalındığını anlamadan yaşamlarını sürdüren, mutluluğu tatmış olmadığı için mutsuzluğu sahiplenen bir sürü zihniyet aynı tuzağın içinde var olmuştur.
İleriye dikkatli bir şekilde baktım. Yıldız ve ayın karanlığa bıraktığı, kesik çizgiler halinde inen aydınlatılmış noktaları fark ediyordum. Elimi gazdan hafif bir şekilde çektim. Patikaya giriş yoluna iyice yaklaşmış durumdaydım. Ağaçların kökleri yol kenarlarını yutarcasına sarmalamıştı. Bu görüntü hem güzellik hem de ürkütücü duyguyu aynanda hissettiriyordu. Kırılan dal parçaları, yapraklar, bakımsız olan yola rastgele yayılmış vaziyette duruyorlardı. Doğanın yok etmesi için buraları kendi haline bıraktıkları çok belliydi.
Birden motosikletin ışığı yolun ilerisinde ki paslı bir tabelayı gözüme iliştir di. Sol tarafı gösteren ok işareti vardı. Bir anda o korkutucu his tekrar içimi sardı. Rüzgar soğukluk etkisini daha fazla arttırmış gibi üşümeye başladım. Sanki yola yaklaştığım anda hava iyice kötüye gitmeye başlamıştı. Bütün öfkesini üstüme kusmaya çalışan bir hale bürünmüştü. Fakat ne olursa olsun en azından o yolu görmem gerekiyordu. Merakıma yenileceğim baskın taraf bütün düşüncelerimi mengeneye almıştı.
Tabelanın dibinde durdum. Motosiklet çalışır vaziyetteydi. Endişe sağ kulağıma fısıldıyor. Görme ve keşfetme isteğim ayaklarımı ileri götürüyordu.
Evet burası idi. Biraz göz gezdirdikten sonra patika girişi olduğunu anladım. Başımı, yolun çevresinde duran ağaçların tepesine bakmak için kaldırdım. Dalları birbirlerine dolanmıştı. Sanki zarar görmemeleri için birbirlerine dayanak olmuş gibiler idi. Hayal gücünüzü biraz zorlarsanız, iki tane devasa varlığın kol kola girmiş haline bile benzetebilirdiniz. O anda Tolga'nın söylediği bir söz aklıma geldi;
"Seni anlayan kişi ile yürüdüğün yolda ki bilinmezlik, en güzel keşif gezisidir."
Başka hiçbir düşünce aklımdan geçmiyordu. Sadece önümde ki karanlık yola, eski zamandan anılarla dolu olan patikaya bakıyordum. Çevremdeki bütün sesleri en keskin şekilde duymaya başlamıştım. Hepsi dikkatimi çekiyordu. Rüzgarın çıkardığı uğultu, ben etrafa endişeli şekilde bakarken eski bir enstürüman gibi sesini çıkartmaya devam ediyordu. Her insanda olurdu. Korkularını açığa çıkartacak bir yerde olursan, en ufak duyacağın bir ses bile bilinmezliği tetikleyecek uçuruma ruhunu çekebilir idi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOL ŞEYTANI
HorrorPişmanlık bilmediğin korkuların uçurumunda en karanlık gecede yatar.